Kulak Burun Boğaz Bölümünü Mercek Altına Aldık! Prof. Dr. Üstün Osma ile Sağlık Dolu Bir Sohbet

Çok kıymetli Prof. Dr. Üstün Osma ile sağlık dolu bir sohbete buyurun bakalım...

- Üstün Bey, size sağlıkla alakalı sorular sormadan önce biraz kendinizden bahsetmenizi isteyeceğim.

1963 Samsun Bafra doğumluyum. İlk-orta ve lise eğitimimi Bafra’da tamamladıktan sonra üniversite eğitimimi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Giresun Şebinkarahisar ilçesinde mecburi hizmet sonrası, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Kliniğinde uzmanlık eğitimimi aldım. Muş Devlet Hastanesi mecburi hizmeti ve Havza Devlet Hastanesi’nde uzman hekim olarak çalıştıktan sonra Dicle Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent ve Doçent Doktor olarak görev yaptım.

2003 yılında akademik kariyerimden ayrılarak Ankara Bayındır Hastanesinde Uzman hekim, Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Ankara Onkoloji Hastanelerinde Klinik Şef Yardımcısı-Klinik Şef Vekili olarak görev yaptım. 2008 yılında Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine KBB Kinik şefi olarak atandım ve 2019 Kasım ayında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi (SUAM) KBB Kliniği Profesör Doktor kadrosundan ayrılarak Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Kliniğinde Profesör kadrosunda öğretim üyesi olarak atandım ve halen Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Kliniğinde görev yapmaktayım. Evli ve 2 erkek çocuk babasıyım.

Kulak Burun Boğaz hekimlerinin çalışma alanı nedir?

KBB denilince günümüzde tarif edilen uzmanlık eğitimi, Kulak, burun, boğaz, baş ve boyun cerrahisidir. Kulak, burun, boğaz uzmanlık eğitimi, başlıca erişkin ve çocuklardaki kulak, burun ve boğaz hastalıkları ile birlikte yüz ve boyunda yer alan doku ve organların hastalıkları da kapsamaktadır. Bu alanlarda yer alan özellikle son yıllarda daha da yoğun olarak uygulanan estetik burun ameliyatları, yüzde uygulanan botoks, dolgu, mezoterapi, yüz germe gibi fasiyal plastik uygulamaları da kapsayan geniş bir uygulama alanı olarak sağlık hizmeti alanında yer alan bir uzmanlık eğitimi haline gelmiştir.

- KBB’de günümüzde en sık yapılan uygulamalar ile ilgili neler söylersiniz?

KBB eğitimi içinde yoğun bir yer tutan; çocuklardaki geniz ve bademcik sorunları ile ilgili yapılan ameliyatlar, yine çocukluk çağında üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası görülen ve çocuklarda işitme azalmasına yol açan orta kulak içinde sıvı birikmesinin tedavisi için yapılan kulak zarı çizilmesi ve tüp uygulamalarıdır. Erişkinlerde ise, özellikle burun tıkanıklığına yol açan burun bölmesi eğrilikleri (septum deviasyonu) için burun estetiği ile birlikte ya da tek başına yapılan septoplasti/septorinoplasti adını verdiğimiz ameliyatlar, sinüzit ameliyatları, kulak zarı tamiri olan timpanoplasti ameliyatları yoğunluk taşımaktadır. Özellikle son yıllarda beslenme alışkanlıklarının değişmesi, sigara içimi, çevresel kirlenme gibi kolaylaştırıcı faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan baş- boyun kanserleri, dudak ve yüzde gelişen tümörlerin cerrahi tedavisi de önemli bir yer tutmaktadır.

Yine son yıllarda önemli sağlık sorunlarından biri olan horlama ve uyku apnesi hastalıklarının tanı ve tedavisi de uygulama alanımız içinde yoğun bir yer tutmaya artan bir şekilde yer almaktadır.

- KBB uygulama alanı içinde yoğun yer tuttuğunu ifade ettiğiniz burun tıkanıklıkları tedavisi için neler söylersiniz?

Poliklinikler başvuran hastaların önemli bir kısmında burundan nefes almayı engelleyen tek veya çift taraflı olan burun bölmesi eğrilikleri sık cerrahi uyguladığımız hastalık grubunda yer alıyor. Bu durum, değişik nedenlere bağlı oluşabilen travmalarla oluşmaktadır. Bununla birlikte kıkırdak ve kemik gelişimindeki orantısızlıklara bağlı olarak da oluşabilmektedir. Özellikle travmaya bağlı olan bu durumda, kişinin burun içi ile birlikte burun dışında da eğrilik, çöküklük gibi şekil bozuklukları da olduğu için bu hastalara kapalı veya açık teknik uygulamaları ile septoplasti ya da septorinoplasti cerrahisi yapmaktayız. Ayrıca bazı hastalarda da kozmetik amaçlı istemlerle sadece Rinoplasti ameliyatlarını da yoğun bir şekilde yapmaktayız.

- Burun ameliyatlarını uygularken nelere dikkat ediyorsunuz?

Çok ileri derecede burun tıkanıklığına neden olan ve çocuklarda yüz, çene ve diş gelişiminde ortodontik probleme yol açan sorun söz konusu ise çocuklarda çocuk uyumu uygun ise kısmi açıcı burun bölmesi ameliyatları kıkırdak kısım uygulamaları ile yapılabilmektedir. Bunun dışında özellikle burun bölmesi ameliyatları genellikle yüz gelişiminin büyük oranda tamamlandığı 18 yaş ve sonrasına bırakılmaktadır.

Zaman zaman bize gelen sorularda hangi zamanda ya da mevsimde ameliyat daha uygun olur durumu karşısında hasta için hangi zaman okul, iş, çalışma hayatı için uygunsa o zaman yapılabilir. Yaz aylarında özellikle estetik uygulama amaçlı yapılan rinoplasti ameliyatı da uygulanacaksa bu hastaların 3-4 hafta güneş temasından kaçınması ve 6 ay süreyle gözlük takması yasaklandığı için, özellikle deniz tatili düşünen hastaların yaz döneminde ameliyat olmaktan kaçınması gerekir.

- Değişik ortamlarda, gazete ve dergilerde sık olarak duyduğumuz horlama ve uyku apnesi sorunu ile ilgili görüşlerinizi söyleyebilir misiniz?

Horlamaya baktığımızda aslında kişinin kendisinden çok ortamda bulunan kişilerin rahatsız olduğu bir gürültü ve sosyal sorundur.

Uyku apnesi ise hastada 10 saniye ve üzerinde solunum durması ile birlikte solunumun yüzeyelleşmesi sorunu söz konusudur. Bu durum horlama ile birlikte sık görülür. Uyku apnesi kişide önemli bir sağlık sorunu oluşturan ve ek hastalıkların şiddetini artıran ve bunların tedavisini güçleştiren bir durumdur. Özellikle hipertansiyon ve kalp hastalığı ve bunlara bağlı gelişebilecek komplikasyonların (yeni hastalıklar) sıklığını artırarak hasta ölümlerine neden olabilen bir durum olabilmektedir.

Bunların şiddeti, günümüzün yine önemli sorunlarından biri olan obezite, değişik nedenlere bağlı alınan kas gevşeticileri, sakinleştirici olarak bilinen ilaç alımı, alkol alımı, yorgunluk gibi nedenlerle artmaktadır. Bu durum, kişinin yeterli düzeyde ve kaliteli uyuyamamasından kaynaklanan yorgunluğa bağlı özellikle iş gücü kaybı, iş ve okulda isteksizlik, eğitim dikkatinin azalması, iş kazaları gibi değişik durumlara yol açmaktadır.

Bu tip şikayetleri olan hastalarda Kulak, burun, boğaz muayenesi sonrası hastanede bir gece yatmayı gerektiren polisomnografi adı verilen uyku testi yapılarak hastalığın varlığı ve derecesi belirlenmektedir. Bu değerlendirme sonrası genellikle hafif olanlarda KBB muayenesinde tespit edilen bulgulara göre burun deviasyonu, yumuşak damak, küçük dil, tonsil ve dil kökü bölgelerine yönelik cerrahi işlemler yapılabilmektedir. Orta ve ağır formlarda ise bu hastalar tekrar yatırılarak uykuda solunum cihazı kullanımı için gereken değerlerin tespiti amacıyla tekrar yatırılmaktadır. Bu hastaların yaşamlarını sonraki dönemlerinde CİPAP/BİPAP olarak adlandırılan solunum cihazlarını uyku esnasında sürekli kullanmaları gerekmektedir.

Özellikle dikkat gerektiren makine kullanımı, araç kullanımı gibi işlerde çalışan meslek gruplarında bunların tedavilerinin mutlak surette yapılması yaşanacak iş kazaları ile yaralanma ve ölümlerden kaçınılması için çok önemlidir.

- Çocuklarda sık olarak uygulanan toplumda geniz eti ve bademcik olarak adlandırılan hastalıkların tedavisi ile neler söylersiniz?

Özellikle 5 yaş ve altında burun arka deliklerinin kapanmasına yol açan geniz eti bizim ifademizle adenoid adını verdiğimiz lenfoid dokularının büyümesine sık rastlıyoruz. Bu çocuklarda, ebeveyn tarafından özellikle uyku sırasında ağzı açık uyuma, horlama, ağız kenarından tükürük akması ile yastık ıslanması, zaman zaman solunumlarının durması gibi şikayetlerin olduğunu ifade etmektedirler. 

Bu durum çocuklarda hem üst solunum yolu enfeksiyon sıklığını artırmakta, bununla birlikte çocuklarda kaliteli uyku olmadığından gün içinde dalgın ve yorgun çocukların eğitiminde zorluklara yol açabilmektedir. Biz bunları burun içinden girilen endoskopik inceleme ile bakıyoruz ve bu dokunun büyük olduğu çocuklarda yaş sınırı olmadan genel anestezi altında ağız içinden değişik metotlarla alıyoruz.

Bademcik hastalıkları olarak bilinen tonsil doku hastalıklarında ise, başlıca ya bunların boğaz girişini kapatacak kadar büyük olması nedeniyle ya da sık antibiyotik kullanmayı gerektiren iltihaplanmaları nedeniyle 3 yaş üstü çocuklarda genellikle uygulamaktayız. Bunlardaki enfeksiyon sıklığı son 3 yıl olarak baktığımızda yılda 3 ve daha fazla, son 2 yılda 4-5 kez ya da son bir yılda 5-6 kez enfeksiyon geçiren hastalarda tonsillektomi adını verdiğimiz bu ameliyatı öneriyoruz. Bu ameliyatlarda genel anestezi altında ağız içinden değişik yöntemlerle yapılabilmektedir.

- İlkokul ve okul öncesi dönemde çocuklarda görülen işitme sorunları ile ilgili görüşleriniz nelerdir?

İşitme ve konuşma mekanizması temelde kayıt sistemi gibi çalışmaktadır. Çocuk duyarsa konuşması da gelişir. Özellikle bu dönemde bu sorunları ya aileler biz sesleniyoruz cevap vermiyor ya da evde televizyon sesini çok açıyor gibi şikayetlerle ya da okulda öğretmenleri çocuğun seslere tepkisinin iyi olmadığını aileye söylemesi ile bize başvurabiliyor. Bu dönemde en çok karşılaştığımız sorun, orta kulakta sıvı birikmeleridir. Bunlar geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonları ve buna bağlı orta kulak enfeksiyonlarına bağlı olarak gelişmektedir. Bunlar muayene ve kulak testleri ile tespit ettiğimizde hastanın durumuna göre tedavi ile 3 ay kadar takip edebiliyoruz.

Eğer bu süreç sonunda hâlâ çocukta işitme kaybı devam ediyor ve kulakta sıvı varlığı söz konusu ise, genel anestezi altında kulak zarına yapılan çizme işlemi ve kulak tüpü adını verdiğimiz işlemi gerçekleştiriyoruz. Bu işlemle kulaktaki sıvı alınıp kulağın iyileşmesi sağlanıyor. Bu tüpler hastanın durumuna göre 6 ay ile 3 yıl arasında kalabilmektedir. Bu işlem uygulanan çocuklarda tüpler çıkarılıncaya kadar kulağa su kaçmasının engellenmesi gerekiyor.

- Son 3 yıldır hayatımızda yer alan ve bizleri sosyal hayatımızdan oldukça uzun süre uzak bırakan Covid ile ilgili neler söylersiniz?

Son günlerde yasakların kalkması ile birlikte hepimizde olan bir bıkkınlık nedeniyle önlemler konusunda sanırım rahat davranır olduk. Bir kısmımız hasta olduğumuzu bilmeden dolaşıyoruz ve dikkat etmiyoruz. Bir kısım ise hastalığının hafif olmasından dolayı rüzgarda kaldım, klima karşısında kaldım nezle oldum diyerek Covid hastalığı belirtilerini taşısa da bunu kendine kabul ettiremiyor. Bu durum nedeniyle hastalığı etrafa bulaştırmanın artırdığını düşünüyorum. Zaman zaman cerrahi işlem uygulayacağımız hastalar hiçbir şikayetleri yok iken ameliyat öncesi yapılan Covid testleri pozitif çıkabiliyor. Bu durumu hasta ile paylaştığımızda benim hiçbir şikayetim yok diyerek kabullenmekte zorluk çekebiliyorlar.

Özellikle hasta ya da hasta şüphesi olan kişilerin maske, mesafe ve hijyen konusunda dikkat ederek bulaştırıcılıklarını azaltmaları toplumsal bir sorumluluk olarak görmeleri gerekiyor diye düşünüyorum.

Pandemilerin aşılama ile sonlandırılabileceği gerçeğini göz önüne alarak, aşı olma konusunda isteksiz davranılmasının hastalığın daha uzun bir süre aramızda dolaşacağı gerçeği ile aşı konusunda daha duyarlı davranmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Instagram

Twitter

Linkedln

Facebook

Popüler İçerikler

Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Wanda Nara'nın Icardi'nin Mesajını İfşaladıktan Sonra L-Gante'yle Yaptığı Paylaşım Icardi Fanlarını Kızdırdı!
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler