1820 yılında, ortalama insan ömrü yalnızca 35 seneydi. Nüfusun %94'ü korkunç derecede yoksuldu ve okur-yazarlık oranı %20'nin altındaydı.
Günümüzde ortalama insan ömrü 70 yıl, aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfus %10, ve dünyanın neredeyde %80'i okur-yazar. Bu gelişmelerin tümünü teknolojideki ilerlemeye bağlamak mümkün. Ve bir çok yeni teknoloji de, bildiğimiz dünyayı değiştirmeye devam ediyor. Bu muazzam gelişmelerden 11 tanesini sizler için listeledik. 👊👊
Günümüzde zaten kendi kendini kullanabilen arabalar mevcut ve bir çok yönden, insanlı araçlardan çok daha güvenli. Önümüzdeki 3 - 5 yıl içerisinde kuşkusuz çok daha güvenli hale getirilecekler ve ardından da, giderek yaygınlaşacaklar.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, dünyada her yıl 1,25 milyon insan trafik kazalarında hayatını kaybediyor. Ve bu rakamın yarısını, arabaların çarptığı yayalar, bisikletliler ve motosiklet sürücüleri oluşturuyor. Yine WHO'ya göre, 15 - 29 yaş arası nüfusa hayatını kaybettiren etkenlerde trafik kazaları bir numara.
Çoğu şehirde kullanılabilir açık alanların %20 - 30'unu park halindeki araçlar işgal ediyor; ve ilginç bir şekilde çoğu araç da zamanın %95'inde park halinde. Kendi kendini kullanan araçların ise, (muhtemelen bir mobil uygulama yardımı ile) çok daha kısa süre park halinde olması hedefleniyor. Bu araçlar aynı zamanda, kazaları ve trafik sıkışıklığını da önleyebilmek adına birbirleriyle iletişim halinde olacaklar.
Enerji tüketimini azaltmak suretiyle küresel ısınmayı durdurma girişimleri maalesef pek işe yaramadı. Neyse ki bilim insanları, mühendisler ve ayrıca girişimciler, madem ki tüketimi azaltamıyorsak eğer, temiz enerjinin üretimi konusunda çalışmalar yürütüyor.
Teknolojik ve endüstriyel gelişmeler sayesinde, güneş pillerinin imalat maliyeti 1977'den bu yana %99,5 oranında azaldı. Güneş pilleri çok yakın zamanda en düşük maliyetli enerji kaynağı haline gelecek. Aynı şekilde rüzgar enerjisinin maliyeti de giderek düşmeye devam ediyor.
Tesla'nın başı çektiği elektrikli arabaları da unutmayalım.
Tamamıyla hayal ürünü olan bambaşka bir dünyaya atılan adım; ve burada deneyimlenen bambaşka bir 3 boyutlu gerçeklik algısı. Aslında orada olmayan bir görüntünün, önünüze 3 boyutlu hologram olarak gerçekmiş gibi yansıması.
(VR - virtual reality ve AR - augmented reality olarak daha sık karşımıza çıkabilir). Facebook, Google, Apple, Microsoft gibi şirketler, VR ve AR'yi daha da geliştirip ucuzlatabilmek yönündeki çalışmalara milyarlarca dolar akıtmakta.
Her ne kadar şu an için çoğu insanın algısında yalnızca oyun amaçlıymış gibi yer etseler de, bilim insanları bu teknolojinin özellikle tıp ve rehabilitasyon alanında bambaşka bir boyut açabileceği görüşünde. Ve yalnızca birkaç yıl içerisinde, günlük hayatların gayet sıradan bir teknolojisi haline gelmesi beklenmekte.
GPS ilk geliştirildiğinde, yalnızca askeri amaçlı bir teknoloji idi. Şimdi ise yol buluyor; taksi çağırmaktan Pokemon kovalamaya kadar çeşit çeşit alanda kullanıyoruz. Aynı şekilde drone'lar da ilk çıktıklarında askeri amaçlıydı; şimdilerde birçok ticari uygulamada kendilerine yer buluyorlar.
Örneğin doğal afetlerin vurduğu ve ulaşımın kesildiği bölgeleri gözetleyebilir, hatta av yasağı esnasında kaçak avlanma faaliyetlerini bile tespit edebiliriz.
Amazon ve Google, drone'ların evlere sipariş teslimatı yapmak amacıyla kullanımını deniyor. Zipline örneğin, drone'ları kuş uçmaz kervan geçmez köylere medikal malzeme yardımı göndermek için kullanıyor.
Uçan arabalara dair de çalışmalar devam etmekte. Drone'larla hemen hemen aynı teknolojiyi kullanan uçan arabaların farkı, insan taşıyabilecek kadar geniş olmaları. Malzeme, yenilenebilir yakıt ve yazılım üstünlüğü sayesinde, uçan arabalar şimdinin uçak ve helikopterlerine kıyasla çok daha pratik ve ekonomik olacak.
1997, New York Times: 'Go oyununda bilgisayarın insanı yenebilmesi için 100 yıl gerekecek; belki daha fazla.'
2016, New York Times: 'Go'nun yaratıcısı Google'ın bilgisayar programı karşısında adeta hezimete uğradı.'
Veri toplama ve programcılık alanlarındaki muazzam gelişmeye paralel olarak, yapay zeka teknolojisi son 10 yıldır inanılmaz bir gelişim gösterdi. Hemen hemen her alana uygulanabilir bir teknoloji olan yapay zeka, billimden teknolojiye, sanayiden hizmete tüm sektörlerde büyük bir heyecan yaratıyor.
Elbette bununla beraber, yapay zekanın dünya üzerinde milyonlarca insanı işinden edeceği endişesi de mevcut. Ancak tarih şuna işaret ediyor; teknolojik ilerleme ve otomasyon sayesinde her ne kadar bazı meslekler gerçekten tarihe karışsa da, yeni sistemler beraberinde yepyeni iş alanları da doğuruyor. Örneğin bundan 10 sene önce, kimse mobil uygulama geliştiriciliği gibi bir mesleği herhalde pek hayal edemezdi. Yani bizler şu an için, ancak hangi mesleklerin yok olabileceğini öngörebiliyoruz.
Yapay zekayla ilgili çözülmesi gereken en büyük problem ise, kuşkusuz, 'insanlığın kötülüğü' amacıyla kullanımının önüne geçilmesi. Neyse ki Elon Musk gibi dahiler ve pek çokları, bu konuya da çoktan el atmış durumdalar.
2020 yılına geldiğimizde, dünyadaki yetişkin nüfusun %80'inde internet erişimi ve akıllı telefon olacak.
Şu an dünyanın herhangi bir yerinde internetten Google'ı açan bir kişinin, 15 yıl önce ABD başkanının sahip olduğu bilgiden daha fazla bilgiye erişme imkanı bulunuyor.
Bir iPhone 6'da yaklaşık 2 milyar transistör var. Bu, 1995 model bir Intel Pentium bilgisayarın yaklaşık 625 katı. Yani bugünün akıllı telefonları, geçmişte 'süperbilgisayar' olarak adlandırılan cihazların ta kendisi. Yakın gelecekte bizim şu an süperbilgisayar dediğimiz şeyin neye benzeyeceğini ise, hep beraber göreceğiz.
Blockchain isimli bir kavram da hayatlarımıza çoktan girdi. Kendisini kısaca, şifrelenmiş işlem takibi sağlayan bir dağıtık veri tabanı olarak tanımlayabiliriz. Adından da anlaşılacağı gibi zincirleme bir modelle inşa edilen, takip edilebilen ama kırılamayan Blockchain teknolojisi, bir merkeze bağlı olmaksızın işlem yapmaya izin veriyor. Böylece işlemler direkt olarak alıcı ile satıcı arasında ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebiliyor.
Blockchain’in önümüzdeki dönemde takip edilmesi gereken başlıca teknolojilerden biri olduğu çok açık. Finansal kuruluşların güvenlik ve sistemsel tasarruflar açısından Blockchain teknolojisini kullananacağı da. Ancak bu durumun Bitcoin gibi Blockchain temelli muhalif sistemleri güçlendirip güçlendirmeyeceği, bir soru işareti. Devletlerin ise Blockchain’i çeşitli vatandaşlık hizmetlerinde kullanması makul ve mümkün gözüküyor. Yani nihayetinde Blockchain’in yaygınlaşması vatandaşların işini epeyce kolaylaştırabilir.
Gerçekten de günümüzde bile, her bir insan yalnızca akıllı telefonunu kullanarak hemen hemen her konuda (ve hatta çoğu zaman ücretsiz) internet kurslarından faydalanabiliyor. Üstelik de bu kurs, ders ve okulların içerik kalitesi günden güne artıyor; ve daha çok yabancı dile çevrilebilme seçenekleriyle beraber geliyor.
Bir kısmımız, evlerimizde kalın ciltli Britannica serileri biriktirdiğimiz günlerden buraya varışımıza birebir şahit oldu. Bir kısmımız ise Altavista'ya, Yahoo'ya ve ardından Google'a yetişti. Bilgisayar programı öğrenmek için kitaplar satın aldığımız zamanları da hatırlayabilirsiniz. Şimdi ise örneğin sadece Youtube'da bile, üniversite profesörlerince hazırlanan binlerce ücretsiz eğitim videosuna ulaşmak mümkün.
Dünyamızda tarım arazileri ve su kaynakları hızla tükenmekte; bunu zaten biliyoruz. Bunun en önemli sebeplerinden biri, tarım ve hayvancılık yoluyla üretim yapmanın astarının yüzünden pahalıya gelmesi. Azıcık mahsül için tonlarca su kullanmak gerekliliği; vb.
Gıda bilimcileri ise, üretimin nasıl daha az kaynak kullanarak gerçekleşebileceği, nasıl daha çevre dostu besinler üretilebileceği üzerine çalışmalar yürütüyor.
Bir örnek verelim; 'Impossible Foods' isimli bir girişimde, tat ve görünüş itibarıyle etin aynısı olan, ama bitkilerden üretilen bir 'et' üretiyor. Bu etlerle yapılan burgerler %95 daha az arazi, %74 daha az su kullanıyor ve %87 daha az sera gazı ortaya çıkarıyor. Bunun gibi çalışmalar çoğalmakta.
İç mekan çiftçiliği ise başka bir örnek. Her türlü ışık ve hava koşulu yapay olarak sağlanabildiği için, çok daha az yer ve su kullanarak, bir sene içerisinde çok daha fazla mahsül eldebilmeyi mümkün kılıyor. Böcek ilaçlarıyla da yer altı suyunu kirletmemiş oluyorsunuz.
Son yıllara kadar bilgisayar teknolojisi tıp dünyasında sadece görüntüleme, kayıt tutma ve araştırma gibi maksatlarla kullanılabiliyordu. Şimdilerde ise bilgisayar ve tıp çok daha iç içe; ve gelecekte birbirlerinin ayrılmaz birer parçası haline gelecekler.
Özellikle genetik alanında bilgisayar kullanımının daha entegre hale gelmesi, genetiğin daha kolay ve ekonomik biçimde çözümlenebiliyor olması ile, kanser dahil pek çok hastalık çok daha erken teşhis edilebilip; hasta bazlı tedavi uygulamaları da daha kolay ve uygun fiyatlı hale gelecek.
Hatta ve hatta, yakın gelecekte protez uzuvların da beyinden cihaza emir transferi yoluyla çok daha efektif hale gelecekleri düşünülüyor.
İnsanlığın uzayla haşır neşir olmaya başladığı 1950'lerden beri, uzay araştırmalarına dair finansmanlar hep devletler tarafından sağlanır oldu. Ancak devletlerin buna ayırdığı bütçede ciddi düşüşler var. Neyse ki özel sektör konuya el attı ve şimdilerde bu yöntemle uzay araştırmaları çok daha rahat fon bulabiliyor.
Bunlardan en ünlüsü kuşkusuz, Elon Musk'ın SpaceX firması.
'Tek hücreli, çok hücreli canlılar, bitkiler ve hayvanların evrimini başkaları incelesin. Ben bizim bildiğimiz tüm yaşam formlarının hiçbirine benzemeyen başka şeylerin peşindeyim.'
Musk, bildiğimiz dünyanın hızla kökünü kuruttuğumuzun farkında olduğundan, Mars'ta insan kolonileri kurmayı düşlüyor.
Ve burada listelenenler, yakın gelecekte dünyayı ve insanlığı bekleyen muazzam gelişmelerden yalnızca 11 tanesi. Steve Jobs'un da bir zamanlar dediği gibi,
'Artık dünyanın dünü için endişelenmeyi bırakalım; ve yarınını icat edelim.'
Yalnız şu ayrıma gitmeliyiz: Bilimsel ve teknolojik gelişmeler halihazırda mevcut. Önemli olan bunun hangi amaçlarla kullanıldığı. Bilimsel gelişmeler "vahşi" kapitalizmin emrinde olduğu sürece dünyanın kökünü kurutmaya devam edeceğiz maalesef.
bilim çok güzel gitsek mi ki
Mikroskop insana önemini gösterdi; teleskop da önemsizliğini... diye bir laf var. çok severim.