Çünkü artık mesele sadece girişimcinin finansmana erişimi değil, girişimcinin içinde bulunduğu ekosistemin güçlendirilmesi, ağ kurma kapasitesinin artırılması ve yenilikçi fikirlerin sürdürülebilir bir zemine oturtulmasıdır.
KOSGEB’in 2025 stratejileri, geçmiş dönemlerden farklı olarak artık sadece finansal kaynak dağıtımına odaklanmıyor, bunun yerine girişimciliğin bütün unsurlarını kapsayan bir ekosistem anlayışı üzerine inşa ediliyor. Kurum, “destek” kavramını daha geniş bir çerçevede ele alarak, işletmelerin rekabet gücünü artıracak, sürdürülebilir üretimi teşvik edecek ve dijital dönüşümü hızlandıracak yeni programlara yönelmiş durumda. Bu yaklaşım, klasik anlamdaki proje bazlı hibelerin ötesine geçerek, yenilikçilik, işbirliği ve verimlilik odaklı bir kalkınma modelini ön plana çıkarıyor.
Özellikle yeşil ve dijital dönüşüm alanları 2025 planlamasında ayrı bir önem taşıyor. Kobigel ve Teknoyatırım destekleri yeniden tasarlanarak, işletmelerin karbon ayak izini azaltan, enerji verimliliği sağlayan ve dijital altyapılarını güçlendiren projelere öncelik veriliyor. Artık yalnızca “üretim” değil, “sürdürülebilir üretim” kavramı merkeze alınmış durumda. Bu da KOSGEB’in, çevresel duyarlılığı ve teknolojik gelişimi aynı çerçevede değerlendiren çift yönlü bir dönüşüm stratejisi benimsediğini gösteriyor.
Bir diğer dikkat çekici konu ise kurumun, işbirliği temelli destek modeline geçişidir. 2025 itibarıyla, sadece bireysel işletmeleri değil, kümeleri, teknoparkları, hızlandırıcı merkezleri ve bölgesel inovasyon ağlarını da destek kapsamına dahil etti. Bu, Türkiye’nin girişimcilik haritasında “bağlantı kurucu” bir yapının inşa edilmekte olduğunu gösteriyor. Böylece kurum, tekil başarı hikâyeleri yerine bütüncül bir üretim ve inovasyon zinciri yaratmayı hedeflediği mesajını vermiş oluyor.
Destek süreçlerinde veriye dayalı karar mekanizmalarının güçlendirilmesi de dönüşümün bir diğer parçası. 2025 itibarıyla başvuru değerlendirme, süreç izleme ve sonuç raporlama aşamalarını dijital ortama taşımış durumdalar. Yapay zekâ destekli analiz sistemleri sayesinde desteklerin etkinliği, bölgesel etkileri ve istihdam sonuçları artık daha ölçülebilir hale geliyor. Bu dijitalleşme, hem şeffaflığı artırıyor hem de kurumun stratejik karar alma kapasitesini güçlendiriyor.