Küçük Kutulara Konup Saatlerce Yol Geliyorlar: Vahşi Hayvan Kaçakçılığı Sandığınızdan Çok Daha Beter!

Vahşi hayvan kaçakçılığı sosyal medyanın da etkisiyle giderek yaygınlaşmaya başladı. Bazı insanlar vahşi hayvanların tasmalarını ellerinde tutarak kendilerini daha güçlü, daha yüksek mertebede hissediyorlar. Ancak bunun bir de görünmeyen tehlikeli bir yüzü var...

Netflix'in Tiger King belgeselini izlemiş miydiniz?

Belgeselde hayvanat bahçelerinde tutulan vahşi hayvanların doğalarına aykırı olan ortamlara ayak uyduramadıkları için agresif tavırlar sergiledikleri, depresyona girdikleri ve ölümle sonuçlanan rahatsızlıklara yakalandıkları görülüyor.

Doğal yaşam alanlarıyla hiçbir benzerliği olmayan ortamlarda yaşamak zorunda bırakılan vahşi hayvanlar, bir yandan da 'insanlaştırılmaya' çalışılıyor...

Hatırlarsanız ünlü bir sosyal medya fenomenin sosyal medyada sürekli olarak sergilediği maymunu da istismar edilen hayvanlardan biriydi. Başlangıçta maymun, fenomene bol bol beğeni kazandırdı ancak insanların bilinçlenmesiyle sosyal medyada büyük tepki topladı. Sonrasında da bir daha maymununa sosyal medyada yer vermeyeceğini açıklayarak olayı kapattı.

Asıl konu kaçak yollarla ülkemize getirilen bu hayvanların sosyal medyada sergilenip sergilenmemesi değil.

Bu hayvanların doğal yaşam alanlarından ve sürülerinden koparılarak şehir hayatının ortasında yaşamaya zorlamak onlara yapılabilecek en büyük kötülük. Ayrıca ülkemize getirilirken geçirdikleri yolculuğun da pek konforlu olduğu söylenemez.

Bu hayvanlar, kendisini daha güçlü hissetmek isteyen yetersiz insanlara ulaştırılmak üzere küçük sandıklara kapatılarak saatlerce yol gidiyorlar.

Onlara sahip olan insanların 'Ben olmasaydım dışarıda yemek bulamayacaktı, yağmurda ıslanacaktı... Onu alıp kurtardım' dediklerine çoğu kez şahit olmuşsunuzdur. Doğadaki dengeyi insanlar bozmadığı sürece bu hayvanlar zaten yemek bulabiliyor, sığınabiliyorlar. Yani insanların onlara bakmasına ihtiyaç duymuyorlar.

Yalnızca kaçak yollarla getirilen hayvanlar değil, anneleri de büyük zarar görüyor.

Yavru hayvanlar daha sevimli bulunduğu için daha fazla para kazandırıyorlar. Bu nedenle kaçakçılar yavruları alabilmek için annelerini öldürüyorlar.

Hayvanat bahçelerinde fotoğraf çekmek için para ödenen o hayvanlar da bu vahşetin bir parçası.

Bu hayvanlar büyüyüp de artık ziyaretçilerin 'Ayy şuna bak ya yerim!' demediği bir hale gelince hayvanat bahçeleri tarafından değersiz görülüyor. Bu nedenle çoğu zaman öldürülüyor veya bakımları yapılmayarak ölüme terk ediliyorlar.

Özellikle de nesli tükenmekte olan çitalar tercih ediliyor...

Yavru çitalar büyüleyici bir tatlılığa sahip olduğu için insanlar satın alıyorlar. Ancak bu yapıldığında çitaların yaşam süreleri 1-2 seneye düşüyor. Bu da neslinin tükenme tehlikesine girmesinin başlıca sebebi oluyor. Ancak unutulmaması gereken bir şey var ki; çitaların neslinin azalması yalnızca çitaları etkilemiyor, habitatı da etkiliyor.

İnsanlarla yaşamaya alıştırılan bu hayvanların artık doğal yaşam alanlarına dönmelerine imkan da olmuyor.

Bu nedenle de hayvanlar evde bakılamayacak hale geldiklerinde sahipleri tarafından iade edilmeye çalışılıyor, iade edilen hayvanlar da kötü koşulların olduğu hayvanat bahçelerinde kısıtlı alanlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.

Yalnızca ülkemizde değil, özellikle de BAE gibi gösterişin hakim olduğu ülkelerde vahşi hayvan kaçakçılığı yoğun bir şekilde yapılıyor.

Doğal yaşam alanında karşılaşıldığında birkaç saniye içinde paramparça edebilecek vahşi hayvanların tasmasını elinde tutmak insanlara kendilerini değerli, güçlü ve yüksek statüde hissettiriyor.

Tabii bir de işin sosyal medya kısmı var...

Sahip oldukları vahşi hayvanlar ile poz vererek sosyal medya fenomeni olmaya çalışan binlerce insan var. Ancak bu hayvanların vahşi hayvanlar olduğu unutuluyor.

Sizi sahipleri olarak değil de sürülerinden biri olarak gördükleri için kıskanabiliyor, sinirlenip saldırabiliyorlar.

Sosyal medyada eski vahşi hayvan sahiplerinin bu durumun ne kadar tehlikeli olduğuyla alakalı paylaşımlarına sıklıkla rastlayabilirsiniz. Hepsinin hikayeleri farklı olsa da söyledikleri tek bir şey var, 'Onu alırken bunun olacağını hiç düşünmemiştim'.

Burada 'sahte' sahibine saldırdığı için hayvanı suçlamak hiç doğru değil.

Hayvanlar doğalarının gerektirdiği gibi davranıyor. Bu nedenle de bir başka hayvana yaptıklarında sorun teşkil etmeyecek eylemler onları besleyen insanların ölümüne sebep olabiliyor. Çözüm basit, hayvanları kendi hallerine bırakmak!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Bu Vahşete Artık Bir Dur Dememiz Gerekiyor: Hayvanat Bahçesinin Neden Hayvanların Cehennemi Olduğunun Kanıtları
İnsanları Görüyoruz Ama İnsanlık Göremiyoruz: Üzerlerinde Hakkımız Varmış Gibi Hayvanları Acımasızca İstismar Ettiğimiz 14 Alan
Ülkemizin Endemik Hayvan Türlerine Ne Kadar Hakimsin?

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
YORUMLAR
02.08.2021

YA SİZİN BEN AMK. SOKAKLAR KEDİ KÖPEK DOLU. BİRİ SAHİPLENİYİM DEMİYO DA ŞEREFSİZ OROSPU ÇOCUĞU YOK MAYMUN BESLİYİM YOK EGZOTİK HAYVAN BESLİYİM. İNŞ O HAYVANLAR TARAFINDAN ÖLDÜRÜLÜRSÜNÜZ

amin çok haklısın hayvan bitti birde vahşi hayvanlar kaldı yetti artık doğaya zarar verdiğimiz keyif için çita beslemek nedir ya

02.08.2021

Yazık kuşlara nasıl geliyorlar

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ