Aslında dikişli bir çantanın çocuğa verdiği mesaj 'biz eşyalara değil eşyalar bize aittir' dir. Ama bu karlı değildir. Kârlı olan Transformers'ı ya da Spiderman'i çocuğa sevdirmek ve herkeste kahramanlı çanta varken onda olmayınca mutsuz olacağına anneyi babayı inandırmaktır.
Anne baba buna dünden razıdır. Çünkü onlar da arabalarını değiştirdiklerinde, daha büyük ev aldıklarında ya da en basitinden yeni bir kıyafet aldıklarında mutlu olabiliyorlardır.
Tüm tüketimin mantığı da aslında ihtiyacınız olmayan şeylere ihtiyacınız olduğuna inandırmaktır.
Bunu alışkanlığa dönüştürmek için kapitalizm medya aracılığı ile dört bir yandan duygularınıza saldırır. Bağımlı olduğunuzda artık tüketmeden mutlu olamazsınız.
Sistem öyle mükemmel işler ki, önce sizi hem fiziksel hem ruhsal olarak hasta yapar sonra da tedaviyi satar.
Bunu sömürüyü de 2 şekilde yapar:
1-Fiziksel manada iyileştirici tedbirler. Ki bunlar ilaç sektöründen sağlık turizmine, spor endüstrisinden gıda sektörüne, zaten normalde olması gereken tüm ürününü, mecburi tüketimimizin doğru alternatifi olarak sunar. Organik gıda, diyet ürünler, terletmeyen forma v.s.
2-Spiritüel manada iyileştirici tedbirler. Bu uygulamalara göre siz değil toplum.hastadır. Ve bunun bilincinde olduğunuzdan 1-0 öndesinizdir. Hastalığın size bulaşmaması için iç dünyanızı zenginleştirici rahatlatıcı öğretiler ilaç olarak sunulur. Ama hedef hep aynıdır. Daha çok, daha çok. Başarılı bir hayat, bolluk bereket, hırssız huzurlu bir hayat. Hedefler hep bireyseldir. Dünyayı kökten değiştirmek için pasifize olmak önerilir.
Bu 2 sarmaldan kurtulduğunu düşünenler için de STK'lar icat edilmiştir. Bir nevi emniyet supabı gören bu kuruluşlar direnenlerin daha radikal birlikteliklerini önleme amaçlıdır. Zaten bakacak olursanız en büyük destekçisi sermaye sahipleridir. Adil bir düzenle herkesin kendi geleceğini şekillendirebilmesi yerine var olan sisteme pansuman yapmaktan öteye gidemeyen bu örgütlenmeler, yasal olarak üretici şirketin toplaması gereken plastik şişelerin kapaklarını sana toplattırarak engellilere tekerlekli sandalye kazandırdığına inandırır. Şirketler STK'lar aracılığıyla sosyal sorumluluk projesi adı altında halkla ilişkiler çalışması olarak eğitimi destekler gözükerek desteğinden çok bunun tanıtımına para harcar ama kendi çalışanının çocuğunu iyi eğitmesini sağlayabilecek paylaşımı hiçbir zaman düşünmez. Tüketime dayalı bir anlayışı terketmedikçe hepimiz sistemin gönüllü kölesi olmaya mecburuz. Esas mesele petrol şirketinin kutuplarda petrol aramasını durduracak STK'lara destek vermek değil petrol ihtiyacını ortadan kaldırmaktır. Bu sürdürülebilir kaynakları kullanmakla değil sürdürülemez tüketimi bitirmekle olur.
ülkemde suriyelilere 1800tl maaş verilirken bu fotoğrafı görmek
Şimdi geçelim kapitalizmi falan o çocuk ne anlar kapitalizmden onu bu halde okula gönderen anne babası utansın. Bir insan çocuğuna bakamıyorsa acizlikten başka bir şey değildir. İnsan günde 12 saat çalışır yine bu çocuğu mahçup etmez böyle. Hayır yani ne yapalım o zaman hepimiz isyan edip açlıktan ölelim. Bu yazıyı bile 2 asgari ücret değerinde telefonlarınızdan, bilgisayarlarınızdan okurken kapitalizm eleştirisi yapmak çok saçma olur.
Fazla duygusallaşılmış,mantıksız önermeler var.Mesela ekonomik durumu iyi bir insan neden dikişli çanta kullanmaz.Sırf kapitalizm istediğinden dolayı mı yoksa estetik algısını bozduğu ve her an yırtılabilme ihtimali olduğundan mı.Her ne kadar sevmeseniz de kapitalizm ihtiyaç ve istek odaklıdır.Yani sana istemediğin bi şeyi kimse zorla satmaz.Bırakın sistemi kötülemeyi de bir şeyler üretmeye çalışın çünkü bu sistemde üreten kazanır.