Size 2. Dünya Savaşı anılarının sindiği bir evliliğin ilham verici hikayesini anlatmış mıydık?Amerikan hava filosunun başarılı pilotlarından Claude Hensinger, Japonya üzerinde uçuş gerçekleştirirken motoru bir anda alev almaya başlar. O ve mürettebatı alevi söndürmeye çalışsa da fayda etmez.Ekibin tüm üyeleri bölgenin ayrı noktalarına iniş sağlarken Hensinger’ın şansı pek yaver gitmez. İniş yaptığı yer sivri kayalıklarla çevrilidir ve hayatta kalabileceği iniş aralığını bulmakta zorlanır.Fakat iniş yaptığı alanda ona yardımcı olacak kimse yoktur, bu yüzden ne kadar süreceğini bilmediği bir hayatta kalma mücadelesine başlar. Buz gibi havada onu koruyacak tek yardımcısı yine onu hayatta tutan paraşütüdür, hem ısınmak hem de uyuyabilmek için paraşütünü türlü şekillerde kullanır.İlk tedavisi gerçekleştirilir ve şoku atlattıktan sonra evine dönmesi için bir uçak ayarlanır. O eve dönüş yolculuğunda onun hayatını birden fazla kez kurtaran paraşütünü de almak ister zira hem kurtarıcısı hem de dostu olmuştur bu kumaş parçası.Lakin teklifi diz çöküp takılan parlak bir yüzükle değil, eline aldığı paraşütüyle eder. Hatta teklifini “Bu paraşüt benim hayatımı kurtardı, bunun senin gelinliğin olmasını istiyorum” diyerek etmiştir.Bir terzi bulup paraşütü gelinlik haline getirir, artık hayatlarını birleştirecekleri düğün için her şey hazırdır. Hensinger hayatını iki kez kurtaran dostunu, hayatını birleştireceği kadının üzerinde bir kez daha görür, bir kez daha selamlaşır.İşte, hayat böyle…
Çok normal çünkü eskiden hem hafif hem de dayanıklı olduğu için paraşütlerde İPEK kullanılırdı. Kadıncağız gelinlik olarak ipek giymiş işte. Ne güzel. Şimdilerde her genç kıza nasip olmaz.
abi gelinliği bedavaya getirmiş :) çak çakal (!)
Şimdilerde bir nükleer savaş çıksa savurmaya küllerini bulamaz garibim.