Savcılık yaptığı incelemeye göre kreş 2014 yılında açıldı, 2016 yılında yapılan denetimlerde, gösterilen adresten farklı bir yerde faaaliyet gösterdiği tespit edildi ve ruhsatı iptal edildi. Ancak bu iptale rağmen kreş faaliyetine devam etti. Savcıya göre kreş kaçak konuma düştüğü için çalışanlar da “kamu görevlisi” sıfatını kaybetti. TCK “işkence” suçunu ancak kamu görevlilerinin işleyebileceği “özgü” bir suç olarak kabul ettiği için de şüphelilerin suçu “işkence” (8-15 yıl ceza) vasfını kaybederek “eziyet” (3-8 yıl ceza) suçuna dönüştü. Savcılık, öğretmen ve yardımcı personelin çocukları darp ederken kullandığı terlik ve babet gibi eşyaları da “silah” saydı.
Raporu inceleyen ve kendi değerlendirmesini yapan savcılık, şüphelilerin “kasten yaralama”, “Silahla kasten yaralama” ve “çocuğa eziyet” suçlarını işlediği kanaatine vardı. Ayrıca şüphelilerin her eylem için ayrı ayrı cezalandırılmasını da istedi. Suçun sistematik bir şekilde işlendiğini belirterek bu durumun “darp” değil; “eziyet” suçu kapsamında girdiğini de belirterek kreşte işlenen suçlarının ağırlığını altını çizdi.
Teknolojinin bu tarafını çok seviyorum işte. Güvenlik kamerası görüntüleri olmasaydı hiç çeza almayabilirlerdi . Şimdi yalağa yan yattılar diyebiliriz .
Kanım dondu resmen. Umarım şu küçücük çocuklara yaptığınız eziyetin cezasını çekmeden ölmezsiniz. Çürümüş insan müsveddeleri
turkiyede sorun kadina siddet degil, genel olarak icimize yerlesmis olan siddet kulturu. gucu yeten gucu yettigine.