Korku Filmleri Seyretmeyi Neden Severiz?

Genç bir kızken Stephan King kitapları okurdum. Her kitaptan sonra görülen kabuslara rağmen bir sonrakine geçmek için sabırsızlandığımı hatırlıyorum. Fakat hatırladığım sadece bu değil. 

Bir süre sonra korku filmlerine ve kitaplarına ara verdiğimde, üniversiteyi bitirip çalışma hayatına karışmıştım. Şu plazalı, beyaz yakalı, kurumsal dediklerinden. İçerisi Amazon ormanları, her köşesinden zehirli örümceklerin çıktığı, yılanların yalanlara karıştığı. Korku içerdeydi, dışarıdan almaya gerek yoktu onun yerine sakinleştirici almak daha mantıklıydı.

Yıllar sonra, 30’lar bitmeye yakın boşandım. Bir anda yeniden hortladı korku filmi izleme aşkı. En iyilerinden sırayla başladım.

Kuzuların Sessizliği, Sapık, Altıncı His, Diğerleri, 80’lerden Carrie, Chucky, Freddy’in Kabusu. Bunlar en bilindikleriydi tabi, geçmişi yad ediyordum. O zamanlarda korktuklarım şimdi sonunu bildiğim bir mücadeleye tanıklık etmemi sağlıyordu.

Gençlik yıllarımın en cafcaflı zamanlarında neden korku türüne hayran olduğumu ve şimdi canım çeker gibi yeniden neden aradığımı anlamaya başladım. O zamanlarda da annem babam boşanıyorlardı ve benim için hayat mücadelesi filmlere ve kitaplara sıkışmalıydı. Kahramanın, yaratıklara ya da ruhlara karşı verdiği gizemli çaba, beni kendi çaresizliğimden alıkoyuyordu. Filmde yaşanılan akıl dışı olayların büyüklüğü bir süre kendi hayatınızdaki dertlerin aslında o kadar da önemsenmemesi gerektiğini düşündürebiliyor. “Yani annen baban boşanmış tamam, zombi tarafından kovalanmıyorsun ya” dedirtebiliyordu.

Aynı zamanda korku hissinin vücuda dopamin, endorfin, seratonin ve elbette ki adrenalin gibi hormonlar salgılıyor olması fiziksel de bir ihtiyaç haline geliyor. Korku yerine lunaparkta bir hız treni ya da yamaç paraşütüne de yönelebilir insan. Benim yöntemim biraz daha az maliyetli olan sanırım. Savaş ya da kaç tepkisi vermeye çalışmak, hayatımızın içerisinde yaşayacağımız başka olaylara karşı kendimizi hazır hale getirme yöntemi de olabilir. En kötüsüne maruz kalan zihnimiz diğer olayları çok daha soğukkanlılıkla karşılayıp çözüme ulaştırabilir umudu belki.

Geçmişle günümüzde yaşadığım hissin tek farkı, gençken paranormal hikayeleri seyretmeyi severken şimdilerde daha fazla şiddet ve kan izlemenin peşindeyim. Bunun için de Dr. Steven Schlozman der ki, korku filmleri içimizdeki karanlık yönlerimize ayna tutuyormuş. Adaletsizlik ve cinsiyetçilik gibi konularda düşünmeye teşvik ediyormuş. Muhtemelen boşanmayla birlikte, benim de içimde biriken öfke bu şekilde filmlerle soğumaya çalışıyor. Bir süredir, bir çoğumuzun içinde olduğu bir his bu aynı zamanda. İster istemez yaşadığımız coğrafya çok hareketli ve hararetli olunca etkileniyoruz. Etkilenmeyenin alnından öpelim.

En enteresanı ise salgıladığımız adrenalin ile kısa süreli de olsa kalori yakıyor ve bağışıklık sistemini harekete geçiriyor olması. Diyetteyken her gün bir parça korku filmi önerirse doktorlar, şaşırmayız artık.

Bu kadar korkudan bahsetmişken, son zamanlarda izlediğim From isimli diziyi de önermiş olayım. Kim bilir belki sizin de içinden çıkamadığınız dertlerinizi birkaç saatliğine küçültebilmek için korku öğelerine ihtiyacınız vardır. Arada kalori de yakarsınız 😊Tabi bu benim gibi zoru sevenlere tavsiyedir, psikolojisi kaldırmayacak olanları komedi türünde bırakalım, sonra uykular kaçmasın.

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı
İstanbul Boğazı'nın En Pahalı Yalısında Fiyat Güncellemesi: Değeri Tam 120 Milyon Euro
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti