Filmlere konu olan aykırı yaşam tarzlarıyla geçmişten günümüze tehlikeli kimlikleriyle nam salmış kadın gangsterler çoğu insanın korkulu rüyası olmuş, çoğu zaman ise hayranlıklarını kazanmışlar. Sizin için derlediğimiz bu içeriğimize gelin birlikte göz atalım...
J. Edgar Hoover tarafından “son zamanların en gaddar, tehlikeli ve zeki kadını” olarak tanımlanan Arizona Donnie Barker, ölümcül otoyol soygunlarıyla tanınan bir çete reisiydi. Sık sık kocası George ve oğulları Herman, Lloyd, Arthur ve Fred ile birlikte çalışırdı.Barker-Karpis çetesinin kurucuları olarak, Barker ailesinin soygunları kısa sürede basının ve kamuoyunun dikkatini çekti.
Alabama'da yoksulluk içinde doğan Virginia Hill, sahip olduğu çete bağlantılarıyla kara para aklayıcı, eroin kaçakçısı ve muhbir olarak hayatını sürdürüyordu. Flamingo ve Gangster Molls Kraliçesi lakaplarına sahip Hill, Brooklyn'li gangster Bugsy Siegel'in kız arkadaşıydı. Güzelliğini ve tatlı dilini kullanarak yaptığı işlerde başarı kazanan Hill, Al Capone'nin muhasebecisi olarak ün ve şöhret kazandı.
Yöntemleri korkutucu olabilse de, Stephanie St. Clair Harlem'i tüm gücüyle koruyordu. Afrikan-Amerikan halkı için savaştı ve yozlaşmış polise karşı geldi. Takma adı Madame St. Clair ve Queenie olan St. Clair, mafya babası Dutch Schultz tarafından yönetilen çeteler gibi diğer çeteleri de Harlem'den uzak tutmak için Ellsworth 'Bumpy' Johnson ve çete lideri Lucky Luciano ile bir ittifak kurdu.
Griselda Blanco,1970 ve 1980'li yıllarda Kolombiya'dan ABD'ye uyuşturucu kaçakçılığı gelirlerinden ayda 80 milyon dolar kazanan ilk milyarder suçlu oldu. Medellin Kartelinin lideri olarak La Madrina, Kara Dul, Kokain Vaftiz Anası ve Narko-Trafik Kraliçesi lakaplarına sahipti. İlk üç kocasını öldürdü, kurbanlarının işkence görmesini izlemekten zevk alırdı ve hatta iki yaşındaki bir çocuğu öldürmekten suçlu bulundu.
Snakehead takma adı ile anılan Cheng Chiu Ping, New York'un Çin Mahallesi'nde Çin'den ABD'ye yaklaşık 3.000 yasadışı göçmen kaçakçılığından sorumlu bir yeraltı suç grubunun lideriydi. Kişi başına 40.000 dolar alan Sister Ping, Hong Kong'dan Guatemala'ya ve New York'a 100 gün süren tehlikeli yolculuklar düzenliyordu.
Maria Licciardi, kocası öldükten sonra ve erkek kardeşleri tutuklandıktan sonra Licciardi suç çetesini devraldı. 2001'de tutuklanana kadar Napoli'deki Camorra'nın en güçlü patronlarından biriydi. Çeşitli ünleri ve takma adları vardı, boyu nedeniyle çete arkadaşları ona Vaftiz Ana ve Küçük Kız diyordu, oysa bölgedeki kadınlar arasında Prenses olarak bilinirdi.
Moran, suç kariyerine Melbourne'de bir grup azılı suçlu olan Moran ailesinin bir üyesi olarak başladı. Ancak ilk kocasının ölümünden sonra aynı çetenin başına geçerek ününü kazandı.
Bir zamanlar Porbandar'daki yasadışı operasyonların kontrolünü tamamen elinde tutan Santokben Jadeja, aynı zamanda bir yeraltı operasyonu başlatan ilk kadındı. 1986 yılının Aralık ayında Kala Keshav, eski bir rekabet yüzünden Jadeja'nın kocasını vurarak öldürdü. Bu olay Jadeja'yı ön plana çıkardı. Ev kadını olmaktan suç dünyasına giren Jadeja, kocasının öldürülmesinden sorumlu olduğunu düşündüğü 14 kişinin cinayetinin sorumlusuydu.
“İtalya'nın en çok aranan suçlusu” olarak da bilinen Raffaella d' Alte Rio, bir mafya ailesine mensup olan Nicola Pianese ile evlendi. 2006'da kocasının öldürülmesine kadar suçlara veya suç faaliyetlerine karışmamıştı. O zamandan beri, gasp ve sahte para kaçakçılığı çeteleriyle başladı. Rakip çetesinin ateş ettiği kurşunlardan bile kurtuldu.
Tüm zamanların en büyük soyguncusu Lester M. Gillis ile evliydi ve aynı zamanda “Baby Face Nelson” olarak da bilinirdi. Lester, 14 yaşından itibaren başladığı suç ve soygun konusunda hatırı sayılır bir geçmişe sahipti. Suç çetesinde eşinin yanında bir danışman olarak bulunan Gillis, eşine olan sonsuz desteği ve bağlılığıyla bilinirdi.