Küresel kriz sadece ekonomiyi değil, birçok kişinin kariyerini de olumsuz yönde etkiledi. Daha düne kadar “Gözlerimi kaparım, görevimi yapar terfimi beklerim” mantığında olan çalışanlar, kariyer yollarındaki sıkışıklığın bayram trafiğine dönmesini beklemiyorlardı.
Aksi gibi görünse de şirketlerin orta ve üst seviyedeki yönetici ihtiyaçları aslında bitmiyor. Peki bu tek tük gelen pozisyonlara ulaşmanın sırrı ne?
Terfi bir oyun ve kuralları var. Eğer bilmiyorsanız, oyunu iyi oynasanız bile kırmızı kartla dışarıda kalabilirsiniz.
Müdürünüzle terfi etmenin koşullarını önceden konuşun. Kriterler konusunda belirsizliğe yer bırakmayın. Örneğin marka müdürü olmak için satışta çalışmak gerekiyorsa, ya da aynı seviyede 4 yıl kalmadan terfi edilmiyorsa bunu şimdiden bilmenizde ve planlamanızda yarar var.
Kişinin yetenekleri ve başarıları bir yana, birçok insanı hayal kırıklığına uğratan pozisyon azlığından kimse bahsetmiyor. Bu yüzden, terfi etmek istediğiniz pozisyonları gözünüze kestirip senaryoları aylar öncesinden planlamaya başlayın.
Birçok şirkette terfi kararları sadece müdürünüzün değil, aynı departmandaki diğer yöneticilerin de bir araya geldikleri kurul kararlarına dayanıyor. Bu yöneticileri belirleyin ve onlarla beraber ortak projelerde yer almaya çalışın. Amacınız sizden yana oyları artırmak ve herkesten çok oy alarak sıranın önüne geçmek.
Politika yapmanıza gerek yok. Beraber çalıştığınız kişilerin motivasyonlarını ve hedeflerini iyi anlayıp, ortaklık sağlamaya gidin ve sonuçlara beraber ulaşın. Bu yaklaşımı “yağcılık” ve “popülerlik” ile karıştırmayın.
Müdürünüzle yılın başında en önemli 3-4 iş hedefinizi belirleyin. Bunları olabildiğince gerçekçi, somut ve mümkünse sayısal tutun. Örneğin yıl sonunda pazar payını %5 artırmak gibi net hedeflerle çalışın. Amacınız, bu hedefleri olabildiğince büyük bir şekilde aşmak; hedef %5 iken %15 arttırmak gibi.
Başarılı olmak güzeldir, ancak bu başarıyı hedef kitlenizin bilmesi daha da güzeldir. O yüzden başarılarınızı, mütevazilik bahanesiyle kendinize saklamayın. Şirketteki karar verici kitle dahil olmak üzere kapsamlı olarak paylaşın. Fakat narsistçe bir mesaja gerek yok; takımı, size yardımcı olan kişileri de zikredin.
Üst yönetimin de başarı ve örneklere ihtiyaç duyduğunu sakın azımsamayın. Örneğin üst yönetim dijital pazarlamayı öncelik seçmişse, Facebook sayfanızla ulaştığınız yüz bin kişilik üye kitlesini önemli bir aşama olarak kutlayıp, üst yönetimin sizi örnek göstermesine öncü olun.
Uzman her şeyi bilen değil, diğerlerinden çok bilendir. İş dünyasının dijital ile bu kadar hızlı değiştiği bir ortamda, kriz sonrası kuralların tekrar yazıldığı, kimsenin uzman olmadığı yeni bir oyun alanı ortaya çıkıyor. Bir alan belirleyin ve ilgili tüm trendleri başkalarından önce öğrenip, bilginizi durmadan genişletin. Örneğin “kriz sonrası değer pazarlaması” hakkında kitaplar okuyun ve markanız için öneriler ile gelin.
Kimse düşük motivasyonlu, sürekli mutsuz gözüken birini terfi ettirmek istemez. Kişisel moral bozukluklarınızı şirkete taşımayın. İşle ilgili motivasyon düşürücü durumları sükunetle karşılayın; ani tepkilerden kaçının. Fazla hassas görünmeyin; liderliğe terfi edecek birinin sağlam duruşu önemlidir.
Kriz yüzünden maaşlarınızı alamıyor/ geç alıyor olabilirsiniz. Morali bozuk iş arkadaşlarınızı motive edin. İyi bir lider olabileceğinizi gösterin.
Bazen, kendi terfinizi yaratmanın en iyi yolu başka bir şirkete atlamaktır. Bunu da yapmanın en iyi yolu tabi ki işler yolunda giderken iş aramaktır. Halihazırda var olan bir işiniz olduğu için daha değerli olursunuz. Her zaman güncellenmiş bir öz geçmiş ile pazarda olun.
Kriz olsun ya da olmasın, terfi zamanı geldiğinde kişisel pazarlamasını ciddiye alıp bunu düzenli şekilde uygulayan çalışanlar diğerlerinin her zaman bir adım önünde olacak. Diğerleri ise sıra beklemeye devam edecekler.
Unutmayın, her ne kadar ekonomi yavaşlasa da terfi etmenin kuralları hiç değişmedi. Sadece çıtalar yükseldi.