Geceye dair son hatırladığım şey Bülent Ortaçgil konserinde olduğum ve yarınlar yokmuşçasına içtiğimdi. Uzandığım L koltuktan kalkıp evi aramaya başladım. Heyecanlıydım, karşıma kimin çıkacağını bilmiyordum. Konserde “Belki benim yara bandı olarak adlandırdığım tam 5 Türk Lirası değerindeki kağıt param hani olur ya, aynı marketten sigara, Nescafe Xpress, 2.5'luk Fanta almışızdır veyahut da bambaşka bir şekilde döne dolaşa senin cebine girmiştir. Olamaz mı, pek ala da olabilir.” diye içimden geçirirken güzel bir kızla göz göze gelmişimdir ve sonrasında olaylar gelişmiştir diye düşünüyordum. Olamaz mıydı, pek ala da olabilirdi. Sonra camdan yansıyan görüntüme baktım, zor bir ihtimal gibi geldi. Gerçekler insanın karşısına çıkmaması gereken böyle zamanlarda çıkar dostlarım. Sonra içimden “Neyse belki kız sapyoseksüeldir, sanki kendi Brad Pitt.” dedim ve gevrek gevrek gülümsedim. Mutfak salonla birleşikti, Amerikan mutfak dediklerinden. Tezgahın üstündeki filtre kahve makinesinin düğmesine dokundum. Hemen çalıştı. Belli ki geceden hazırlanmıştı, sabah kahvesini içmeden kendine gelemeyen birinin evindeydim. Moralim bozuldu. Belli ki kız beyaz yakalıydı ve beni yakalayıp geçen yaz gittiği yurt dışı tatilini anlatma ihtimali beynime şimşek gibi çakmıştı. Hemen bu evden çıkmalıyım diye düşündüm.
Uydurma sex hikayesi yazsan daha gerçekçi olurdu.
şu piçin elinden klavyeyi alın
düşüyo mu böyle?