Yamyamlık bizler için tarih boyunca bir tabu olagelmiştir. Ancak onun hakkında bildiklerimiz epey sınırlı olduğu için pek çok detayı gözden kaçırırız: Kimi zaman kendi yamyamlığımızı bile...
Yamyamlık bizler için tarih boyunca bir tabu olagelmiştir. Ancak onun hakkında bildiklerimiz epey sınırlı olduğu için pek çok detayı gözden kaçırırız: Kimi zaman kendi yamyamlığımızı bile...
Günümüzde kültürel bir tabu olan yamyamlık, eldeki verilere göre en azından neandertallere kadar uzanmaktadır. Bu döneme ait insan kemiklerini inceleyen paleontologlar, iliği emilmiş kemiklerin üzerinde diş izlerine rastlamıştır. Daha ileri dönemlerde yapılan incelemeler ise, yemek pişirilen kazanların içerisinde insan kemiklerine ait kalıntıların bulunduğunu göstermiştir.
Bu kelimenin Türkçeye birebir çevirisi 'insan-yemek'tir. Kökleri çok eskilere dayanan yamyamlığın bugün beş farklı türü olduğu kabul edilmektedir. Bunlardan ilki sembolik yamyamlıktır ve bu tür yamyamlığa örnek olarak Hristiyanların Hz. İsa'nın etini sembolize eden ekmeği yemeleri ve onun kanını temsil eden şarabı içmeleri gösterilebilir.
Ve bu tür yamyamlığa tarihte sıklıkla rastlanmaktadır. Kötü hava şartlarında mahsur kalan kaşiflerin, savaş ortamında yaşamını devam ettirmek için insan eti yemekten başka seçeneği kalmayan askerlerin ve denizde yolunu kaybeden gemicilerin hikayelerinde sözü edilen yamyamlık türü budur ve modern bir örneğine, uçakları And Dağları'na hasarlı bir şekilde iniş yapan bir rugby takımının 72 gün süren yaşam mücadelesinde rastlanmaktadır.
Bu tür yamyamlığa farklı toplumlarda iki farklı türde rastlanmaktadır: Bunlardan bir tanesi, yemek üzere o topluluğun içinden birinin seçilmesi, diğeri ise farklı topluluklardan insanların pişirilerek yenmesidir. Bu ikinci türden yamyamlığın sebebi çoğunlukla diğer topluluğa karşı üstünlük kurmak ve öldürülerek yenen kişinin etiyle birlikte yaşam enerjisini de çalmaktır.
Örneğin Brezilya'da yaşayan Wari kabilesinde, ölen akrabaların ruhlarını özgür kılmanın tek yolu onları yemektir. Bir diğer Amerikalı toplum olan Aztekler'de ise düşman askerlerini yakalayıp yemek yaygın bir davranıştır. Ayrıca II. Dünya Savaşı'nın Pasifik Cephesi'nde de Çinli ve Japon askerlerin zorunda kalmamalarına rağmen insan eti tükettiklerine dair kanıtlar mevcuttur.
Bu tür yamyamlık, başkalarını öldürerek etlerini yemekten zevk almakla özdeştir. Bunun tarihteki en iyi örneklerinden bir tanesi, Jeffrey Dahmer isimli seri katilin gerçekleştirdiği cinayetlerdir. Dahmer, yakalanmasına kadar geçen süre boyunca toplam 17 erkeği öldürerek etlerini yemiş, böylelikle cinsel ilgi duyduğu insanları kendi bedenine hapsetmeyi amaçlamıştır.
Otofaji, kişinin kendi beden kısımlarını yeme alışkanlığı anlamına gelmektedir. Bu tür yamyamlıkta kişinin kendisini sakat bırakmasına kadar giden pek çok ağır vaka görülse de, tırnak yeme alışkanlığı gibi masum alışkanlıklar da otofaji olarak değerlendirilmektedir. Diğer yandan son zamanlarda oldukça sık karşılaştığımız bazı örneklerde ise anne, doğum yaptıktan sonra plasentayı yemektedir. Toplum tarafından tuhaf karşılanıyor olsa da, otofajinin kabul edilmiş ve normal karşılanmış örnekleri bunlardır. Kaldı ki yamyamlığın her türlüsü vahşicedir ve otofaji alışkanlığı da ne kadar masum görünürse görünsün kişinin bedenine büyük zarar vermekte ve zamanla ilerleyebilmektedir. Peki siz, tırnaklarınızı yiyor musunuz?
Son cümleye kadar tırnaklarımı yiyeyerek okuyordum. Evet ben bir yamyamım.
dünya nüfusunun kontrolünün anahtarı yamyamlıkta olabilirmi?
Jefri Damır ooo...