Körlük Karanlık Bir Görüntü Değilmiş! Görme Engelli Kişiler, Dünyayı Sandığımızdan Çok Daha Farklı Görüyormuş

Görme engeli olan kişilerin bu dünyayı nasıl algıladığı üzerine hiç düşünmüş müydünüz? Görme engelli bireyler ışıklar söndüğünde olduğu gibi karanlığı mı izler? Simsiyah bir boşluk mu gördükleri? Bu soruları cevaplanması pek de kolay değil aslında. Çünkü deneyimler kişiye özel ve hiç tecrübe edilmeyen bir şeyi aktarmak da oldukça zor. Gelin, görme engelli bireylerin dünyayı nasıl gördüklerine dair bildiklerimizi hep birlikte inceleyelim.

Görme olayı nasıl gerçekleşir?

Görme engelli bireyleri anlayabilmek için öncelikle gözdeki görme duyusunun nasıl çalıştığını anlamalıyız. Önce görme duyusunun varlığında neler gerçekleştiğini analiz edelim ki bu duyunun yokluğuna dair bir fikrimiz olsun. Görme olayı kısaca şu adımlarla gerçekleşir:

● Varlıklardan yansıyan ışığın göze ulaşması.

● Işığın kornea, pupila ve göz merceğinden geçmesi.

● Kornea ile göz merceğinin ışığı kırarak ışığın retina üstüne toplanmasını sağlaması.

● Retina üstünde yer alan ve ışığı algılayan reseptörlerin gelen ışığı elektrik sinyaline dönüştürmesi.

● Elektrik sinyalinin, optik sinirlerden geçip beyne ulaşması.

● Beynin bu sinyalleri işlemesi ve görüntünün oluşması.

Basitçe söylemek gerekirse görme, ışığın göze ulaşması ile gözün bu ışığı elektrik sinyallerine dönüştürerek beyne iletmesi ve beyinde bu sinyallerin yorumlanması ile gerçekleşir. Bu kadar adım gerektiren görme işleminin çok kısa bir sürede gerçekleşmesi oldukça hayret verici, değil mi?

Doğuştan körlük nasıl bir şey?

Yaşamlarında hiçbir zaman etraflarını görsel şekilde algılamamış bireyler, görme deneyimini hiç yaşamadıkları için bunun nasıl bir şey olduğunu hem bilemez hem göremezler. Doğuştan kör olan Samuel, ne gördüğüne dair verdiği röportajda körlerin siyahlık gördüğü düşüncesinin doğru olmadığını, kendi tecrübelerini karşılaştırabilecekleri herhangi bir şeyin var olmadığını anlatmış. 'Yalnızca hiçlik.' şeklinde ifade etmiş.

Körlük, "bir çeşit siyahlık" değil.

Şayet körlük hissinin 'her şeyi siyah olarak algılamak' olduğunu zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz. Görme engelli olmayan bir birey iki gözünü birden kapattığında, o esnada körlüğün nasıl bir şey olduğunu deneyimlediğini zannedebilir. Fakat gözler yumulduğunda, 'görme' fonksiyonu yitirilmez. Yalnızca gözlerin önüne, bir perde gibi göz kapakları gelir ve bu kapak dışarıdan gelecek ışığı kısmen bloke eder. Bu yüzden gözlerini kapatan biri dışarıdaki ışığa göre farklı renkler hissedebilir. Örneğin siyah, pembe ya da kırmızı tonlarını tecrübe edebilir. Fakat dikkat edin, bu kişi hâlâ görüyor!

Çünkü siyah da bir renk.

Körlerin siyah gördüğünü düşünmenin hatalı olduğunu şuradan da anlayabiliriz: Bir varlığın 'siyah' olduğunu algılamak için öncelikle onu görebilmemiz gerekir. Siyah, görünür ışığın dalga boyunda bulunan tüm renklerin soğurulması neticesinde görülen bir 'renk'. Işığın varlığını ya da yokluğunu algılayamayan yani kör olan bir birey, kırmızıyı anlayamayacağı gibi siyahı da anlamaz. Görme engelli bireylerin siyah gördüğünü söylemek yanlış çünkü aslında hiçbir şey görmezler.

Peki öyleyse, körlük nasıl bir deneyim?

Görme engellilerinin deneyimini daha iyi kavramak için şunu düşünün: İki gözünüzü aynı anda yummak yerine bir gözünüzü yumun ve diğer gözünüzle de herhangi bir şeye odaklanın. Kapattığınız gözünüzle ne görüyorsunuz? Hiçbir şey, değil mi? Bu ilginç bir deneyim zira bir gözünüz hâlâ çalıştığından dolayı beyniniz yumduğunuz diğer gözünüzden gelen ancak hiçbir işe yaramayan sinyalleri âdeta görmezden gelerek yalnızca gören gözünüze odaklanır. Bu durum, iki gözünüzü birden kapatıp da beyninizi 'siyahlık' görmek bile olsa nihayetinde bir şeyler görmeye mecbur etmek yerine bir gözünüz ile hakikaten 'hiçbir şey görememenizi' sağlar. İşte körlüğü tecrübe etmek de buna yakın bir şey diyebiliriz.

Deneyimler kişiye özel olduğu için tam olarak açıklamak oldukça zor.

Görme engelli bir bireyi anlamanızın bir başka yolu da elinizle ne gördüğünüzü düşünmek. Böyle bir şeyi hayal edemezsiniz, öyle değil mi? Çünkü dirsek, görme unsuru değil. Aslında tam anlamıyla anlamanın imkânsız olduğu bir şey üzerine konuşuyoruz. İşte vermeye çalıştığımız örneklerin hiçbiri aslında size hakiki bir körlük tecrübesi yaşatamaz. Fakat hiç olmazsa bu deneyimin siyah bir perdeyle dünyaya bakmak olmadığını bilmenizi ve daha isabetli düşünmenizi sağlayabilir.

Beyin kullanmadığı organı es geçer.

Görme engelli bireylerin görme duyusu hasarlı olduğu için beyin, göze ve göz sinirlerine harcayacağı enerjiyi diğer duyu organlarına kaydırabilir. Böylelikle beyin hem görme engelli bireylerin hayatta kalmasını sağlamaya çalışır hem çok değerli olan enerjisini boşa harcamamış olur. Dolayısıyla bu bireylerin koku, dokunma ve tat gibi duyuları çok daha duyarlı hâle gelebilir. Öyle ki görme engelli bireyler dünyayı algılarken diğer duyularını herkesten çok kullandıkları için bu duyuları normal bir insanla kıyaslandığında çok daha gelişmiş bile olabilir. Beyin de kas gibi olduğu için kullanılan bölgeler beyinde de gelişir. Dolayısıyla görme engelli bireyler belki görmeyi tecrübe edemez ama görebilen bireyler de onlar gibi işitip hissedemez desek yeri.

Ölüler Dünyasından Spoiler Getirdik: Cenazelerle Alakalı Bilinmeyen Tüm Detayları Tek Tek Anlatıyoruz
Deryaya Yakın, Dünyadan Uzak: Sadece 242 Kişinin Yaşadığı, Dünyanın En Uzak Köyüne Yolculuk Yapıyoruz
Tek Yastıkla Uyumaktan Ekmek Doğramaya Kadar Hayatımız Boyunca Yanlış Yaptığımız Şeylere Çok Şaşıracaksınız
Ölü Sanıp Morga Kaldırmışlar! Magazin Gündeminden Düşmeyen Demet Akalın'ın Duygulandıran Acı Dolu Hikâyesi

Popüler İçerikler

Yeni Rekor Kilidi Açıldı: Popstar Yarışmasıyla Akıllara Kazınan Bayhan Dünya Listesi'nde Zirveye Yerleşti!
Afra Saraçoğlu'nun "En İyi Kadın Oyuncu" Ödülünü Alırkenki Panik Tavrı Tartışma Yarattı!
2025'de Eurovision'a Türkiye Adına Kim Katılmalı?
YORUMLAR
25.07.2022

Bir de şu var ki, bir öğretmen olarak mesleğimi icra etmekte zorlanmak çok canımı sıkıyor. Bu ara, gene stresten egzama oldum. Ancak özellikle de, (belki de yapması en sevdiğim eylemlerden olduğu için) okumakta ve yazmakta zorlanıyor olmak bana çok koyuyor. Sırf bu yüzden Storytel'e üye oldum. İlginçtir; kitapları sesli dinlemek hem hoşuma gidiyor, hem de bir yandan eski günleri anımsattığı içindir mi bilinmez, ironik biçimde üzüyor. Amacım duygu sömürüsü yapmak değildi; aslında, bunları sizinle niye paylaştığımı da bilmiyorum. Mesleki deformasyon belki de; bilgi paylaşmadan ya da tavsiyede bulunmadan duramıyorum işte. Yalnızca böyle bir şey, kimsenin başına gelmesin isterim. Onun için, sağlığınızın ve gençliğinizin değerini bilin ve onlara gereken özeni ve önemi gösterin arkadaşlar. Çünkü bir insan için sağlık ve gençlik, genelde değeri yitirilince anlaşılan en önemli iki servettir.

24.07.2022

''Beyin kullanmadığı organı es geçer.'' Bu şekilde düşünmemiştim hiç. Beyin orada problem varmış gibi davranmıyor tabii. Doğuştan görme engelli ile sonradan olan arasında fark olur demek ki. Sanırım doğuştan görme engelli için daha kolay bir durum.

25.07.2022

Ben, genetik nedenlere bağlı glokom hastasıyım. Başıma gelmeden önce körlüğü, biraz da cahilane bir biçimde zifiri karanlıktaki gibi hiçbir şey görememe durumu sanardım. Ama pek de öyle değilmiş; daha çok, daralan bir çerçevede sisli, puslu, grenli ya da flu görmek gibiymiş. Ancak yine de ışığın biraz da olsa azaldığı ortamlarda bile, benim için her yer zifiri karanlık kesiliyor ve kafamı, omzumu ya da dizimi, kolumu oraya buraya çarpıp duruyorum. Çoğu zaman, canımın yanmasından değil de, yüreğimdeki yangından dolayı ağladığım oluyor. Neyse insanın gözü kör olsun da, gönlü kör olmasın diyelim.

TÜM YORUMLARI OKU (6)