Türkiye’de de tablo benzer. Ülkemizin su kaynakları sanılanın aksine son derece sınırlı. Bununla birlikte kışın barajların doluluk oranlarının düşmeye başladığını görmeye başladık. 2021 Ocak ayı verilerine bakıldığında İstanbul’da baraj doluluk oranı %19, Ankara’da ise %20 idi. Sonuçta tasarrufu elden bırakmadan iklimimiz üzerinde etkisi olan kuraklığın her yıl yaşanabileceğini aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Bireysel tasarruf önemli
Su tasarrufu konusunda bireysel olarak dahi yapabileceğimiz çok şey var. Evlerde kullandığımız su miktarı çok küçük gibi gözükse de toplum olarak farkındalığımız arttığında, tasarrufun kuraklığa karşı altın değerinde olduğunu görüyoruz. Bulaşıklarınızı bulaşık makinesinde yıkamak, düş sürenizi kısaltmak, sifon kullanımına dikkat etmek, sebze ve meyveleri akan suda yıkamak yerine bir kabın içerisinde yıkamak ve su tasarrufu sunan beyaz eşyaları tercih etmek gibi. Örneğin yapılan araştırmalara göre 10 tüketiciden 7’si, bulaşık makinelerinin yeterli temizlemeyeceğini ya da yemek kokusu bırakacağını düşünerek ön yıkama yapıyor ve ne yazık ki, gereğinden fazla su tüketiminde bulunuyor. Yine çoğu tüketici, yeterli temizliği ve hijyeni sağlamak adına, bulaşık makinelerini 60 derece ve üstü sıcaklıkta çalıştırarak enerji sarfiyatına neden oluyorlar. Oysaki yeni teknolojilerle bu istenmeyen durumun önüne geçmek mümkün.
Dünyamızın sürdürülebilirliğinin sağlanmasında markalara önemli görevler düşüyor.
Markalar da kuraklıkla mücadele önemli roller üstleniyor. Özellikle sosyal medya üzerinden yürüyen kampanyalarda LG, bulaşıkları yıkamadan önce sudan geçirmenin hane başına yılda onlarca ton su kaybına neden olacağı, makinede yıkamanın ise, elde yıkamaya oranla çok daha fazla enerji ve su tasarrufu sağladığına ilişkin bilgilendirmelerde bulunuyor, bilinç yaratmak amacıyla su ve enerji tasarrufuna ilişkin sorular soruyor.