Kuraklık ile Mücadelede Yeni Yeni Teknolojilerin Rolü

Bu yaz tüm dünyanın sıcaktan kavrulduğu günler yaşıyoruz. Bilim insanları 500 yıldan uzun süredir görülen en ciddi kuraklıkla baş başa olduğumuzu belirtiyor. Özellikle tarımda yaşanan çölleşme tehdidi, insanların gıdaya ulaşmasını ve sağlıklı beslenmesini de engelleyecek boyuta ulaşmış durumda. Uzmanların paylaştığı verilere göre, sadece Türkiye topraklarının %13'ü yüksek, %52'si orta düzeyde çölleşme riski altında. Yaşanan kuraklık sadece nehirlerin kurumasına ya da tarım ürünlerinin zarar görmesine neden olmuyor. Şiddetli kuraklık nakliye, enerji ve gıda üretimi konusunda da ciddi olumsuzluklara yol açıyor.

Dünyanın dört bir yanında kuraklık manzaraları geliyor.

Tüm bu yaşananlar tüm dünyanın ortak derdi. Farklı ülkelerden çok sık gelmeye başlayan kuraklık manzaraları ise bunun kanıtı niteliğinde. Örneğin NASA’nın geçtiğimiz günlerde uzaydan çektiği Meksika fotoğrafları yaşanan kuraklığın boyutunu gözler önüne serdi. 20 Temmuz 2015 ve 7 Temmuz 2022 tarihlerinde çekilen uydu fotoğrafları barajdaki su seviyesinin şimdiye kadar ki en düşük seviyeye indiğini gösterdi. NASA, son yıllarda Meksika’da yaşanan kuraklığın şu anda 21 milyondan fazla insanı olumsuz etkilediğini bildirdi.

Fransa son 50 yılın en kurak yazını yaşıyor.

Fransa'da, son haftalardaki aşırı sıcak hava dalgalarına, yıl başından bu yana yağış eksikliğinin eşlik etmesiyle artan kuraklıktan ülkedeki 95 bölgenin 86'sını etkilemiş durumda. İngiltere hükümeti ise geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, son 50 yılın en kurak yazının yaşanıyor olması nedeniyle ülkenin yarısından fazlasının kuraklık statüsüne alınmasına karar verildiği duyuruldu.

Dünya alarma geçmiş durumda!

Çin'de sıcak hava dalgası ülkenin en büyük akarsuyu Yangzı Nehri’ni olumsuz etkilerken, nehirde 157 yılın en düşük su seviyesi ölçüldü. Su seviyesi son yıllardaki ortalamadan 6 metre düşük çıktı. İklim krizinin bir sonucu olarak yaşadığımız bu süreç tüm dünyada STK’ları alarma geçirmiş durumda. Bu konuda dünya genelinde farkındalık her geçen gün artarken birçok kişi küresel ısınmaya insanların neden olduğuna ve iklim değişikliğinin önlenmesi için henüz geç kalınmadığına inanıyor.

İklim değişikliğine karşı yeni teknolojiler...

İnsanlığın ve dünyanın geleceğini tehdit eden bu krizle mücadele edilebilmesi için sera gazlarının iklim sisteminin doğru bir şekilde işlemesine olanak tanıyacak düzeyde tutulması büyük önem taşıyor. İşte bu noktada devreye yeni nesil teknolojiler giriyor. Peki dijital çağda hemen her soruna çözüm üreten insanoğlu, iklim krizi kaynaklı kuraklıkla mücadelede teknolojiden nasıl faydalanabilir?

Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlanıyor.

Günümüzde dünya genelinde tüm sektörlerde işletmeler hızla yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapıyor. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçişin daha da hızlanması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu geçişte işletmelerin en önemli yardımcısı yapay zeka, makine öğrenimi ve IoT (Nesnelerin İnterneti) gibi teknolojilerle varlık yönetiminden yenilikçi tedarik zinciri yeteneklerine kadar birçok avantaj sağlayan yazılım çözümleri. Bu yeni teknolojiler giderek karmaşıklaşan ortamlarda işletmelerin hayatını kolaylaştırıyor. Kısaca dünyanın karşı karşıya kaldığı iklim değişikliği ve kuraklık gibi zorlukların üstesinden gelinmesinde özellikle data temelli teknolojilerle hayata geçen dijital dönüşüm büyük bir rol üstleniyor.

Yağışlar çözüm olmayabilir...

İnsanlığın ve dünyanın geleceğini tehdit eden bu krizle mücadele edilebilmesi için sera gazlarının iklim sisteminin doğru bir şekilde işlemesine olanak tanıyacak düzeyde tutulması büyük önem taşıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve diğer çevreci teknolojiler bu bağlamda son derece önemli. Bu yönde atılan adımların iklim üzerindeki olumlu etkileri ile mevsimsel yağışlarda yaşanacak düzelmeler süreci olumlu etkileyecektir ancak uzun vadede kuraklığa çözüm olur mu? Bireylerden hükümetlere kadar toplumun tüm birimlerinde kararlı bir farkındalık ve bunun ötesinde aksiyon ortaya çıkmazsa buna olumlu cevap vermek mümkün olmayacak. Birleşmiş Milletlerin (BM) Mart ayında yayımladığı Dünya Su Gelişim Raporuna göre, küresel su kullanım oranı son 100 yılda 6 kat artmış, fakat aynı zaman diliminde dünyadaki doğal sulak alanların yarısı kaybedilmiş durumda.

Türkiye su zengini bir ülke değil!

Türkiye’de de tablo benzer. Ülkemizin su kaynakları sanılanın aksine son derece sınırlı. Bununla birlikte kışın barajların doluluk oranlarının düşmeye başladığını görmeye başladık. 2021 Ocak ayı verilerine bakıldığında İstanbul’da baraj doluluk oranı %19, Ankara’da ise %20 idi. Sonuçta tasarrufu elden bırakmadan iklimimiz üzerinde etkisi olan kuraklığın her yıl yaşanabileceğini aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

Bireysel tasarruf önemli

Su tasarrufu konusunda bireysel olarak dahi yapabileceğimiz çok şey var. Evlerde kullandığımız su miktarı çok küçük gibi gözükse de toplum olarak farkındalığımız arttığında, tasarrufun kuraklığa karşı altın değerinde olduğunu görüyoruz. Bulaşıklarınızı bulaşık makinesinde yıkamak, düş sürenizi kısaltmak, sifon kullanımına dikkat etmek, sebze ve meyveleri akan suda yıkamak yerine bir kabın içerisinde yıkamak ve su tasarrufu sunan beyaz eşyaları tercih etmek gibi. Örneğin yapılan araştırmalara göre 10 tüketiciden 7’si, bulaşık makinelerinin yeterli temizlemeyeceğini ya da yemek kokusu bırakacağını düşünerek ön yıkama yapıyor ve ne yazık ki, gereğinden fazla su tüketiminde bulunuyor. Yine çoğu tüketici, yeterli temizliği ve hijyeni sağlamak adına, bulaşık makinelerini 60 derece ve üstü sıcaklıkta çalıştırarak enerji sarfiyatına neden oluyorlar. Oysaki yeni teknolojilerle bu istenmeyen durumun önüne geçmek mümkün.

Dünyamızın sürdürülebilirliğinin sağlanmasında markalara önemli görevler düşüyor.

Markalar da kuraklıkla mücadele önemli roller üstleniyor. Özellikle sosyal medya üzerinden yürüyen kampanyalarda LG, bulaşıkları yıkamadan önce sudan geçirmenin hane başına yılda onlarca ton su kaybına neden olacağı, makinede yıkamanın ise, elde yıkamaya oranla çok daha fazla enerji ve su tasarrufu sağladığına ilişkin bilgilendirmelerde bulunuyor, bilinç yaratmak amacıyla su ve enerji tasarrufuna ilişkin sorular soruyor.

Finish’ten “Damlalar Hareketi”!

Yarının Suyu platformuyla Türkiye’nin suyunu koruma misyonunu sürdüren bulaşık makinesi deterjanı Finish’in, “Damlalar Hareketi” akla gelen ilk kampanyalardan. Yarının Suyu Instagram hesabına mesaj atarak katılan herkes kampanya süresince bireysel su tasarrufuna yönelik görevlerle 1 yılda 50 ton su tasarruf edebiliyor ve süreç sonunda Türkiye’nin en büyük kolektif girişimlerinden birinin parçası oluyor.

LG’den ses getiren kampanya: #DoğruSUGelecek

Sürdürebilirlik prensipleri altında, çevre ve toplumun geleceğine katkı sağlayacak teknolojilere imza atan LG Electronics (LG) de su tasarrufu konusunda toplumu bilinçlendirmek adına adımlar atıyor. 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nü fırsat bilen LG, bulaşık makineleri özelinde hazırladığı bilinçlendirme çalışması ile hem sosyal medya üzerinden farkındalık yaratıyor. LG’nin #DoğruSUGelecek sosyal medya kampanyası, kullanıcıların yüzlerini bir çöle gibi kurutan bir Instagram filtresinin devreye girmesiyle başlıyor. Bu arada markanın bulaşık makinelerinde sunduğu buhar teknolojisinin ekstra hijyen sağlamanın yanı sıra, kurumuş yemek kalıntıları ve inatçı lekeleri su harcamadan mükemmel şekilde temizlediğini not edelim.

Twitter

Linkedln

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi