Kontrolsüz Yangınlar, Müsilaj Gibi Örnekler Varken İklim Krizine Karşı Anlaşmaya Artık Taraf Olmamız Gerek!

Yapılması gereken açık: 1.5 derece sınırını geçmemek için küresel emisyonları 2030 yılında 2010 yılına göre yüzde 45 azaltmak ve 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşmak gerekiyor.

Son yaşanan yangın felaketlerinden sonra iklim krizi hakkında şüphesi olan kaldı mı?

Aslında çok daha önce keşfetmemiz gereken bir krizdi bu, yıllardır uzmanların uyardığı ve dikkat çekmeye çalıştığı problemleri içeriyordu. 

Şöyle anlatalım, şimdilik bildiğimiz tek yuvamız olan dünyamız fosil yakıtların tüketimi yüzünden sürekli ısınıyor. Hepimiz bu yakıtları kullanmıyoruz ama çoğunlukla petrol ve kömür kullanılıyor, birçoğumuzun bu krizde payı var.

İklim krizinin çok büyük etkileri henüz karşımıza gelmedi bile.

Kuraklık, deniz seviyesinde yükselme ve ekstrem doğa olayları yavaş yavaş karşımıza çıkıyor. Son zamanlarda Türkiye'nin güney bölgelerinde yaşanan yangınlar da bu ekstrem olaylardan biri. Bilim insanlarının uyarısı ise değişmedi: İlim değişikliğini 1.5 derecede tutmak zorundayız.

1.5 dereceden ne kastedildiğini anlatalım.

İnsanlar yani atalarımız, dünyanın sanayi öncesi döneme göre yaklaşık 1,0ºC ısınmasına sebep oldu. Seragazı emisyonları mevcut şekilde devam ederse, küresel ısınma 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5ºC sınırını geçecek. 

Bu sınırın önemi büyük. Çünkü küresel ısınmayı bu seviyede tutabilirsek ekolojik sistemlerin dengesini korumak için alanımız olacak.

Peki ya tutamazsak? Bundan dünyada en çok etkilenecek ülkelerden biri biziz.

Ormanları yanması kolay, söndürmesi zor karaktere sahip Akdeniz ülkelerinden biriyiz. Isınma 1.5 derecede kalsa bile yaz aylarında yaşanacak yangınların sayısı hiç de azımsanamayacak düzeyde artacak, arttı da.

Küresel ısınmanın etkisiyle ufak sıcaklık artışları bile yangınların söndürülemez biçimde yayılması için yeterli oluyor artık.

Bu yaşananlar sadece başlangıç.

İklim krizini anlatan meşhur bir söz var, belki duymuşsunuzdur: 'Bu yaz yaşayacağınız yazların en serini.'

Eğer dünya 2 derece ısınırsa Akdeniz ülkelerinde sıcak kaynaklı yangınların %62 oranında artacağını, ısınma 3 derece olursa buranın %97 olacağını biliyor musunuz?

Türkiye'nin buradaki payını anlamak için 1990'da 2018'e dek sera gazı emisyonlarının grafiğine bakmak yeterli.

Çözüm nedir?

Yaşanan krizini durdurmak ve küresel sıcaklık artışını 1.5 derecede sabitlemek için önlemleri içeren Paris Anlaşması 2016'da yürürlüğe girdi. 191 ülke anlaşmaya taraf oldu ancak sadece 6 ülke anlaşmayı onaylamadı.

AB, 2030'a dek emisyonları yarı yarıya azaltmayı ve karbon nötr olma hedefi koydu.

Çevre duyarlılığı konusunda eleştirilen Çin, 2060 için karbon nötr olma hedefi belirledi, Güney Afrika'nın da dahil olduğu birkaç ülke sıfır emisyon planı ilan etti.

Türkiye'nin 2030'a dek emisyonlarının iki katına çıkacağı düşünülüyor. 2050 için ise herhangi bir karbon hedefi yok.

Türkiye'nin anlaşmaya taraf olmamasının altında diplomatik ve haklı sebepler olduğu söylenebilir.

Ancak gezegenimiz için işler öyle yürümüyor, bundan en büyük zararı gören de biziz. Gerek iklimlerin dengesizleşmesi gerek orman yangınları gibi yaşanan beklenmedik felaketler kapımızda.

Denizlerimizde yaşanan müsilajın sebebi ne zannediyoruz? Hem iklim değişikliği hem de doğa dostu olmayan sanayileşme, şehir atıklarının yönetilememesi, hepsi iklime dair sorumluluğumuzla ilgili.

Anlaşmaya bir an önce taraf olmak gerekiyor ancak anlaşmadan bağımsız olarak 1.5 derece sınırı ciddiye alınmalı.

Yapılması gereken ise açık: Bu sınırı geçmemek için küresel emisyonları 2030 yılında 2010 yılına göre yüzde 45 azaltmak ve 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşmak gerekiyor.

Kaynaklar: 1, 2, 3, 4

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Afgan Mülteciler, Neden Komşu Ülkelere Sığınmıyor da Binlerce Kilometre Ötedeki Türkiye'ye Geliyor?
Aşı Karşıtlarıyla Tek Tek Konuşarak Tezlerine Bilimsel Yanıtlar Veren Türk Bilim İnsanına Kulak Verin
Kilo Verdirdiği İddiasıyla Pazarlanan Termal Eşofmanlar Hiçbir Faydası Olmayan Bir Dolandırıcılık mı?
Sağdan Soldan Duyduğu Bilgilerle Uzmanlara Caka Satan "Kulak Mollalarının" Tedavülden Acilen Kalkması Lazım

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti