Modern jinekolojinin babası olarak anılan J. Marion Sims'in ürkünç ve garip hikayesine hazır mısınız?J. Marion Sims 1835'te tıp okulundan mezun olduğunda şimdiki ünvanı ile hiç ilgisi olmayan bu sözleri sarf eder. Bunun yanında mesleğine ilgi duymayan ve zengin olmak isteyen bir adam olan Sims'e göre tıp pratiği ile zengin olmak mümkün değildir.Kadın hastalıklarını 'iğrenç' bulmak sadece Sims'e özgün bir durum değildir o tarihlerde. İngiltere'de Viktorya döneminde genel olarak rastlanan bir durumdur bu. Hatta öyle ki doğum doktorları bile ilk doğumlarını yaptırmadan önce hiç kadın görmezler yalnızca 'manken'ler üzerinde pratik yaparlar.18 yaşındaki Anarcha isimli köleleştirilmiş bir kadın acılar çekmektedir. Kadın, 3 gün süren uzun ve zorlu bir doğum yapmış ve bundan ötürü rahmi yerinden oynamıştır. Bebek konusunda bir kayıt olmamakla birlikte Sims, Anarcha'yı kurtarır. Ancak bundan sonraki 4 yıl boyunca anestezi almadan 30'dan fazla operasyon geçirecek olan kadın belki de kurtarıldığına pişman olacaktır...Attan düşen kadının rahmi yerinden oynamıştır. Sims, kaşık kullanarak vajinaya müdahale eder ve hastayı kurtarır. Bugün adına 'Sims Speculumu' da denen alet vajina tedavileri ya da ameliyatları sırasında rahmin açık tutularak duvarlarının incelenmesi ve gerekirse örnek alınabilmesi açısından oldukça önemlidir.Böylelikle 1845'te evinin arkasına bir hastane inşa eden Sims, 180 yıl sonra heykellerinin kaldırılmasına neden olacak çalışmalarına başlıyordu. Bu hastanede 5 yıl boyunca deneyler yapan doktorun köleliştirilmiş en az 12 kadınla çalıştığı bilinmekle birlikte kendi kayıtlarında 3 isim dikkati çekmektedir: Anarcha, Betsy ve Lucy. Bu kadınların hepsinin de doğum sonrası rahimleri yerinden oynamıştır.İşte bu inançtan da yola çıkan doktor, Anarcha, Betsy ve Lucy'nin de aralarında bulunduğu siyah kadınlar üzerinde operasyonlar yapmaya başlar. Bu operasyonların anestezi kullanılmadan yapıldığı ise kendi söylemleri ile ortadadır. Lucy hakkında yazdıkları ise tüyler ürperticidir: 'Anestezi kullanmadan 1 saatlik bir ameliyat geçirdikten sonra bile dizlerinin üzerinde kahramanca duruyordu. Lucy'nin acısı aşırıydı, öleceğini zannettim. İyileşmesi ise aylar sürdü.'Yazdıklarından anladığımız kadarıyla Sims, kendisine tedaviye gelen beyaz kadınlara da anestezi uygulamamıştır. Anestezinin öldürücü etkisi olduğunu düşünen doktor, iyileşme sürecinde ise hastaya afyon verilmesini uygun bulmaktadır. Ancak ameliyathanesinde yaptığı operasyonlardan haberdar olan ve onu izleyen gerek iş arkadaşları gerekse ailesi bu durumu onaylamaz ve Sims yalnız kalır.Ünü çoktan ülkesini aşan Sims, artık üst ve orta sınıftaki beyaz kadınlarla çalışmaya başlamıştır. Bunun yanında geçmişini unutmak istercesine ders gravürlerinde beyaz kadınları resmederek adeta geçmişindeki kanlı defteri kapatmak istemektedir. Kendisini şöyle ifade eder: 'Ben sadece Tanrı'nın yarattıklarının içinden en güzelini rahatlamak istedim.' O tarihlerde kanser, bulaşıcı sanıldığından kanserli insanlardan korkuluyordu. Bu durumun ortadan kalkmasında Sims'in çok fazla etkisi olduğu gerçektir. Sonrasında New York Kanser Hastanesi'nin kurulmasında etkili olan Sims, 76 ve 77 senelerinde Amerikan Tıp Derneği başkanlığı yapar ve 1883'te hayata gözlerini yumar.Yapılan protestolar neticesinde de 2018'de Central Park'taki heykeli kaldırılır. Sims'in çalışmalarının tıp otoriteleri tarafından takdir edildiği ortadadır. Bugün vezikovajinal fistül tedavi edilebiliyorsa başarılı safra kesesi ameliyatları yapılabiliyorsa doktorun etkisinin oldukça fazla olduğu açıktır. Bunun yanında bellidir ki günümüz kadınları sağlıklarını birçok köleleştirilmiş kadına borçludur. Ve en az Sims kadar anıtlaştırılmayı hak etmektedirler diye düşünüyoruz, sizce?
ilkler hic bi zaman iyi olmaz zaten hep bi bedeli olmusdur etik olmaz olamaz etikaynan bitim tip inkisaf edemez aci aama gercek biz sadece onlarin yerinde olmadigimizdan kendimizi sansli sayarik o kadar
iyi yanları kötü yanlarından fazlaymış gibi geldi bana