Örneğin Hindistan’ın Rajasthan bölgesinde çok defa hatta bazen toplu bir şekilde, kocasını kaybeden kadınlar tarafından intiharlar gerçekleştirilmiştir.
Bu intiharları gerçekleştiren kadınlar, ölüme gitmeden önce, daha sonra kutsal sayılacak bir kapıya veya duvara ellerinin izlerini bırakırlarmış.
bunun andı intihar değil ki, çevre baskısı ile ölüme sürüklemek o.O
Hindistan renkli bir ülke gibi görünse de çok acımasız gelenekleri ve binlerce çeşit inancın yönlendirdiği davranış biçimleri var. 7-8 yaşlarındaki kız çocuklarının fuhuş sektöründe olduğu, kast sisteminin ağır koşullarının sürdüğü bir yer. O kadınlar kendini yakmak zorunda çünkü sağ kalırlarsa yaşama şansları yok; dışlanacaklar, fahişe olacaklar. İngiliz sömürgesi iken yasaklanmış ama sonra yine devam etmiş. "Water-Kanlı Su" filminde izlemiştim. 8 yaşında evlenen ve yaşlı kocası ölünce dul kalan küçük kızın (ömür boyu kalmak üzere) dullar evine yollanması ve daha sonra zengin müşterilere peşkeş çekilmesi, Gandhi'nin bile buna engel olamamasını işliyordu. Kısacası kadınların, çocukların ve masumların istismarının önünü açan hiçbir inanca ve geleneğe saygı duymuyorum.
Kocaları da ölen karılarının arkasından yaksalardı ya!!! Zaten nerede bir işkence var hep kadınlar çekiyor..