Kubilay Aktaş Yazio: Zaman Zihin Arzu

Kendini var zannetmen öyle büyük bir günahtır ki kıyas bile kabul etmez” der Hz. Muhammed (as).

Bizler sınırlı beden ve zihin yapısının oluşturduğu algı kafesi içinde hapis gibiyiz.

Bu yapı bizim için şimdilik rahmettir burası mülk alemidir. 

Ayeti kerime: “Gözler onu göremez o ise gözü de görür gözün gördüğünü de görür” der. 

Kuşatan kuşattığını bilir ve Hakikatin bilenemez olması onu doğasıdır. Yani bir gün bilinecek olan değil hiçbir zaman bilinemeyecek olması hep gaybda kalması. Güzel olan da zaten sonsuzluğa yelken açmaktır.  

Ve O’nu bilmek aslında bilememektir.  

Hz. Muhammed (as) “Biz seni hakkı ile bilemedik” der. 

Şayet duyusal sınırları aşan ve tüm zamanı gösteren bir göze sahip olursan dış dünya, yani nesnel gerçeklik zamansızlık düzleminde sürekli yağan bir foton yağmuru olarak görülür. 

O noktada zaman zamansızlığa mekan ise foton yağmuruna dönüşür. 

Kadim bilgelikte buna Nur veya vahdet okyanusunu denir. Gavs olmak vahdet deryasına gark olmaktır.  

Hz. Ali bu noktada “Allah’ım beni vahdet deryasının ortasında batır ki, vahdetten başka bir şeyle ne işiteyim ne göreyim ne de bileyim” der. 

Bu bir insanın ulaşabileceği zirve noktadır. 

Uzak doğuda bu zirveye Samadi Samadiye ulaşmak derler. 

İhlas menzilindeki ehadiyet okyanusunun dalgalanması ile Samedin aşkın bilgi deneyim ve tecrübesi her yönden kuşatıcıdır.  

Bu ne demektir dersen:

Doğmamış ve doğrulmamışlık sıfatına mahzar olmaktır, uyanmaktır diyebiliriz. Beden düzleminden değil bilincin hakikati tecrübe etmesi düzleminden. Yoksa hepimiz bir anneden ve babadan doğduk ve bizden doğanlar da var. Ancak bilinç düzlemi bedeni aşar. Onun için Hz. İsa (as) “Bedenden doğanlar beden, ruhtan doğanlar ise ruhtur ve ruhtan doğmadıkça Allah’ın melekutuna ulaşamayacaksınız” der. 

Bu bilince yükselen ve samadiye tanık olan bir bilinç için şimdi geçmiş ve gelecek arası tüm ayrımlar yok olur. 

Teslimiyet birbiri içinde erime kaybolma gayb olma durumudur. 

Bu eriyişte bilinç kaybolmaz. Sonsuzdan beri hiçbir şeyin gelmediği ve bir yere gitmediği kaybolmadığını, her şeyin her şeyle tek bir vücut olduğunu tecrübe etmek. Kıldan ince kılınçtan keskin bir sırat düzlemidir ve irade ile geçilir. Proton ve elektronun tam rezone olduğu an açık bir bilinç.

Bu noktada Hz Ali “Ben Allah’ın doğmamış ve doğrulmamış sıfatına mazharım” der. Mülk ve melekutun dengesi olur.

Mutlak Varlık kendinden hariçte, kendisinden ayrı kopuk bir şey yaratmadığı gibi, kendisi de başka bir şey tarafından yaratılmış değildir.

Tüm boyutlar zaman ve mekan tek bir noktada O’nda toplanır kutsal ruh. 

Bu düzlemde zaman dolayısı ile mekan yoktur. 

Zaman ve onu doğuran nedir dersen arzudur. Arzu güç hırs ve motivasyondur yani zihindir. 

Zihin bir arzu makinasıdır kasıdır ve arzularımız toplamdaki zihnimizdir ve bu zaman algısını doğurur. 

Arzu zaman ve zihin eş zamanlıdır. 

Zaman zihnin gölge oyunudur izafidir. Zihni aşabilirsen zamanı aşar zamansızlığı anlarsın. 

Hakikatinde şu an bile zamansızlık içindeyiz. Zaman-mekan algısı sınırlı zihnin eksik kavrayışıdır. Buna uyku, hipnoz, illüzyon denir ve gereklidir. 

Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu?” der Ayeti kerime.  

Zaman, zihnin bulunduğu seviyedeki sürecidir. Zihin yoksa onun süreci olan zamanda yoktur. Zaman ancak zihinde mevcut olabilir. Zamanda zihin gibi geçmişi şimdisi ve geleceği olan bir süreçtir. B’nin altındaki noktanın bilincinde zihin yani geçmiş ve gelecek olmadığı gibi zamanda yoktur. Zihin istemek ve istememek gibi tüm arzuların toplamıdır. Zihin geçmişe ve geleceğe ait bir arzu programıdır. 

Arzu şimdideki bilincini geçmişe ve geleceğe sıçratır odaklar. 

Arzu geleceği beslediği gibi tutunmak yani bırakmak istememekte bilincini geçmişe sıçratır odaklar. Her ikisi de arzudur. 

Gelecek ve geçmiş zihin odaklandığı durumlarıdır, zamanın parçaları değildir. 

Zihin şimdide olamaz, o ya geçmişte ya da gelecektedir. 

Ve şimdinin gerçekliğinde zaman bölünmemiştir ebedidir. Buna anı daimi derler. Anı daimi zamana bağlı bir an değil idrake ait bir farkındalıktır hakikate agah olmaktır. 

İsmail Emre bu sırrı şöyle faş eder. 

Vakit zaman derler anı daimidir 

Zevki külli derler aklı selimdir 

Hal lisanı derler sükutlar okur 

Bakıp ümmi derler onlar alimdir. 

 Anı daimi de, Aklın Salim olur sükun bulur ve bilirsin. 

Ve ilim nokta ile temsil edilen mutlak bilincin tecrübe edilmesi ve yaşanmasıdır.

Son olarak:

Ahadiyet cezbesinde tamamı ile farklı tür bir bilme durumu tezahür eder. 

Bilirsiniz. Bilim nesneleri bilir. Yani bilim hakikati dış yüzey semptomları üzerinden bilir. Zihin veya bilim kıyafete bakar ve zihni veriler ile yine aynı zihin düşünür, belleğindeki çağrışımlarla hükme varır ve bu insan, bu da insan değil der tanım koyar. Halbuki Hz. Mevlana’nın dediği gibi: “Nice insanlar gördüm üstünde elbise yok nice elbiseler gördüm içinde insan yok.”

Zamandan yani çeperden bakarsan ne görürsün, andan yani merkezden bakarsan ne anlarsın ki bu ikisi arasındaki denge ve tevil sanatı ile zamana, zihne ve arzularına bakarsan onların sadece bir rüya içinde rüya olduğunu anlarsın. Zamanınız zamansızlık, mekanınız mekansızlık, anı daiminiz geniş, mülk ve melekut dengeniz kamil olsun. 

Instagram

Facebook

YouTube

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı