Peş peşe ortaya çıkan ateşlerin kimler tarafından hangi sebeple fitillendiğini ve neden bir türlü söndürülemediğini anlayamadığımız, bunları anlamaya çalışmayı da çoktan bıraktığımız, sadece masum doğanın kendisine, yıllardır dimdik durdukları yerden kaçamayan ağaçlara, yumurtalarını terk edemedikleri için ölüme razı gelen kuşlara, börtüye böceğe, toprak anaya, yitip giden geleceğimize, doğmamış çocuklarımızın / torunlarımızın dumanlı geleceklerine ağladığımız günlerin içinden geçmekteyiz maalesef.
Bugün dünyanın hangi ülkesinde yaşarsak yaşayalım; her şey en ideal şekliyle yapılsa, yüzde yüz doğru tarım politikaları uygulansa, aklıselim sulama yöntemleri esas alınsa, doğa hiç kirletilmese bile; en büyük ortak düşmanımız olan küresel ısınma her birimiz için büyük bir tehdit oluşturuyor. İklim krizi, dünyanın tarım haritasını hızla değiştiriyor.
Financial Times'ın son günlerde yaptığı çarpıcı araştırmaya göre, örneğin, Sicilya'da artık avokado yetişiyor; şaraplık üzüm iyice kuzeye, İngiltere ve Kanada'ya doğru kayıyor; Sibirya ise buğdayın yeni coğrafyası olarak kabul ediliyor! Düşünebiliyor musunuz, dünya hızla değişiyor artık; yaşam kabuk değiştiriyor ve tüm bunlar hızla olurken, aklıselim ülkeler krizi fırsata nasıl çevireceklerini, bu işin içinden en az hasarla nasıl sıyrılacaklarını düşünürken, biz denizlerimizi çöp bidonu gibi kullanmaya devam ediyoruz; fabrika atıklarının derelerimize akmasına göz yumuyoruz; tarım için sularını aşırı miktarda kullandığımız göllerimizi birer birer kurutuyoruz; yeşile düşman, hayvan sevgisinden uzak yaşamayı yaşamak, betona tutkun olmayı gelişmişlik sanıyoruz.
Kalemine sağlık Çiğdem