Küçük Mustafa'yı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüz Yapan Beş Şehir

Şehir yalnızca mekan değil aynı zamanda okuldur ve Atatürk bunu çok iyi anlar...

1. Selanik - Doğum ve İlk Fikirler (1881 - 1896 yılları arası)

Hepimizin bildiği üzere kurtuluşumuzun hikayesi bu güzel şehirde başlar. Küçük Mustafa'nın doğduğu ve öğrenime başladığı bu Osmanlının Rumeli'deki en gelişmiş şehri bir ticaret ve sanayi kentidir. İşlek bir limanı, Avrupa ile demiryolu bağlantısı olan bu şehir aynı zamanda çeşitli din ve mezhepleri bünyesinde barındırır. Farklı diller konuşulan bu çok kültürlü şehirde tabii ki Avrupa'da basılan gazete ve dergiler de bulunur. 

Yani Mustafa Kemal, anlatılanlar üzerine gözü gibi sevdiği Selanik'te Avrupalılıkla tanışır ve ister istemez Avrupa ile Osmanlı kültürünü karşılaştırma fırsatı bulur. 15 yaşında Manastır'a eğitime gitmiş olsa da aklı annesinden de ötürü hep Selanik kalır. Hatta sonraları Şam'da kurmuş olduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nin bir şubesini de Selanik'te kurar.

2. Manastır - Tarih, Ulus ve Devrim Bilinci (1896 - 1899 yılları arası)

Askeri lise eğitimi için Manastır'a gelir genç Mustafa Kemal. Manastır, içinde konsoloslukların bulunduğu bir ticaret merkezi olarak Batı'ya açılan bir kapıdır. Çok uluslu bir yapısı olan bu şehir aynı zamanda Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan gibi devletlerin de egemen olmak istedikleri bir yerdir. Dolayısıyla bu şehre müdahale etmek isterler. İşte Atatürk bu müdahaleler karşısında Osmanlının ve Türklerin geleceği hakkında düşünmeye başlar.

Bu düşünceler yalnız değildir tabii. Askeri lisede Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul okur ve gerek milliyet gerekse tarih bilinci gelişmeye başlar. Ayrıca genç Mustafa Kemal, Fransızcasını da ilerletir ve Voltaire, Rousseau gibi yazarlar ile yine Manastır'da tanışır.

3. İstanbul - Avrupa ve Osmanlı İlişkilerine Başkent'ten Bakış, Sanatı Kavrayış (1899 - 1905 ve 1913 - 1919 yılları arası)

Atatürk Başkent'e Harp Okulu'nda okumak amacıyla 18 yaşında gelir. 19. yüzyıl bitip 20. yüzyıl başlarken İstanbul tarihin her anında olduğu gibi hala dünyanın göz bebeğidir. Mustafa Kemal, İstanbul'da Galata ve Pera (Beyoğlu) civarlarında bulunur. Bu semtlerde birçok Avrupa büyükelçiliğinin olması oraları Osmanlı'nın Batı'ya açılan kapısı yapar. 

O zamanların Beyoğlu semti, adeta küçük bir Avrupa'dır. Burada Fransızca günlük gazeteler satılır ve bu yüzden de Avrupa'da olan bir gelişme çok kısa sürede Beyoğlu'na yansır. Tabii ki bu gazetelerin bir okuyucusu da Mustafa Kemal'dir. Ayrıca sanata verdiği değeri hepimizin malumu olan Atatürk yine İstanbul'da opera, balo, konser ve tiyatro izleme şansı bulur. Ancak bu temsilleri Türkler değil yabancılar yapar.

Dünya Savaşı'nın Çanakkale muzafferi olarak döndüğü İstanbul'da (1917-1919) ise Atatürk artık kafasına devrimi koymuş bir subaydır. Ve İsmet İnönü, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir ve Rauf Orbay gibi önemli isimler ile Şişli'deki evinde devrim planları yapar. Böylece 1919'da tümgeneral olarak ayrıldığı İstanbul'a 1927'de cumhurbaşkanı olarak döner Gazi...

4. Şam - İmparatorluğun Dağıldığını Yerinde Görmesi ve Kalıcı Muhaliflik (1905 - 1906 yılları arası)

11 Ocak 1905'te kurmay yüzbaşı olarak Harp Okulu'ndan mezun olan Atatürk 5 Şubat 1905'te kurmaylık stajı için Şam'a 5. ordunun emrine atanır. Burada kıdemli yüzbaşı rütbesine gelen Atatürk artık saltanatın yeterli olmadığını, imparatorluğun dağıldığını daha yakından görür. Buna bağlı olarak arkadaşları ile gizlice Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurarak II. Abdülhamit'in istibdat politikasına karşı çalışmalar yürütür.

Dr. Ali Yaver Ataman'ın şu hatırası da Atatürk'ün Şam'daki düşüncelerini iyi bir şekilde yansıtır: Bir gün Ataman ve arkadaşları gazinoda hem içip hem dertleşirken padişah için de atıp tutarlar. Bu sırada genç bir kurmay bulundukları masaya gelir. Tabii ki masadakiler sus pus olur çünkü geleni bir hafiye sanarlar. Kurmay ne konuştuklarını sorar ve 'Dertleşiyorduk.' cevabını alır. Kurmay üsteler 'Padişahımız aleyhinde konuşuyordunuz, öyle değil mi?' Genç doktorlar korkuyla birbirlerine bakarlar ve genç Kurmay Mustafa Kemal bir kahkaha patlatarak, 'Korkmayın yahu benden de fazlasıyla!' der.

5. Sofya - Avrupa İle Kurulan En Yakın Temas ve Aşk Acısı (1913 - 1914 yılları arası)

Askeri büyükelçi olarak 20 Kasım 1913'te Sofya'ya gelen Atatürk'ün hem düşünce hem de aşk dünyası bu şehirde önemli ölçüde şekillenir. Çünkü kendisi resmi görevi ile birçok baloya, davete katılması neticesinde Avrupa devletlerinin temsilcileri ile doğrudan görüşme olanağı bulur. Ayrıca Bulgar meclisinin toplantılarını takip eder, gözlemlerini Osmanlı hükümeti ile paylaşır. Türkçe yayımlanan gazetelerle ve Bulgaristan'da kalmış olan Türklerle yakın ilişkiler kurarak onların sosyal haklarının iyileştirilmesi için çalışır.

Gelelim Dimitrina Kovaçeva'ya... Atatürk'ümüzün çok sevdiği ve hatta evlenme teklif ettiği ancak kavuşamadığı aşkı -kısaca- Miti, Bulgar komutan Stilyan Kovaçev'in kızıdır. Atatürk, Miti'yi güzel bulmasının yanı sıra onu modern kadının bir temsili olarak görür. Ancak aşklarının arasında Osmanlı ve Bulgaristan devleti vardır, Mustafa Kemal Bulgarlara karşı savaşmış bir komutandır ve dolayısıyla bu güzel aşk evlilik ile sonuçlanmaz. Sonrasında Dünya Savaşı patlak verir ve Atatürk'ümüz kalbinin bir kısmını Sofya'da bırakarak cepheye gider.

Şimdi... Eğer isterseniz bir kahve koyun ve Atatürk'ün günlüklerinden derlenerek oluşturulmuş bu harikulade Fikret Kızılok albümüne yalnızca 1 saatinizi ayırın dostlar.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Müziksiz Devrim de Olmaz Cumhuriyet de! Ulu Önder Atatürk Diyor ki: "En Güç Devrim Müzik Devrimidir"
Ankara'nın Başkent Oluşu Kutlu Olsun! Hadi Gelin Biraz da Ankaralı Atatürk'ü Konuşalım
Asker ve Siyasetçi Olduğu Kadar Felsefeci de Olan Atatürk Özgürlük Hakkında Ne Düşünüyordu?

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı