Küçük Bir Misal: İstanbul'un İsmi Padişah Fermanlarında Bile "Kostantiniyye" Diye Geçerdi!

İstanbul'a kadim ismi olan Konstantinopolis ve türevleriyle hitap edilemeyeceği üzerine uzun yıllardan beri süren bir kısır tartışma mevcuttur. 

Yenikapı'da düzenlenen toplu teravih namazında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Burası İstanbul, burası Konstantinopol değil, burayı böyle görmek isteyenler var' şeklindeki beyanı sonrasında bu tartışmanın yeniden gündeme geldiği görülüyor.

Konstantinopolis adı İstanbul için 4. yüzyıldan itibaren kullanılagelmiştir. Şehri sahiplenip imar ettiği için I. Constantinus'a ithafen, onun güzelleştirdiği yer olduğu için bu tabir kullanılmıştır.

Gerçekten Constantinus özellikle Sarayburnu'nun stratejik konumunu iyi kavramış ve buranın değerinin farkına varmıştı. Hatta günümüzde Sultanahmet Meydanı'ndaki dikili taşların bir kısmı da onun döneminde getirilmişti ve at yarışlarının yapıldığı hipodromun orta hattını çiziyorlardı.

Türkler ise şehrin Yunanca ve Latince ile karışmış bu ismini hemen Türkçe fonetiğe uyarladılar ve genelde "Kostantiniyye" demeye başladılar.

Bu kullanım Selçuklular ve Beylikler devrinde böyleydi. Tabii olarak bir beylik olan Osmanlı da gündemdeki bu tabirle şehri anıyordu. İstanbul adının ise, Bizanslı halk arasında bugünkü sur içini kast ederek 'istin poli'  yani bir nevi 'şehre gidiyorum'  deyişiyle yaygınlaştığı tahmin ediliyor.

Fetih sonrası bu denli büyük bir imparatorluğun başkentinin düşürülmesiyle birlikte burası, devrin en güçlü İslam devleti olan Osmanlıların ve dolayısıyla İslam'ın olmuştu. Bu çerçevede İstinpoli-boli tabiri şehre yerleşen Müslüman halkı arasında İslambol şekline dönüştü.

Osmanlı bürokrasisinin ise hiçbir zaman Konstantiniyye adı kullanılmasın diye bir derdi olmadı. Tıpkı diğer fethedilen yer isimlerinde olduğu gibi...

Bir yerin alındıktan sonra adını değiştirme usulü, Fransız İhtilali sonrası ortaya çıkan milliyetçilik ve ırk bilinciyle, bölgeyi asimile etmek maksadıyla kendini gösterir. Bunun en iyi örneği de Kırım başta olmak üzere Rusya'nın ele geçirdiği topraklarda görülmektedir. Netice itibariyle Osmanlı devlet teşkilatının, eskiden kalma bu tabiri kullanmamak gibi bir derdi olmamıştı. Bunun en güzel örnekleri ise fermanlarda görülür!

Hemen her devirde yazılmış olan ferman ve beratların en altında, yazılış yeri olarak "Kostantiniyye" tabiri kullanılmıştır.

Belki de bu tabir özellikle, şehre egemen olunduğunu her an vurgulamak için, bilinçli şekilde kullanılmış olabilir.

Ferman, III. Selim devri.

Klasik devirden bir ferman.

Sultan III. Ahmed'in bir fermanı.

Sultan Abdülmecid devri, 1856 Islahat Fermanı.

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
YORUMLAR
01.07.2019

AKPutperestler'den ecdat torunu değil, olsa olsa ecdat trolü olur anasını satayım.

29.07.2020

Daha önce de dedim yine diyorum bunları al koy istedikleri bir Padişah dönemine 3-5 yıla kalmaz daha geri yılların hasretini çekerler. Sorun osmanlıda, padişahlarda değil sorun bunların kafa yapılarında. Şimdi fes takıp gezerler şapkayı redderler, sarıktan fese geçilen dönemde olsalar bu sefer fesi kabullenmezlerdi. Keşke gitseler ülkeden.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ