Kömüre Dönüş Başlarken Çevreyle Dost Bir Madencilik Mümkün mü?

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle birlikte dünya merakla enerji konusuna odaklandı. Savaşın temel sebeplerine Ukrayna’nın NATO’ya dahil olma girişimleri yansıtılırken Avrupa ülkelerinden ve Amerika’dan Ukrayna’ya bu süreçte silah, mühimmat ve maddi destekler yapıldı. Elindeki enerji kozunu değerlendiren ve bu konuda seferberlik ilan eden Putin, kimine göre Avrupa’yı enerjisiz bıraktı. Enerji tedariğinin çok büyük bir kısmını Rusya’dan sağlayan Avrupa ülkeleri ise çözüm önerileri ve önlemler ile krizi atlatmanın peşinde. Gelişmekte olan ülkelere emisyon gazını azaltmaları yönünde baskı yapan AB ülkeleri ve diğer gelişmiş ülkeler, yaşadıkları enerji krizi sonrasında çözümü, fosil yakıtlara ve kömüre dönmekte buldu.

Avrupa’da enerji krizinin Türkiye’deki yansımaları da yoğun şekilde geçti.

Çeşitli yerlerde yapılan eylemlerde işçiler - aktivistlerin karşı karşıya geldiği dahi oldu. Teknolojinin geliştiği ve yeni filtreleme sistemler ile işlemeye başlayan santrallerde elektrik üretimi daha makul bir hale geldi. Çin ve Hindistan enerji üretiminin önemli bir kısmını kömürden karşılarken, Avrupa ülkeleri hali hazırda enerji üretimlerinin %30’undan fazlasını kömürden üretmektedir. Peki biz neden üretimden vazgeçelim? İstihdama, yerel ve ulusal ekonomiye ciddi anlamda katkı sağladığını göz ardı etmemek gerek.

Türkiye’de şu an 52 tane termik santral bulunmakta.

Enerji arzının %15’i yerli kömür ile %10 da ithal kömürden üretilen elektrik ile sağlanmakta. Türkiye, geliştirilmekte olan kömürlü termik santral sayısında ise Çin’den sonra dünyada ikinci sırada yer alıyor. Çanakkale, Kahramanmaraş, Muğla, Karabük, Kütahya, Manisa, Zonguldak, Sivas ve Şırnak olmak üzere Türkiye'nin birçok tarafında kömürlü termik santral bulunuyor.

''Kömür ülkesi'' olarak adlandırılan Türkiye'de birçok bölgede olduğu gibi Muğla'nın Milas ilçesi de maden potansiyeli bakımından zengin olan ilçelerin başında geliyor.

Bölgede aktif olarak enerji üretimi yapan iki tane kömür santrali ve ayrıca bir tane linyit maden işletmesi bulunuyor. Ülkenin ve bölgenin enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan bu santrallerin nominal üretim kapasitesi ise yıllık 7 milyar kWh'nin üzerinde.

Bölgede kamulaştırma problemleri başta olmak üzere santrallerin faaliyetleriyle ilgili çeşitli eylemlerin yapılması zaman zaman basına da yansıyan konular arasında.

Avrupa ülkeleri enerji üretimlerinin %30’undan fazlasını kömürden üretirken ayrıca son iki yılda G20 ülkelerinin 658 milyar dolarlık enerji yatırımlarının yaklaşık 300 milyar dolarını fosil yakıtlara yaparken Türkiye'nin sahip olduğu enerjinin kullanılmasına yönelik anlamsız tepkiler, çeşitli gruplara fon desteği yapılıyor olmasını akla getiriyor. Kömürün yerine ülkenin ve bölgenin enerji ihtiyacını karşılayacak başka bir alternatif ise bulunmuyor. Tüm dünyada iklim değişikliğine yol açtığı gerekçesiyle fosil yakıtlardan vazgeçilmesi gerektiğine dair yaygın bir anlayış bulunsa da yakın ve orta vadede, mevcut kömür santrallerinin alternatifinin bulunmadığı bir gerçek.

Peki çevre ile uyumlu santral işletmek mümkün değil mi?

Milas'ın Yeniköy ve Kemerköy bölgelerinde faaliyet gösteren santral bunun mümkün olduğunu gösteriyor. Yeni çıkarılan maden yasasına göre bir fonda toplanan paralar maden sahalarının tekrar doğal haline geri döndürülmesi ve düzenlenmesi için kullanılacak. Bu kanuna göre rehabilitasyon çalışmaları şirketlerin inisiyatifinden çıkarılmış olacak. Yeniköy ve Kemerköy santralleri ise uzun zamandır bu rehabilitasyon uygulamasını kendi inisiyatifiyle gerçekleştiriyor. Bölgede faaliyet yapan şirketin son 3 yılda 1 milyon 120 bin fidanı toprakla buluşturması, 22.100’ü zeytin ağacı olmak üzere, toplamda yaklaşık 420 bin ağaca sahip çıkması ve toplanan zeytinlerden 8 ton kaliteli zeytinyağı çıkarılarak bölgede ek istihdam yaratması çevreyle dost madencilik örneği olarak dikkat çekiyor.

Milas'ın Kemerköy ve Yeniköy bölgelerinde kömürden elektrik üreten şirket ayrıca önümüzdeki yıl devreye alınacak güneş santrali için yatırım planlaması yaptığı da biliniyor.

Maden sahalarının bulunduğu alanda 40 MW'lık iki ayrı güneş santrali kurmak için lisans alan şirket, bölgedeki kömür tükendiğinde yenilenebilir enerji santralleriyle Türkiye'nin elektrik ihtiyacını karşılamaya devam edecek.

Yenilenebilir enerji maliyetleri de enerji fiyatlarının arttığı bu dönemde çok daha hızlı bir şekilde karşılanabilir bir hale geldi.

Yenilenebilir enerjinin depolanabilirliği konusunda belli pürüzler olsa da Türkiye enerjisinin çoğunluğunu yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde karşılayabilecek bir konuma sahip. Yeter ki önümüzde duran gerçeklikten kopmadan sahip olduğumuz enerji kaynaklarından faydalanma yolunda güçlü ve kararlı adımlar atalım.

Popüler İçerikler

Temsilcimiz Ege Karabenli İlk 10'da: Mr. World 2024 Erkek Güzellik Yarışması'nın Birincisi Belli Oldu!
Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
MasterChef Beyza Şiddete Uğradığını İtiraf Etti: "Yüzüm Yanınca Bu Yüzden Üzülmedim!"
YORUMLAR
27.09.2022

"Kömürün yerine ülkenin ve bölgenin enerji ihtiyacını karşılayacak başka bir alternatif ise bulunmuyor." Bu ifade yalan. Kömürün başta rüzgar olmak üzere alternatifi var.

27.09.2022

iyi propaganda yapılmış. kömürlü santralin zararı tartışılmaz. yakın zamanda da bu büyüklükte tesislerin kapanması mümkün değil ha mümkün olduğunca minimuma indirilmeli. kapanmayı geç kapasite artırımı için çalışıyorlar.

27.09.2022

https://www.enerjiatlasi.com/ulkelere-gore-ruzgar-enerjisi.html Bu sayfa incelendiğinde Rüzgar enerjisindeki potansiyelimizi ne kadar az kullandığımız görülebilir. Başta rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarımız ihtiyacımızı karşılayacak kadar çok olduğu anlaşılabilir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ