Şeytan çıkarma yalnızca filmlere özgü korkutucu bir şey gibi dursa da gerçek hayatta sıklıkla yaşanan bir durum. Özellikle Hristiyanlık inancında kendine geniş bir yer bulan şeytan çıkarma vakalarının en ünlülerini derledik.
Şeytan çıkarma yalnızca filmlere özgü korkutucu bir şey gibi dursa da gerçek hayatta sıklıkla yaşanan bir durum. Özellikle Hristiyanlık inancında kendine geniş bir yer bulan şeytan çıkarma vakalarının en ünlülerini derledik.
21 Eylül 1952'de Almanya'nın Leiblfing kentinde doğan Michel, haftada iki kez kiliseye giden dindar bir Katolikti. 16 yaşında, okul sırasında bayıldı ve karakter dışı davranmaya başladı. Baygınlığından sonraki bir yıl içinde yatağı ıslatmaya ve nöbet benzeri kasılmalar geçirmeye başladı. Bir nörolog onu muayene etti ve spazmlara, hafıza kaybına ve halüsinasyonlara neden olduğu bilinen temporal lob epilepsisi olduğu sonucuna vardı. Teşhisinin ardından Michel, 1973'te Würzburg Üniversitesi'ne katılmak için evden ayrıldı ve orada semptomları kötüleşti. Şeytanın yüzünü görebildiğini ve ruhuyla alay eden sesler duyduğunu iddia etmeye başladı. Bu yüzden yardım için Katolik Kilisesi'ne döndü.
Konuştuğu rahiplerin çoğu, gerçek hayattaki bir şeytan çıkarmanın bir piskoposun iznini gerektirdiğini açıklayarak onu bir doktora görünmeye çağırdı. Ama çok geçmeden durumu kötüleşti. Acilen yardıma ihtiyacı olduğu belliydi. Örümcek, kömür ve hatta ölü bir kuşun kafasını yemeye başladı. Günlerce kuduz köpek gibi havlar ve kendi idrarını içerdi. Sadece rahip Ernst Alt, onun gerçekten de şeytani bir etkinin etkisi altında olduğuna ikna oldu ve bir piskopostan şeytan çıkarma ayini yapmak için onay aldı . O ve rahip Arnold Renz, Michel ile 10 ay geçirdi ve Michel'in Adolf Hitler, Nero, Lucifer, Cain, Judas ve Fleischmann adında bir rahip tarafından ele geçirildiğini iddia ettiği 67 şeytan çıkarma ayinini yönetti.
Sonunda, Michel'in durumu o kadar kötüleşti ki, dua etmek için tekrar tekrar diz çökmekten dizlerindeki kemikleri kırdı. Kısa süre sonra yemek yemeyi tamamen bıraktı ve 1 Temmuz 1976'da 23 yaşında dehidrasyon ve yetersiz beslenmeden öldü. Mahkeme, Alt ve Renz'i ölümünden dolayı kusurlu buldu ve onları adam öldürmekten suçlu buldu ve altı ay ertelenmiş hapis cezası verdi.
Teyzesi Harriet tarafından Ouija tahtasının nasıl kullanıldığını öğrenen Roland Doe, Harriet teyzenin ölümü ile beraber bir takım sesler duymaya başladı. Tahtayla yaptığı ilk deneylerden kısa bir süre sonra Roland, yatak odasının duvarlarında tırmalama sesleri duyduğunu ve yatağının kendi kendine düzensiz hareket ettiğini bildirdi. Tıp uzmanları olayı çözemedi, bu yüzden Roland'ın ebeveynleri, şeytan çıkarma ayini yapması için Peder E. Albert Hughes'dan yardım istedi . Ayin sırasında, Roland yatağından bir yay kopardı ve Hughes'u omuzlarından kesmek için kullandı. Annesi günler sonra Roland'ın vücuduna kazınmış “LOUIS” kelimesini bulduğunda, bir akrabasının üniversiteye kayıtlı olduğu St. Louis'e gitmeleri gerektiğine ikna oldu. Sonuç olarak, Mart 1949'da şeytan çıkarma ayini gerçekleştiren ve yatağının kendi gözleriyle sallandığını gören Peder Walter H. Halloran ve Peder William Bowdern ile tanıştı.
Bir ay boyunca rahipler, onun patlamalarının sadece geceleri meydana geldiğini fark ettiler. Bir hayvan gibi hırladığını, dini ikonografiyi görünce öfkelendiğini ve eşyaların odanın içinde uçuşmasını sağladığını söylediler. Ve vücuduna kazınmış bir 'X' keşfettiklerinde, 10 iblis tarafından ele geçirildiğine inanmalarına neden oldu. Geceleri şeytan çıkarma ayinleri daha da kötüleşti. Roland 20 Mart'ta yatağını ıslatıp rahiplere şiddetle küfrettikten sonra ailesi onu hastaneye götürdü . Bir ay sonra, Roland sarsılarak uyandı ve şeytanın her zaman içinde olacağını haykırdı. Ama son bir şeytan çıkarma, Roland'In içindeki şeytanı sonsuza dek kovdu. Ritüel yedi dakika sürdü. Daha sonra katılan rahipler, Roland'ın “O gitti” dediğini gözlemlediler.
Arne Cheyenne Johnson, hiçbir akıl hastalığı veya suç geçmişi belirtisi olmayan tipik bir gençti. 16 Şubat 1981'de, Connecticut, Brookfield'da ev sahibi Alan Bono'yu bıçaklayarak öldürdü ve şeytanın ona bunu yaptırdığını iddia etti. Polis olay yerine geldi ve Bono'yu karnından ve göğsünden beş inçlik bir çakı ile bıçaklanmış olarak buldu ve Johnson'ı bir saat içinde tutukladı. Raporları, iki adamın Johnson'ın nişanlısı Debbie Glatzel için kavga ettiğini belirtti. Ancak, kötü şöhretli paranormal araştırmacılar Ed ve Lorraine Warren aksini iddia etti. Warrenlar, aylar önce Debbie'nin küçük kardeşi David'in gece korkuları daha rahatsız edici bir şeye dönüştüğünde Glatzel ailesi tarafından işe alınmıştı. David , gündüzleri “beyaz sakallı yaşlı bir adam” ve geceleri “büyük siyah gözlü, ince yüzlü, hayvani hatlı ve pürüzlü dişleri olan bir adam” gördüğünü anlatmıştı. Anne babasına tekme atmaya, ısırmaya, tükürmeye ve küfretmeye başlamıştı. Psikiyatristler ona öğrenme güçlüğü teşhisi koyarken, Warrenlar, Johnson'ın sık sık alay etmeye başladığı bir iblis tarafından ele geçirildiği sonucuna vardı. Daha sonra rahipler, David'in havaya uçmasına ve Johnson'ın Bono'yu öldüreceğini tahmin etmesine yol açtığı iddia edilen üç gerçek hayattan şeytan çıkarma ayini gerçekleştirdi. Johnson, şeytani sese onun yerine ona sahip olması ve çocuğu rahat bırakması için çığlık atmıştı. Savunma avukatına göre, iblis tam da bunu yaptı. Sonunda, Arne Cheyenne Johnson 20 yıllık cezasının beş yılını çekti ve sonra Debbie Glatzel ile evlendi.
George Lukins, İngiltere'nin Bristol yakınlarındaki Yatton köyünde yaşayan bir terziydi. Lukins'in komşuları, 1769'da onun şeytani bir şekilde ele geçirildiğini söyledi. Noel zamanı vantirlokluk yapan yapan Lukins, Noel gecesi birinin kendine tokat attığını hissettiğini söyledi. Bir tanık, Lukins'in olay sırasında aşırı derecede sarhoş olduğunu ve eve gidemeyecek durumda olduğunu söyledi. Ancak Lukins uyandığında konuşamadı, nöbetler geçirmeye başladı ve bir köpek gibi havladı.
Cemaati nihayet onu 3 Mayıs 1775'te bir kliniğe kabul etti ve 20 haftalık muayeneler sonucunda durumunun kötüleştiği görüldü. Bir doktor tarafından hipokondriyak olarak tanımlandı. Büyülendiğine ikna olan Lukins, büyü uygulayıcıları aradı ve kanını içmek için yaşlı bir kadına saldırdı.
Korkunç nöbetleri bittikten sonra tuhaf bir şekilde ortadan kayboldu ve 1787'ye kadar geri dönmedi. Bu sefer Lukins, şeytanın kendisine sahip olduğunu iddia etti. Temple Kilisesi üyesi Sarah Barber, Lukins'i tanıyordu ve onu ziyaret ettikten sonra davranışının neredeyse insan olmadığını iddia etti. Sadece çığlık atmakla kalmadı, şarkılar söyledi ve Magdalalı Meryem'in İncil'deki varlığını yansıtan yedi şeytan tarafından ele geçirildiğini ve onları kovmak için yedi din adamına ihtiyacı olduğunu söyledi.
Rahip Joseph Easterbrook, Lukins'i bizzat ziyaret etti ve bir şeytan çıkarma ayinini gerekli buldu. Ancak, Easterbrook'un Anglikan Kilisesi'ne yaptığı dilekçe reddedildi. Ama Easterbrook gizlice ilerledi. Diğer altı Metodist rahip ve altı Wesleyan bakanı ona yardım ederek, 13 Haziran 1787 Cuma günü şeytan çıkarma ayinine başladılar.
Modern bilim adamlarının çoğu, George Lukins'e sahip olmanın teşhis edilmemiş veya kötü muamele görmüş bir epilepsi semptomu olduğuna inanıyor.
Juanita Gomez, kızına bir şeytan çıkarma ayini yapması gerektiğini iddia etti. Bunu yaparken de bir haç kullanarak kızını yüzü tanınmaz hale gelene kadar bıçakladı ve sonra boğazını kesti.
27 Ağustos 2016'da Cenevre'nin erkek arkadaşı Francisco Merlos, annesinin Oklahoma City'deki evine geldi. Orada, Cenevre, kolları haç şeklinde açılmış, yerde dövülmüş ve kanlar içinde yatıyordu. Göğsünün üstünde büyük bir tahta haç vardı. Daha sonra polise Juanita'nın odada durup şeytan hakkında başıboş dolaştığını söyledi. Mahkemede, şeytan tarafından ele geçirildiği için Cenevre'yi öldürdüğünü ve bir şeytan çıkarma ayini gerçekleştirmesi gerektiğini iddia etti. Ayrıca kızının dilleri karıştırdığını ve kendisine ait olmayan şeytani bir sesle konuştuğunu söyledi. O delilik nedeniyle suçsuz olduğunu iddia etti. Psikolojik bir değerlendirme, Juanita Gomez'in 'yetersiz görünmek için hafıza problemlerini fena halde taklit ettiği' sonucuna vardı ve yargıç delilik savunmasını reddetti. Bu arada, Cenevre'nin cesedini analiz eden adli tabip, kafa ve yüzde bir dizi korkunç yarayı ortaya çıkardı ve ölüm nedenini künt kuvvet travması olarak belirledi.
Jüri, 51 yaşındaki anneyi mahkum etti ve şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.
Güney Afrika, Umzinto'daki Marianhill misyon okulunda bebekken yetim kalan Clara Germana Cele, davranışları şiddete dönüştüğünde 16 yaşındaydı. Davası, Güney Afrika'da belgelenen ilk şeytan çıkarmalardan biridir.
20 Ağustos 1906'da yetimhane okulundaki rahibeler, Cele'nin kıyafetlerini yırttığını ve hırladığını iddia ederek Peder Erasmus Horner ile konuşmak istedi. Rahiplere şeytanla bir anlaşma yaptığını itiraf ettiğini iddia ederken, rahibeler üzerine kutsal su döktüklerinde derisinin yanacağını iddia etti. Dini ikonografinin onu sarstığı söylerken birdenbire bir yetişkinin gücüne sahip oldu ve iddiaya göre hiç öğrenmediği çeşitli yabancı dilleri konuşabiliyordu. Peder Horner ve Peder Mansueti üstlerine onun havaya yükseldiğini bildirdiklerinde, şeytan çıkarma ayini yapmak için izin aldılar. 1930'larda yayınlanan şeytan çıkarma hesaplarına göre, ayin iki tam gün sürdü.
Erasmus ve Mansueti ayinlerine 11 Eylül 1906'da şafakta başladılar ve gece geç saatlere kadar devam ettiler. Ertesi sabah dini ayinlerini tekrar yaptılar, bu noktada iblis kızın vücudunu terk etti ve onu son bir kez havaya kaldırmaya zorladı. Hesaplara göre, 170 kişi Clara Germana Cele'nin ele geçirilmesine ve gerçek hayattaki şeytan çıkarma ayinine tanık olmak için oradaydı.
Cele altı yıl sonra 22 yaşında kalp yetmezliğinden öldü.
Kasım 2006'da Amy Stamatis, Searcy, Arkansas'taki ikinci kat penceresinden atladı. Belden aşağısı felç olan ve hastanede iyileşen kadın, Pentekostal misyoner Cindy Lawson tarafından ziyaret edildi. Daha önce 10 şeytan çıkarma ayini gerçekleştirdiğini iddia eden Lawson, iblislerin Stamatis'e sahip olduğunu bildiğini söyledi.
Stamatis'in sorunu, Little Rock'taki Baptist Sağlık Tıp Merkezi'ndeki bir vardiyadan sonra başladı. 49 yaşındaki hemşire bir rapor yazmayı yeni bitirmişti ve açıklanamaz bir şekilde işini nasıl yapacağını unuttu. Psikiyatristler Stamatis'e antidepresan verdi.
Stamatis zamanla kötüleşti, kıyafetlerini rastgele çıkardı, arkadaşlarına bağırdı ve bir keresinde atlamak için yedi katlı bir park rampasına tırmandı. Polis onu sakinleştirmeyi başarsa da, sonunda Kasım ayında kendi evinden tekrar denedi ve başarılı oldu. Felç olmuş ve hâlâ peşini bırakmayan sesler ile Lawson'a güvendi. Stamatis, pencereden atlamadan önce yedi ay boyunca kendini öldürme önerileri fısıldayan sesler duymaktan acı çekmişti ve döndüğü hiçbir yerde yardım bulamamıştı. Sonunda Lawson'ın şeytan çıkarma ayini yapmasına izin vermeyi kabul etti.
Stamatis gerçek hayattaki şeytan çıkarma ayini hatırlamasa da, katılan aile üyeleri, bittiğinde ani bir değişiklik olduğu konusunda hemfikirdi.
2010 yılında Bamu, Noel için iki kız kardeşi ve bir erkek kardeşi ile 27 yaşındaki kız kardeşi Magalie ve erkek arkadaşı Eric Bikubi'yi ziyaret etmek için Paris'ten Londra'ya gitti. Birden kendini onların fanatik dini inançlarının hedefi olarak buldu. Magalie ve Eric, büyücülüğün kötülüklerine kafayı takmışlardı ve sadece bu gencin ele geçirildiğini kabul etmekle kalmıyor, onu büyü yapmakla da suçluyorlardı.
Ruhları dışarı atmaya kararlı olan Magalie ve Eric, Kristy'yi üç gün boyunca yiyecek ve sudan mahrum ettiler. Onu bıçakladılar, metal çubuklar ve bir çekiçle dövdüler ve sonunda onu doğu Londra'daki dairelerinin küvetinde boğdular. Yetkililer cesedini bulduğunda, dişlerinin kırıldığını fark ettiler.
Cinayetle suçlanan Bikubi ve Magalie, duruşmada gencin tutulduğu küvete kaymadan ve boğulmadan önce 'ölmek için yalvardığını' iddia etti. Bikubi'nin savunma avukatı zihinsel engelli olduğunu iddia ederken, Magalie'nin avukatı Bikubi'nin çocuğa işkence yapmasına yardım etmesi için onu zorladığını savundu. Birlikte, Kristy'nin küçük kardeşlerini de 'ritüel temizliğe' yardım etmeye zorladılar.
1982'de Romanya'da doğan Maricica Irina Cornici, şeytan çıkarma ayini öncesinde de çok acı çekti. Babası intihar ederek öldükten sonra, alkol bağımlılığıyla yaşayan annesi onu Vaslui ilçesinin kırsalındaki Barlad Çocuk Yuvasına terk etti. Orada, yöneticileri tarafından rutin olarak taciz edildi. Bir yetişkin olduktan sonra da şeytan tarafından ele geçirildi. 2001 yılında yetimhaneden ayrılıp birkaç yıl hizmetçi olarak çalışan Cornici, bir arkadaşıyla Almanya'ya taşınacaktı. 2005 yılında Tanacu kasabasındaki Holy Trinity Manastırı'ndaki arkadaşını ziyaret ederek Almanya'ya göç etmeye ikna etse de kendini tepedeki ıssız manastıra taşınırken buldu. Aylar içinde yerel doktorlar ona şizofreni teşhisi koydu. Ama rahibeler ve rahipler şeytanı suçladılar.
Orada Peder Daniel Petre Corogeanu ve dört rahibe Cornici'yi eğreti bir çarmıha gerdi. Şeytanı vücudundan kovmaya çalışırken ağzını tıkandılar, dua ettiler ve dudaklarına kutsal su döktüler. Bunların yanı sıra ağzına bir havlu sıkıştırdılar ve bileklerini yağladılar.
Ancak üç gün sonra o kadar güçsüzdü ki ambulans çağırmaya karar verdiler. İlk adli tıp raporu, Cornici'nin hastaneye giderken susuzluktan öldüğünü söyledi. Corogeanu görevinden alındı ve 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı . Rahibelerden üçü beş yıl, dördüncüsü sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı.
islami şartlara uygun şeytan çıkarılır bağlama yağlama büyüsü yapılır...bel fıtığı 0535724......