Adı pek duyulmamış olsa da hikayesi gerçekten etkileyici...Babası ile beraber özgürlüğüne kavuşunca ilk işi orduda gönüllü asker olmak olan Diocletianus, özellikle Pers Savaşları esnasında öne çıktı ve sayısız başarı kazandı.Başarıları ile gitgide daha da yükselen Diocletianus, 284 yılında Augustus unvanını aldı. İlk olarak Roma'nın yönetim biçimini değiştiren Diocletianus, monarşiyi ikili yönetime çevirdi ve tahtını silah arkadaşı Maksimianus ile paylaşmaya karar verdi. Bu nedenle ona Caesar unvanını verdi.Durum böyle olsa da Maksimianus oldukça sorumsuz ve acımasızdı. Bu nedenle Diocletianus ikili sistemi dörtlü sistem olarak değiştirdi ve Doğu ile Batı için iki varis atandı. Maksimianus, Konstansius'u, Diocletianus ise Galerius'u seçti.Açıkçası bu yaptığı en iyi reform olmuştu çünkü Roma İmparatorluğu tam 20 sene boyunca bu önlemler sayesinde şiddetsiz ve huzurlu bir yaşam sürdü. Herkes Diocletianus'un bunları halkı için yaptığını düşünse de aslında o oluşabilecek darbe girişimlerini en aza indiriyordu.Asker sayısını 390.000'den 580.000'e çıkaran Diocletianus, orduya ve askerlere yaptığı bu reformlarla inanılmaz müsriflik yaptı yani imparatorluğun ekonomisi gitgide dibe doğru battı.Bunun yanı sıra dört hükümdar da Roma'ya gitmez oldu ve Roma'nın yönetimi kendi kaderine bırakıldı. Senato hükmünü yitirdi. Hatta Diocletianus senato üyelerine sürgüne gönderip, tıpkı Caligula gibi altın bir taç taktı.Şatafat her şeyin önüne geçti. Altın saraylar yapıldı. Diocletianus, yalnızca altından oluşan ayakkabı ve kıyafetler giydi. Diocletianus, yaptığı reformlarla yalnızca görünüşte reformlar gerçekleştirdi.Bu düzene başkaldıranların başına askerleri dikti ve bununla da yetinmeyip yeni bir reform yaparak işleri babadan oğula şeklinde düzenledi. Yani bir kişinin babası ne yapıyorsa kendisi de aynı işi yapmalıydı.Son reformunda tüm Hristiyanların öldürülmesini emreden Diosletianus, binlerce köyü harap ettirdi. Yine de Hristiyanlığı bitiremedi ve bu inanç ayakta kaldı.Fahişelik, hırsızlık, yozlaşmış muhafızlar, sefalet had safhadaydı. Halkını böyle görünce sarayına geri dönüp istifa mektubunu hazırladı ve kendi isteğiyle tahttan çekildi. Diocletianus, Hırvatistan'daki sarayına gidip yaşamının geri kalanında lahana tarlası ile ilgilendi.