Küresel Isınma ve Teknoloji Paradoksu

Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.

- Kızılderili Atasözü…

Sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok bölümünde görülen orman yangınları, iklim krizi, kuraklık, aşırı sıcaklar ve bunu takip edecek olan aşırı soğuklar ve afetler, git gide yok olan dünyamızın habercisi. Elbette konunun birinci dereceden müsebbibi sanayileşme, teknoloji ve dijitalleşme iken çözümün de yine teknolojiden geçmesi paradoksuyla karşı karşıyayız.

Ellerimizle yok ediyoruz!

Profesyonellerin kullandığı yüksek frekanslı cihazların yanı sıra, her birimizin evinde yer alan ve pek çoğu nesnelerin interneti olarak bilinen IOT, yani fiziksel nesnelerin birbirleriyle veya daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişim ağına bağlı cihazların karbondioksit salınımı küresel ısınma anlamında ciddi tehlike arz ediyor.

Bu teknolojik cihazlardan bahsederken öyle çok büyük anlamlar yüklemeyin; ev ortamında kullanılan televizyon, tablet, telefon, akıllı süpürge, buzdolabı, güvenlik kameraları gibi dijital nesneler normal karbondioksit salınımın yanı sıra, doğru kullanılmadığında daha da fazla karbondioksit salınımı gerçekleştiriyor.

Bu karbondioksit hem doğrudan insana zarar veriyor hem de uzun vadede sera gazı etkisi yaratarak küresel ısınmaya sebep oluyor.

Sadece cep telefonunu sürekli şarjda tutmanın, şarj cihazını sürekli prizde takılı bırakmanın bir yılda 7 kilogramdan fazla karbondioksit gazı ürettiğini biliyor musunuz? İşte son yıllarda sıkça rastladığımız yazın çok büyük orman yangınları; kış aylarında sel felaketleri, aşırı yağışlar, kasırgalar, hortumlar; kutuplardaki buzulların erimesi ve iklim değişikliklerinin bir nedeni de dijital nesnelerin doğru kullanılmayışı.

Devlet denetiminden önce kişisel ve bilinçli kullanımla bu dijital teknolojiyi aza indirgememiz, mümkün olduğunca zaman sınırları koyarak tasarruflu kullanmamız gerektiğini, Kızılderili atasözünde “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” şeklinde ifade ettiği gibi yaşamamak için, biraz elimizi taşın altına koyma zamanı çoktan geldi.

Yaklaşık 5 milyar yaşında olan Dünya’nın 3’te 2’sini son yüzyılda tükettik!

Dünyada nefes alıp veren 8 milyar insan nüfusunun, 6 milyara yakınının bir şekilde internet kullanıcısı olduğu bir ortamda atmosfere salınan karbondioksit gazı, Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) verilerine göre 2023 yılında, bir önceki yüzyıla oranla yüzde 45 artışla 421 ppm'ye ulaştı. 2023 yılında tespit edilen bu oran, dünyanın varoluşundan bugüne dek toplam salınan karbondioksit oranının 3’te2’sine tekabül ediyor.

Bunun önüne geçilebilmesi için ferdi olarak neler yapılabilir?

* Bromlu alev geciktirici, klorlu solventler, PVC, zararlı metaller, kurşun, civa, berilyum, kadriyum gibi maddeleri nedeniyle çevreye de kişisel sağlığıma da zararlı olan “elektronik atıklar” doğru yöntemlerle toplanmalı ve geri dönüştürülmeli.

* Geceleri akıllı telefonlar kapatılmalı.

* Telefonlar ve tabletler dolunca şarj cihazından çıkartılmalı ve şarj cihazı fişten çekilmeli.

*Wi-fi cihazları kapatılmalı. (Sadece çevresel nedenlerle değil, insan beynine de önemli zararları olduğu tespit edilmiştir).

* Televizyon başta olmak üzere mümkün olan tüm elektronik cihazlar fişten çekilerek kapatılmalı. Böylelikle hem karbon salınımı hem de radyasyon yayılımı azalmış olur.

*Bilgisayarları uyku modunda tutulmamalı, kullanılmadığında kapatılmalı.

Her ne kadar konunun birinci dereceden suçlusu dijital teknolojiler gibi gözükse de çözümün de yine teknolojiden geçmesi paradoksuyla karşı karşıyayız.

Örneğin nesnelerin interneti olarak bilinen teknoloji bir yandan karbondioksit salınımıyla çevreye zarar verirken, bir yandan da harcanan enerjiyi tespit edip uzaktan erişimle kontrol altında tutarak enerji tasarrufuna katkı sunuyor.

Akıllı ampuller ve termostatlar odadaki aktiviteyi otomatik olarak algılayıp, hareket sensörleri aracılığıyla etrafta kimse yokken ışığı kapatarak enerji tasarrufu sağlayabiliyor.

Akıllı bir sulama sistemi hava durumuna göre kendini ayarlayıp, su tüketim seviyelerini düzenleyebiliyor.

Modern yeşil binalar, onları çalıştırmak için gereken enerji tüketimini azaltmak amacıyla doğal ışıktan yararlanabiliyor, güneş enerjisini kullanıp, hem ısınma hem aydınlatma verimliliği sağlayabiliyor.

Atık geri dönüşümü ve geri kazanımı ile atıkların kaynağında azaltılması üretime döndürülmesi sağlanıyor.

Velhasıl insanlık tarihinden bu yana olan iyiyle kötünün savaşı günümüzde de olduğu gibi, teknolojiyi iyi ve doğru kullanma ile kötü ve yanlış kullanmanın savaşı, bilinçli kullanma ile bilinçsiz kullanmanın savaşı şeklinde alt kırılımlarla devam ediyor.

Savaş demişken bir sonraki yazımızda da elimizde, evimizde, cebimizde taşıdığımız savaş aletlerini ve casusları konuşacağız.

Ve savaş demişken 1 bir yılı aşkın süredir hastaneleri, aşevlerini bile vurmaktan çekinmeyen; sivilleri, çocukları öldürerek dünyanın en büyük soykırımını yapan; kiliseleri, camileri, tarihi binaları yıkarak dünyanın en büyük tarih ve kültürel katliamını yapan İsrail’i bir kere daha kınıyorum.

Sevgi ile barış ile sağlıcakla kalın…

Instagram

Twitter

Facebook

Linkedln

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı