Kriz Kapımızı Çalıyor! Avrupa’da Yaşanan Enerji Krizi Yakın Gelecekte Nasıl Şekillenecek?

Enerji krizinin en büyük sebeplerinden bir tanesi arz-talep dengesinin bozulmasıdır. Yakın zamanlarda hepimiz bunu faturalarımızda hissettik aslında. Pandemi döneminde evlerimizde geçirdiğimiz tüketim olarak da özellikle ulaşımda enerji talebi azalmıştı ve enerji fiyatları da bu durumdan etkilenip ucuzlamıştı. Son bir yıl içerisinde ise kullanımda beklenmedik bir seviyede artış oldu ve mevcut arz kaynaklarımız krizi karşılamaya yetmediği için bir anda enerji krizi ile karşı karşıya kaldık.

Elimizde olan yenilenebilir enerji kaynaklarına iki açıdan yaklaşmamız gerekir. Tedarik etmek ve depolamak yenilenebilir kaynaklar üzerinden verimli bir şekilde yapılamıyor çünkü yenilenebilir enerji kaynakları ile kömür, doğal gaz gibi yakıtlara kıyasla ihtiyaç olunan anda hammadde sağlanamıyor. Bu yüzden ihtiyaç anında sahip olduğumuz enerji fosil yakıtlardan ve barajlardan sağlanabiliyor.

Peki, geçiş nasıl sağlanabilir ve kriz nasıl bir nebze önlenebilir? İklim krizi gibi küresel bir konu olan enerji krizinin ortak bir akıl ile çözülmesi gerektiği aşikar. Dünya’ya baktığımız zaman da ise Amerika, Çin, Hindistan ve komşumuz olan Rusya gibi ülkelerin bu duruma yaklaşımlarının kriz nezdinde fırsat şeklinde olduğunu yorumlayabiliriz. Çin kömür rezervlerini enerji üretiminde yüksek oranlarda kullanırken, Rusya doğalgazını adeta Avrupa’ya karşı bir silah gibi kullanıyor.

Geldiğimiz noktada bizi nasıl bir kış bekliyor? Geleceğin bir görüntüsünü şimdiden düşürmek çok zor fakat krizin ilk nerelere dokunacağını tahmin etmek mümkün. Talebi kısmak için çeşitli önlemler alan, doğalgaz ihracatının üçte ikisini kaybetmiş olan Avrupa ülkeleri fiyat kontrolleri, enerji piyasalarının askıya alınması ve tüm endüstriyel sektörlerin kapatılmasıyla karşılaşabilir. Bu yüzden, ağustos ayının başlarında Avrupa Birliği , üye devletlerin gaz tüketimini yüzde 15 oranında azaltılması yönündeki oldukça büyük bir talebi onayladı.

Bu talep Portekiz ve İspanya hükümetleri tarafından keskin bir şüphe ile karşılandı. Avrupa’nın en çok doğalgaz tüketicisi olan Almanya, Avrupa’nın doğalgaz dağıtıcısı konumunda. Kendi tedarikini sağlayamadığı bir vakitte geri kalan ülkeler ile elindeki bir miktar enerjiyi paylaşır mı sorusu akıllara geliyor. Tüm devletler enerji depolarını doldurmaya başladı bile ve tüm kömür ve nükleer santrallerini tekrar işleve aldı. Bunun gibi çeşitli ülkelerin aldıkları örnekleri sizlerle paylaşıyoruz.

Almanya'nın önümüzdeki günlerde %15'in üzerinde gaz tasarrufuna gideceği öngörülüyor.

Aynı zamanda daha önce kapatılmış birçok enerji santralinin de çalışmaya tekrar başlayacağı biliniyor.

İspanya'da klima kullanımını sınırlandıran uygulama başladı.

Halka açık işyerlerinin klimaları 27 derecenin altına düşürülemeyecek. Kış ayları için geçerli olmak kaydıyla ısıtıcılar 19 derecenin üzerine çıkarılamayacak.

Fransa’da da İspanya’daki gibi benzer bir uygulama mevcut.

Klima kullanan işletmelere kliması olan odaların kapılarını kapatma zorunluluğu getirildi. Aksi takdirde işletmeye 750 euro ceza kesilebilir.

İngiltere’de özellikle spor merkezlerinde birtakım uygulamalar krizin etkilerini göz önüne seriyor.

Spor merkezleri, havuzların sıcaklıklarını düşürüp, aydınlatma konusunda tasarruf etmeye zorlanıyor.

Belçika’da halk enerji tasarrufu konusunda sürekli bilgilendiriliyor.

Günlük yaşamda ısınmadan aydınlatmaya çoğu alanda vatandaşlardan dikkat bekleniyor. Hükümet ısıtıcının bir derece dahi olsa düşürülmesinin yılda 240 euro kadar  tasarrufa sebep olabileceğini söylüyor.

Hollanda kömür santrallerinin faaliyet süresini uzatma isteğinde.

Gaz depolarını doldurmayı ve halkı tasarruf yapmaları konusunda uyarmayı planlıyor.

İsveç'te rüzgar enerjisi ile ulusal elektrik üretiminin düşmesi sebebiyle kwH'si 4,7 krondan işlem gören elektrik artık 7,68 kron.

Bu fiyat tüm zamanların rekoru anlamına geliyor.

Artık enerji krizi açısından daha parlak günler bizi beklemiyor.

Enerji krizi olsa elektrikler kesilir, tarzındaki mantaliteye sahip kişiler bir noktayı çok çabuk atlıyorlar ve çok doğallaştırmışlar. Bu nokta ise elektriklerin kesildiği zaman sahip olunan gelirlerin kaybolması ve bunun kişiye de devlete de çok yüksek maliyetleri olmasıdır. Bu yüzden uzun zamandır sahip olduğumuz hayatı doğal akışında yaşamaktansa elimizdekinin kıymetini öncelikle anlamamız gerekiyor. Elektrik olmazsa ne yapacağız diye bir durum hiçbir şekilde yok, olmamalı. Bu minvalde kendi ülkemiz için hareket edersek ve düşünürsek, şu aşikardır ki üretimimize odaklanmamız gerekiyor. Var olan yer altı kaynaklarının çıkarılarak işlenmesi, hidroelektrik, jeotermal, termik santrallerde enerji üretimi, yenilenebilir enerji kaynağı yatırımları gibi üretim konusunda alınabilecek çözümler mevcuttur. Tabikide tüketim konusunda da bizim de önlemler almamız gerektiği bariz. Sonrası için ise, enerji ve iklim krizinin global bir sorun olduğunu es geçmeden yapıcı çözümlerin ancak ve ancak devletlerin kolektif hareket ettiği bir planda çıkabileceğini bilip bu yönde istenç ve arzu ile hareket etmemiz gerekiyor.

Popüler İçerikler

Mike Tyson Kaybetti: Tarihi Mike Tyson - Jake Paul Maçında Neler Oldu?
Boks Tarihinin En Pahalı Maçı Öncesi Mike Tyson, Jake Paul'a Tokat Attı!
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
YORUMLAR
19.08.2022

Artan tüm cihazların elektrik ile çalışıyor olması ve artan dünya nüfus ile birlikte tüm cihazların daha ulaşılabilir olması enerji gerekliliğini arttırıyor. Bugün elektrikli araçlardan bahsediliyor ama onlara enerji sağlamak için yine santrallere ihtiyaç var. Bugün gelinen noktada yenilenebilir kaynaklar çok hoş gözükse de hala gelişme aşamasında. Bebek adımları ile ilerliyor. Ne yaparsak yapalım mevcut halimiz ile dünyaya yüküz.

19.08.2022

gün gelir değerini bilemedik suiistimal ettik deriz. canların feda olduğu zamanlarda kıymetli olan insan son bi' şarkısını söyler yine

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ