Wang Jie'nin rulosu, bir süre dolaşımdan sonra, M.S. 1000'lerin başında, eski İpek Yolu'nun tozlu yollarında unutuluyor. Dunhuang yakınlarındaki Mogao Mağaraları –ya da Bin Buda Mağaraları, 'Eşsiz Mağaralar'– bu unutulmuşluğun son durağı oluyor. Bu kompleks, yumuşak kayalara oyulmuş yaklaşık 500 mağaradan oluşan bir yeraltı tapınağı: Duvarlar, canlı renklerle boyanmış Budist freskler ve heykellerle dolu. Rahipler, kutsal metinleri korumak için Mağara 17'yi –bazen Kütüphane Mağarası diye anılan– gizli bir girişle mühürlüyor. İçinde binlerce el yazması, Diamond Sutra dahil, sessizce bekliyor. Dokuz yüzyıl boyunca, kum fırtınaları ve çöl rüzgarları altında, bu mağara dünyaya sırtını dönüyor. Bu mühürleme, muhtemelen 11. yüzyıldaki bir istila veya dini değişimden kaynaklanıyor; rahipler, hazinelerini yağmacılardan saklamak için son çareye başvurmuş.
Yüzyıllar sonra, 1900'lerin başında, hikaye yeniden canlanıyor. Taoist rahip Wang Yuanlu, Mogao'nun bekçisi olarak kendini atamış, mağaraları dolaşırken bir tesadüfle karşılaşıyor: Mührü kırılmış bir giriş, tozlu raflarda yığılmış binlerce rulo. Wang Yuanlu'nun kalbi, hem heyecan hem korkuyla doluyor; bu, bir rahibin dua ettiği, bir maceracının hayalini kurduğu bir keşif. Mağara 17, adeta bir zaman kapsülü: Diamond Sutra gibi değerli metinler, orada yatıyor. Wang Yuanlu, bu hazineleri korumaya çalışıyor, ama kader başka türlü yazılmış. 1907'de, Macar doğumlu İngiliz arkeolog Sir Aurel Stein –Orta Asya'nın kaşifi, çölün efendisi– sahneye çıkıyor. Stein, Wang Yuanlu'yu ikna ederek, Mağara 17'den birçok el yazmasını satın alıyor. Fotoğraflarda görüyoruz: Mağara 16'da, rulolar yerde dağınık, Stein'in gözleri parlıyor. Diamond Sutra da bu yolculuğa katılıyor; İngiltere'ye taşınıyor, British Library'nin kutsal koridorlarında yerini alıyor. Stein'in bu 'satın almaları', dönemin sömürgeci bağlamında tartışmalı; o, 24 sandık dolusu belgeyi Batı'ya taşıyor, ama aynı zamanda unutulmuş bir mirası kurtarıyor.
Ama bu hikaye, sadece zaferlerle dolu değil; gölgeleri de var. Çinli tarihçiler, Wang Yuanlu'yu hem kahraman hem hain olarak görüyor: Keşfeden o, ama mirası yabancılarla paylaşan da. Stein ise, bir kurtarıcı mı yoksa bir talancı mı? Ulusal hazineleri yurtdışına taşıyan bir figür, yine de unutulmuş bir dünyayı gün ışığına çıkaran bir kahraman. Keşiften sonra, Diamond Sutra'nın yolculuğu devam ediyor: 20. yüzyıl boyunca restorasyonlar geçiriyor, dijitalleştiriliyor. Bugün, British Library'de, özel bir iklim kontrollü odada korunuyor; kırılgan kâğıdı, nem ve ışıktan uzak tutuluyor. 2003'te UNESCO Bellek Listesi'ne girerek, evrensel miras statüsü kazanıyor.