15.ve 16. yüzyıllarda Avrupa devletleri okyanuslara açıldı. Bu yeni rotaların en büyük motivasyonu altındı. Kristof Kolomb’un Amerika kıtasına ulaşması, altın rüyasının başlangıcı oldu. İspanyollar, Latin Amerika’daki İnka ve Aztek uygarlıklarının altınlarını Avrupa’ya taşıdı.
Bu süreç, Avrupa ekonomisini güçlendirdi ama aynı zamanda “altın hırsı”nın ne kadar yıkıcı olabileceğini de gösterdi. Yerli uygarlıklar, altın uğruna büyük bir sömürüye maruz kaldı. Avrupa’ya akan altın, küresel ticaretin dengelerini değiştirdi ve modern kapitalizmin temelini attı.
19. Yüzyılda Altın Standardı
Sanayi Devrimi’nin ardından dünya ekonomisinin güvenilir bir ölçüte ihtiyacı vardı. Altın bu noktada devreye girdi. Altın Standardı ile ülkeler, ellerinde bulunan altın rezervi kadar para basabiliyordu. Bu sistem, uluslararası ticarette güven sağladı.
Altın Standardı 20. yüzyıl ortalarına kadar sürdü. II. Dünya Savaşı sonrası Bretton Woods sistemi ile yerini dolar merkezli yeni bir düzene bıraktı. Ancak altın, hâlâ merkez bankalarının kasasında güvence olarak saklanmaya devam etti.
altın ve gümüş dünya kurulduğunda da vardı finalde gene olacak gerçi finalde hiç bir değeri olmayan bir metal olacak ama olsun