Ve kendisine 3 yıl ömür biçilmiş Hölderlin hayatının tam olarak yarısını, yani 36 yılını bu evde geçirir. Bu durum kuleyi küçük bir turistik merkeze dönüştürür. Özellikle kitaplarına imza almak isteyenler sık sık ziyaret eder Hölderlin'i. Genç sanatçı da ziyaretçilerine piyano çalar ve bazen bu ziyaretleri dizelerine aktarır. Ve yavaş yavaş bu kule, Hölderlinturm adını alır.
Bu arada ne acıdır ki annesi, kardeşleri, Hegel, Schelling vesaire hiç ziyaret etmezler Hölderlin'i. Üstüne üstlük 2 yaşındayken kaybettiği babası, Hölderlin'e bir miras bırakır fakat annesi bunu saklar ve faize yatırır. Yani sizin anlayacağınız himaye altında yaşayan Hölderlin, zengin bir adam olarak ölür ama bundan haberi yoktur. Anlatılanlara göre bir tek Zimmer ve ailesi önemser onu ve arkasından yas tutar. Bu önem karşılıklı olmalı ki Hölderlin de Zimmer'ler için şiirler karalar.
"Bir ülkede akıl ve sanattan çok maddi servete kıymet verilirse, bilinmelidir ki orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır." Diyerek, dalgalandırmıştır içimizdeki karanlık suyu.
Montaigne de Montaigne Şatosunun bir kulesini tamamen kendine ayırarak zamanının çoğunu orada geçiriyordu, bu uğurda karısı ve çocuklarını bile gözü görmezmiş.