Güç tanımı zihinsel yapıda hükmetmek iken, evrensel yapıda hakimiyettir.
Bütüne katkı zihinsel yapıda kölelik/işçilik iken -ki buradaki bütün tekildir, evrensel yapıda hizmettir ve çoğuldur.
Bütün evrensel yapıda tamamı kapsar, zihinsel yapıda tamamı temsil eden tekil varlığı işaret eder.
Hizmet kendini yok saymadan karşılığı tekil kişiden beklemeden, varoluşunu bütün için yani kendi büyük bedenin için kullanmaktır.
Kölelik ise kendinden büyük saydığın her yapı ve kişi için, varoluşunun tüm gücünü devretmektir.
Burada göz hizasını, dengeyi kaçırdığımız yeri görebiliriz. Bütünün algısında hiyerarşik bir yapı yoktur. Dengesiz programlanmış zihnin algısı hiyerarşiktir. Aşağıdakiler ve yukarıdakiler vardır.
Ama ikisinin de aynı olduğu bilgisi yok sayılmıştır.
Algıdaki ve manadaki ince nüanslar insanın özgürlüğüne giden yoldaki taşları kaldırabilir.
Gücümüzü devrettiğimiz/devredebileceğimiz her olgu biraz izlerseniz hem içeride hem de dışarıda aktif olarak çalışmaktadır.
İçeride yetersiz olduğumuzu söyleyen inancın sesi, karşılaştırma yapan ve kendi değerini buradan belirleyen zihnin sesi kendi sınıfını ve ait olduğu yeri belirler ve bu aidiyet karşılığında kendi yaşam gücünün bir kısmını ya da tamamını buraya devreder.
Görev tanımlarımız, fanatik olduğumuz futbol takımı veya şöhretli bir kişi, eğitim durumumuz, maddi durumumuz, yaşadığımız coğrafya/bölge, inançlarımız, cinsiyetimiz vb tüm konulara olan “değişmez” yargımız, biatımız bizim içerideki köleliğimize örnek konular olabilirler.
Bedensel olarak da bu inançların dışarıdakilere bağlı ipleri ile yönetilmemiz işten bile değildir.
Devlet sistemleri, şirket sistemleri, aşiret, sülale, eğitim sistemleri dışarıdaki hiyerarşik düzene örnek olabilirler.
Adı ne olur ise olsun, dengesini şaşırmış her yapı, bütüne değil bireysel kişiye hizmet eder hale gelir. İkisinin de adı hizmet olduğundan burada bir yanlışlık olduğu, dengesizlik olduğu fikri sonuçların deneyimlenmesinden -belki sonra gelir.
Bütünlük yok ise hizmet de yoktur.
Günümüz dünyası kölelik sistemini izleyerek geriye sardığımızda, bu sistemin nerede bozulduğunu araştırmaya başladığımızda aslında ilk müdahale gören tohuma kadar gidiyoruz.
Antik tarih araştırmacıları ve yazarları, anunnaki türünün, homosapiensi, dünyadaki altın madenini çıkarmak için kullandığını hatta daha dayanıklı olmaları için dna ları ile oynadığını söyler.
Yani aslında, hayvandan insana yani bilinçli düşünmenin ilk adımlarına yeni geçmiş bir türün kendi varlığına idraki; “hizmetinin/köleliğinin varoluşunun amacı olduğu inancında oldukları” nokta diyebiliriz.
Bu inanç ve deneyim, insan doğasının en temel yazılımlarından biri gibi duruyor. Ancak öncesi de var. Müdahalesiz, yaşamın akışından koparılmamış, bütünden kendini ayrı görmemiş zamanları da var türümüzün.