Çocukken mutlu olmak ne de kolaydı. Bakkaldan aldığımız o minik abur cuburlar bizi kendimizden geçirir, günümüzün şenlenmesini sağlardı. Geçmişi özlediğimiz su götürmez bir gerçek.
Çocukken mutlu olmak ne de kolaydı. Bakkaldan aldığımız o minik abur cuburlar bizi kendimizden geçirir, günümüzün şenlenmesini sağlardı. Geçmişi özlediğimiz su götürmez bir gerçek.
İki çikolatalı bisküvinin arasındaki akışkan marşmelovun o inanılmaz tadı asla hafızalardan silinmiyor.
Para - çokomel eğrisi sözünü de asla unutmayalım! 😄
Kırmızı olan dil, sokakta oynanan oyunlar. Hepsi onunlayken başkaydı!
Tüm mahalleli bunun sesinden bıkardı. Şeker bitirilince düdük görevine başlamış olurdu.
'Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?'
- Tabii ki bak şemsiye çikolatalar!
Annelerin korkulu rüyası, yaz sıcaklarının bir numaralı yaveri meybuz! Pahalı dondurmalarda bile böyle tat yoktu.
Altının değerinin her zaman farkındaydık. Kimse kusura bakmasın o altının çikolatası dişe değecek!
Öksürsek de tıksırsak da leblebi tozunun lezzetinden vazgeçemiyorduk. Beni toza bulayın! 😄
O içinden çıkan küçük oyuncağın verdiği heyecanı ne verebilirdi ki başka? Belki hamburgercinin çocuk menüsünün yanında verdiği o oyuncak. Hepsini çok özledik.
Tehlikeyi de severdik. Koştura koştura çatapat patlatan çocukların mahalledeki havası bambaşkaydı.
Bakkal amcanın tezgahında hazırladığı o ekmek arası kaşarın tadını evde annenin hazırladığıyla mukayese edemezsin.
Ah be güzel şeker seni çok özledik! Ekmek aldıktan sonra kalan para üstleri hep sana giderdi.