Kocası Ölen Hintli Kadınların Yanarak İntihar Ettikleri Ürkütücü Bir Ölüm Ritüeli: Sati

Hint mitolojisinin en önemli figürlerinden olan Daksha ile karısı Sati, birbirlerine derin bir aşkla bağlıdırlar.

Sahip oldukları aşk insanlar tarafından sürekli konuşulur, gıptayla bakılır onlara.

Birçok kişi tarafından da kıskanılırlar elbette, haset dolu fikir ve düşüncelerin kurbanıdırlar.

Bir gün Daksha amansız bir hastalığa yakalanır, kurtulamaz ve ölür.

Eşi Sati, eşinin ölümünden sonra bir süre hayatına devam etse de asılsız dedikodular yayılmaya başlar.

Sati’nin eşi Daksha hayatta iken, başka bir erkekle birlikte olduğu ve kocasının da bunu öğrendikten sonra hastalanarak öldüğü söylenmeye başlar.

Sati, eşi Daksha’nın yakılma töreninde kocasına karşı olan sadakatini ve masumiyetini kanıtlamak için ateşin üzerinde yürür.

Yani, Hintli Daksha’nın eşi Satı, kocası öldükten sonra ateşin üstünde yürüyerek ve yanarak intihar eder.

İşte, ilginç bir ritüel intiharı olan Sati’nin hikayesinin bu kadın olduğu düşünülür.

3 kez yasaklanmasına rağmen Hindistan’da bazı bölgelerde halen bu gelenek sürdürülür.

Ortodoks Hindu inanışının en acı ritüellerinden birisidir, Sati.

Sati geleneği, görünüş itibariyle kocası ölen kadının namusunu korumak üzere, kocasının yakılma töreninde kendisini de ateşe atarak intihar etmesidir.

Otlardan yapılan küçük bir kulübenin çevresine yakma işleminin çabuk bitmesi için içinde yağ bulunan kaplar yerleştirilir.

Kadın yarı yatar pozisyonda kulübenin ortasında durur. Başı tahtaya dayalı, sırtı demire bağlı, kulübenin ortasına oturtulan kadının dizlerine kocasının bedeni yaslanır. 

Ve sonra da kocasıyla birlikte yakılır…

Yanarak ölmek, ruhani bir yana sahip olmanın yanı sıra, bir nebze de kolay bir ölümdür, sanılanın aksine.

Pek çoğumuz yanarak ölmenin en zor ölümlerden olduğunu sanırız lakin, bir noktasından sonra beyin bu şekildeki ölümün kaçınılmaz olduğunu anlarsa bilinci kapatır.

Günümüzde bu geleneğe daha farklı şeyler de eklenmiş ve bu şekilde uygulanır olmuştur.

Örneğin Hindistan’ın Rajasthan bölgesinde çok defa hatta bazen toplu bir şekilde, kocasını kaybeden kadınlar tarafından intiharlar gerçekleştirilmiştir.

Bu intiharları gerçekleştiren kadınlar, ölüme gitmeden önce, daha sonra kutsal sayılacak bir kapıya veya duvara ellerinin izlerini bırakırlarmış.

Bu intiharların kocalarının ardından yaşamak istemeyen kadınlar tarafından gerçekleştirildiği söylense de çok da hoş olmayan bir yaklaşım daha vardır.

Gelenekle alakalı bir başka iddiaya göre, fakir Hint toplumunda dul kadına kimsenin bakmak istememesinden ötürü, dul kalan kadınların intihar ettikleri düşünülür.

Peki, neden ateşin üzerinde yürümek ve yanarak ölmek?

Çünkü, ateşin her zaman ruhani bir yanı vardı.

Ateşi kutsayan insan, inanç merkezine de hep bu olağanüstü buluşu koydu.

iamskyedreamer.files.wordpress.com

Cezası da ilahi oldu, mükafatı da! Ve belki de kurbanlar her daim bu kadim cezanın mağrurluğunu göğüsledi.

Belki Anka gibi 'yeniden doğma' cüretiyle 'ikinci bir şans' ümidi oldu, kimi mağlup olmuşların gözünde.

Popüler İçerikler

18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
YORUMLAR
11.03.2017

bunun andı intihar değil ki, çevre baskısı ile ölüme sürüklemek o.O

11.03.2017

Hindistan renkli bir ülke gibi görünse de çok acımasız gelenekleri ve binlerce çeşit inancın yönlendirdiği davranış biçimleri var. 7-8 yaşlarındaki kız çocuklarının fuhuş sektöründe olduğu, kast sisteminin ağır koşullarının sürdüğü bir yer. O kadınlar kendini yakmak zorunda çünkü sağ kalırlarsa yaşama şansları yok; dışlanacaklar, fahişe olacaklar. İngiliz sömürgesi iken yasaklanmış ama sonra yine devam etmiş. "Water-Kanlı Su" filminde izlemiştim. 8 yaşında evlenen ve yaşlı kocası ölünce dul kalan küçük kızın (ömür boyu kalmak üzere) dullar evine yollanması ve daha sonra zengin müşterilere peşkeş çekilmesi, Gandhi'nin bile buna engel olamamasını işliyordu. Kısacası kadınların, çocukların ve masumların istismarının önünü açan hiçbir inanca ve geleneğe saygı duymuyorum.

11.03.2017

Aynen katılıyorum.

11.03.2017

Kocaları da ölen karılarının arkasından yaksalardı ya!!! Zaten nerede bir işkence var hep kadınlar çekiyor..

11.03.2017

bir tek haber başlığınımı okudun naptın amk

TÜM YORUMLARI OKU (27)