Koronavirüsün Hiçbir Belirtisini Göstermeyen ‘Asemptomatik’ Vakaların Ne Kadar Önemli Olduğunu Anlatıyoruz!

Ocak ayının sonları ve Şubat ayının başlangıcı itibariyle Çin'de yayılmaya başlayan Koronavirüs vakaları, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 'asemptomatik' olarak oldukça az rastlanmıştı.

28 Ocak tarihinde Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü'nün direktörü olan Dr. Anthony Fauci bu konu hakkında şöyle bir açıklama yapıyor: “Herhangi bir tipte solunum yoluyla bulaşan virüslerin geçmişine baktığımızda, asemptomatik bulaşma hiçbir zaman salgınların itici gücü olmamıştır.“ 

Fakat bu çıkarımların hepsi Çin'de virüs yayılmaya başladığı zaman elde edilen verilere göre saptanmış olup, bundan birkaç ay sonra virüsün dünya genelinde 1 milyon insana bulaşığını ve 51 binini öldürdüğünü görünce durumun oldukça farklı ele alınması gerektiği sonucunu doğurdu.

Bu durum ise bilim insanlarının asemptomatik vakalar hakkında yeni bir araştırmaya yönelmesini sağladı.

İşte tam da bu yüzden büyük bir kesim olan bazı enfekte vakaların hiçbir belirti göstermeden virüsü yaydığını kanıtlamış oldu. 

Araştırmacılar bu salgın döneminde bu vakaların ne kadar sıklıkla var olduğunu hala bilemiyor olsalar da Pazartesi günü ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi asemptomik vakaların oranın %25 civarında olabileceğini açıkladı. 

Bizde sizler için bu 'sessiz vakalar' hakkında bilinenleri derledik:

1. Hepimiz bilmeliyiz ki 'asemptomatik' ve 'presemptomatik' farklı durumlardır.

'Presemptomatik' testi pozitif çıkmasına rağmen hastalık hakkında belirli bir süre hiçbir belirti göstermeyen vakalardır. Fakat 'asemptomatikler' hastalığın hiçbir aşamasında bir belirti göstermezler. Bu bağlamda bilim insanları için bu vaka tiplerinin sayısı oldukça önemlidir. Eğer tamamen bir asemptomatikseniz ve bir teste maruz kalmıyorsanız, hiçbir şekilde sağlık sistemin sizden haberi olma şansı yoktur. Ve bütün bunlara ek olarak virüsün yayılmasına neden oluyor olabilirsiniz.

Testinizin pozitif çıkmasından önce hiçbir belirti göstermeminiz sizi 'asemptomatik' yapmaz. Belirtiler daha sonra kendini gösteremeye başlıyor olabilir.

Ve eğer doktorunuza bunun bilgisini vermiyorsanız, presemptomik bir hasta olmanıza rağmen sizi 'asemptomatik' zannediyor olabilir. Kent State Üniversitesi'nde bir epidemiyolojist olarak çalışan Tara Smith ise bu konu hakkında şöyle diyor: 'Daha öncesinde her iki grubu da saptarken ayırmayıp 'asemptomatik' vaka teşhisi koyduk. İşte bundan dolayı bu işin içinden çıkmak oldukça zor. Ama bence bu pandemi, hala asemptomatik olmayanlarla semptom göstermeyenler arasında bize bir nüans olabileceğini gösterdi ve bu da önemli gibi görünüyor.'

Columbia Üniversitesi'nde bir bulaşıcı hastalık uzmanı olan Jeffrey Shaman'a göre ise...

'Kayıtlara geçirilmiş ve kayda alınmamış bu vakalar arasındaki en basit ve belki de en önemli ayrım hastaların sonradan belirti göstermeleridir. Kayda geçirilemeyen Kovid-19 vakalarının en büyük sıkıntısı ise insanların doktora gitmek yerine dışarıda gezmeye devam etmesi.'

2. Şu anda dünyada %18-%30 arasında asemptomatik vaka olduğu düşünülüyor.

Asemptomik vakaları ise tespit etmek oldukça güç çünkü sadece test yoluyla saptanabiliyorlar. Fakat her ne kadar mürettebatı ve yolcu sayısıyla 3700 insanın kabusunu haline gelen ve günlerce Japonya açıklarında kalmak zorunda olan 'Diamond Princess' gemisi, bu anlamda bilim insanları için oldukça önemli bir araştırma şansı olmuş oldu. 

İki hafta boyunca gemidekiler düzenli olarak test edildiler ve semptomları kaydedildi. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi araştırmacılarının buldukları sonuçlara göre ise testi pozitif çıkan insanların %46.5'u hiçbir şekilde hastalığa dair bir belirti göstermememişti. Bazıları hastalık döneminde belirtiler göstererek presemptomatik oldular fakat bu vakaların %18'i asemptomatik olarak kaldı. Bu durumda dikkat edilmesi gerek şeylerden biri de yolcuların büyük bir çoğunluğunun yaşlı nüfus olmasıydı. Genç insanlar Kovid-19 semptomlarının daha belirgin ve yoğun geçirirlerken, bazı yaşlılar hiçbir semptom dahi göstermeyebiliyorlar.

Georgia State Üniversitesi'nde Diamond Princess'de olan asemptomik vakalar üzerinde çalışan bir matematiksel epidemiyoloji uzmanı, Gerardo Chowell'e göre ise...

'Dünyadaki asemptomik vakaların toplamının %30-%40 olduğunu düşünüyorum ve önemli bir asemptomatik fraksiyonu olduğunu biliyoruz.' 

Bazı araştırmacılar bu oranın %29 olduğunu düşünüyorlar fakat bu sonuca Çin'de yaşayan iki düzine insan baz alınarak varıldı.  Bazı araştırmacılar ise 565 Japonya vatandaşını baz alarak bu oranın %30 olabileceğini söylüyorlar.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi direktörü olan Robert Redfield ise bu hafta oranın %25 olabileceğini açıkladı.

Bilim insanlarının, semptomları olmayan kişilerin hastalığı yaymak için oynayabilecekleri büyük rolün farkına varmalarının bir diğer nedeni ise, Çin dışındaki ilk vakaların nasıl rapor edildiğinden kaynaklanmakta.

11 Şubat tarihinde Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin açıklamalarına göre ise tespit edilen 72 bin vakanın %1.2'si asemptomatik.

Dünya Sağlık Örgütü-Çin'in koronavirüsle ilgili Şubat ayı ortasındaki ortak açıklaması ise “Asemptomatik enfeksiyonların oranı belirsizdir, ancak nispeten nadir görülmektedir ve iletimin ana itici gücü gibi görülmemektedir.” olmuştur. Ancak geçen hafta, Güney Çin Sabah Postası, gizli Çin hükumetinin verilerine göre, Çin'de 43.000'den fazla vaka olduğunu ve bu vakaların pozitif çıktığını ancak acil semptomları olmadığını bildirdi.

Semptomların varlığını veya yokluğunu bir kenara bırakacak olursak, düşük test oranları, Kovid-19 olan kişilerin büyük bir kısmını bilmediğimiz anlamına geliyor.

Columbia Üniversitesi'nde bulaşıcı hastalık uzmanı olan Shaman'a göre ise enfekte olmuş fakat henüz belirti göstermemiş vakaların oranı bazı yerlerde %86'ya kadar çıkabiliyor.

Test, test, test!

Daha net sayıları elde etmek, gelişmekte olan ülkelerde bulunmayan çok sayıda hastayı tedavi edebilecek ve teşhis edebilecek sağlam ve yaygın testler olmadan mümkün olmayacaktır.

En net sonucu ise herkes üzerinde yapılan kan antikoru testleri verecektir. Bu testler semptom olmasa bile virüsün olup olmadığını size gösterebilir.

Singapur bu testleri enfeksiyonları izlemek için kullanıyor ve Birleşik Krallık da bu testleri kullanmaya hazırlanıyor.

3. Araştırmalara göre, presemptomik vakalar hiçbir belirti göstermeden birkaç gün geçirebiliyorlar.

Yeni tip koronavirüsün kuluçka dönemi - enfekte olma ve semptom gösterme arasındaki süre - yaklaşık beş gün sürüyor. Bu, SARS'a neden olan koronavirüsünkine benzer bir durum. Sorun şu ki, insanlar bu yeni tip virüsün semptomları olmadan, istemeden de olsa virüsü yayıyor ve araştırmalar gösteriyor ki bu presemptomatik bulaşma SARS'da olduğundan daha hızlı bir oranda gerçekleşiyor.

Tabi bu durum da, hastalık başlangıcından önce önemli oranda ikincil bulaşmanın olabileceğini düşündürmekte...

Yapılan diğer araştırmalara ise semptomların ortaya çıkmasından önce birkaç gün boyunca presemptomik bulaşmanın olabileceği fikrini de desteklemekte. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi, Çarşamba günü Singapur'daki bu tür vakalar hakkındaki Ocak ayı sonundan Mart ortasına kadar olan verilerini yayınladı. Bu verilere göre ise kişi herhangi bir semptom göstermeden virüsü yayabiliyor ve bundan dolayı da kişinin kimden virüsü aldığı bilinemiyor.

4. Asemptomatik kişilerin muhtemelen virüsü yaydığı düşünülse de kesin olarak bilinmiyor.

Hiçbir belirtiye sahip olmayan insanlar, bir kişinin 'viral yükü' olarak da bilinen önemli miktarda virüsü taşıyabilirler. Örneğin, Çin'de bulunan araştırmacılara göre hiçbir belirtisi olmayan bir koronavirüs hastasında bulunan 'viral yük', kendisi dışında 17 kişide de çıktı. Bundan dolayı da asemptomatiklerin taşıyıcı ve bulaştırıcı olabileceği ihtimali var.

Fakat bu insanların virüsü başkalarına taşıdığı hala kesin olarak kanıtlanamadı.

Kent State Üniversitesi'nden Smith, 'Bu durumu kanıtlayabilmeniz için antikor testi yapmanız gerekir ama bu bahsedilen testi ancak bir enfeksiyon bittikten sonra yapabilirsiniz ve gerçek sonuca ancak bu şekilde ulaşırsınız. İşte bundan dolayı da henüz bu durum kanıtlanamadı.' dedi.

5. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda ise evde kalmanın aslında ne kadar hayati bir durum olduğu sonucuna varıyoruz.

Tabi bu durum, insanların farkında olmadan virüsü yayma olasılığı, herkesin - ev yapımı, tıbbi olmayan olanlar da dahil olmak üzere - herkesin hastalanmasını önlemek ve başkalarını enfekte etmekten kaçınmaya yardımcı olmak için halk içinde maske takması gerekip gerekmediğine dair ateşli bir tartışmaya neden oldu.

Yüzünüzü örtün ya da örtmeyin halk sağlığı ve toplum uzmanlarına göre; sosyal mesafeyi korumak, bulaşmayı önlemeye yardımcı olma konusunda oldukça önemlidir.

Büyük bir olasılıkla virüs kontrol altına alınana kadar, teşhis edilmeyen vakaların salgında hangi rolü oynadığını muhtemelen anlayamayacağız...

Ama siz yine de tedbiri elden bırakmayın! Ellerinizi bol bol yıkayın, ve  mecbur olmadıkça evden dışarıya çıkmayın.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
YORUMLAR
09.04.2020

İşte bu içeriği alındıkları karantinadan kaçmaya çalışan hatta yakınlarını da kaçırmaya çalışan, takılması gereken maskeyi siyonist oyunu olarak gören ve takmayan, tedbir-takdir olayına bir hayli uzak ve sırf Müslüman olduğu için Allah'ın kendisini koruyacağını düşünen zihniyetin kafasına vura vura okutacaksın. Saygılar.

10.04.2020

O zaman son cümlenizde ki atasözü'nü yaptığınız yorumla doğru orantılı olacak şekilde yazalım "Anlayana sivrisinek saz, anlamayana sazı soksan az." Sağlıklı kalın.

09.04.2020

Keşke test istasyonları açabilecek ve herkese test yapabilecek güçte olsaydık. Bizi fazlasıyla rahatlatırdı bu. Asemptomatik kişilerin bu salgında ki rolü de henüz kesinleşmiş değil bunu da buradan belirtelim tekrar! Yani yayma ihtimalleri muhtemel fakat kesin değil! Maske takmaya ve sosyal mesafe korumaya devam.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ