1953 yılında kalıtım materyalimiz olan DNA’nın yapısını deşifre ettik, 1977 yılında Sanger dizileme ile anlamlandırdık, ve şimdi de farklı metodolojik yaklaşımlar ile DNA’mızın yapısına yeni anlamlar katabiliyoruz. İşin aslı, DNA’mız ile oynayabiliyoruz.
Çocuk sahibi olmak her insanın hayalidir. Doğamız belki de bunun üzerine kurulmuştur. Dışımızda ki birçok canlı türünün asıl amacı üreme yapmak ve soylarının devamını sağlamaktır. Hatta bazı türlerde biliyoruz ki üreme işlemi gerçekleştirdikten, hatta spermini sağladıktan sonra hayatlarına veda ediyorlar. Çocuklarımız için canlarımız feda.
Peki çocuğumuzda Allah korusun bir hastalık var ve biz bunu önceden biliyoruz. Önemlimi almaz mıyız, hem de kralını. Moleküler dünyamızdaki gelişmeler bizlere bu tip hastalıkların önceden tanılanmasını, ve belki de tedavilerinde uygulanacak olan yaklaşımlar hakkında bilgi veriyor.
Nasıl ameliyat olmak, ilaç kullanma veya herhangi bir durum için tedavi almak normal karşılanıyorsa bundan belki de 20-25 yıl sonra genetik olarak bir hastalığı daha anne karnında veya henüz tüpte döllendikten sonra tedavi etmekte o kadar normal sayılacak. Elimizde ki gelişmeler bizlere bunlar hakkında bilgiler sağlıyorlar. Ama burada kırmızı bir çizgi var; bu işlemlerde amaç olmayanı vermek değil, kusur yaratanı yaratmayan hale sokmak, tıpkı ilaç veya cerrahi tedavilerde olduğu gibi.
Bugünün ufak yaklaşımları, yarının gen tedavileri…
Bekliyoruz….
Konudan bağımsız bir yorum yapmak istiyorum. Editörlerinizi dil bilgisi bilen kişiler arasından seçseniz ya da yazıları dil bilgisi bilen bir iki kişiye okutsanız ondan sonra yayınlasanız. Bu yazıda bağlaç olmayan -ki ekleri sürekli ayrı yazılmış. Bir de burada yok ama bazı editörleriniz "hala daha" yazmayı çok seviyor. Gereksiz yorum yapıyor gibi görünebilirim diye daha önce yazmadım ama sizin böyle yapmamanız gerekir bence.