Ne ailemle ne de arkadaşlarımla paylaşamadığım bu trajik hikâyemi sizinle paylaşmak istedim. Belki bu sayede bir nebze olsun içim rahatlar...
Uyarı: Bu içerik Onedio editörleri tarafından formata uygun olarak düzenlenmiştir.
Ne ailemle ne de arkadaşlarımla paylaşamadığım bu trajik hikâyemi sizinle paylaşmak istedim. Belki bu sayede bir nebze olsun içim rahatlar...
Uyarı: Bu içerik Onedio editörleri tarafından formata uygun olarak düzenlenmiştir.
Hele hele bir gün gelip benim de bu 'abartılı' bulduğum hikâyelerden birinin başkahramanı olabileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi...
Eşimle bir sosyal platformda çalışırken tanıştım. Başlarda ilişkimiz iş arkadaşlığının ötesine geçmiyor, sadece iş için konuşuyorduk. Zamanla ona olan hislerimin iş arkadaşlığından da öteye geçtiğini fark ettim ve iş arkadaşlarımızın ağzını yoklamaya başladım. 'Bildiğimiz kadarıyla sevgilisi yok' cümlesini duyduktan sonra ona açılmaya, duygularımı anlatmaya karar verdim. Her zaman öz güvenli, duygularını saklama ihtiyacı duymayan bir insan oldum çünkü.
Ben bu sırada bu aşktan umudumu kesip kendi hayatıma yöneldim. Aradan 5-6 ay geçtikten sonra bir gece beni aradı ve yanıma gelmek istediğini söyledi. Ben de kabul ettim ve yaklaşık bir saat sonra kapımdaydı. Beni çok beğendiğini, beni reddettiği için çok pişman olduğunu ve benden bir şans istediğini söyledi. Tabii bu hamleyle benim ayaklarımı yerden kesmeyi başardı ve bizim birlikteliğimiz de böylece başlamış oldu.
Tabii evliliğimizin içimde kocaman bir boşluk yaratacağından ve her geçen gün beni yavaş yavaş tüketeceğinden, bana hayatımın en trajik anlarını yaşatacağından bihaberdim... İlk başlarda bana karşı oldukça ilgili ve nazik olan eşim, evliliğimizin ilerleyen aylarında benden ayrı uyumaya başlamış; ben nedenini sorduğumdaysa 'yıllardır yalnız uyuduğunu ve benimleyken rahat uyuyamadığını; bu duruma alışmaya çalıştığını' söylemişti. Haftada sadece bir iki gün benimle uyuyor, geriye kalan günlerde televizyon izlerken salonda uyuyakalıyordu.
Yine de sabırla o duvarları aşmaya çalışıyor, onu kendime çekebilmek için türlü türlü yollar deniyordum. Bu soğukluğu sadece gündelik hayattaki olaylara değil, cinsel hayatımıza da yansıyordu. Uzun süre birlikte olmasak bunu dert etmiyor, hep ilk hamleler benden geliyordu.
Almadığım iç çamaşırları, denemediğim yollar kalmamıştı. Onu cinsel birlikteliğe ikna edebilmek bir yana, birliktelik sırasında da başarısız sonuçlanan birçok girişim olmuştu. Etrafım tarafından bu kadar beğenilen ve iltifat alan bir kadınken, kocam tarafından istenmememin nedenini birli türlü çözemiyordum. Ona bunun nedenini sorduğumda hep bahanelerle karşılaşıyordum. 'Stresliyken bazen böyle olabiliyor, bugün çok yorgunum sevgilim, bugün başım ağrıyor...' Bahaneleri asla ama asla bitmiyordu.
Ben onunla kalmak için kendime bahaneler üretmeye devam ederken onun benden çok uzaklarda olduğunu, aramızda bir karı-koca ilişkisinin olmadığını fark ediyordum. Biz sadece aynı evi paylaşan iki yabancıdan öte değildik. Ne mutluluğumuzu, ne üzüntümüzü ne de yatağımızı paylaşıyorduk...
Eşim ailesinden de gördüğü bu tepkiyle bana karşı daha ılımlı bir insan haline gelmiş, bana yakınlaşmak için çaba göstermeye başlamıştı. Ama bu durum da ne yazık ki yalnızca birkaç ay sürdü. Bana sarılırken bile içten olmadığını, bana karşı hiçbir şey hissetmediğini artık anlayabiliyordum. Belki de başından beri bunun farkındaydım ama konduramıyordum, sevilmemenin o gurur kırıcı mağlubiyetini yaşamak istemiyordum.
O an sanki dünya başıma yıkıldı, kulaklarım uğuldamaya; gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı. Kimle konuşuyordu? Beni aldatıyor muydu? Ben neden içine düşürüldüğüm bu durumu kabul ediyordum? O an sanki bir öfke patlaması yaşadım ve odaya daldım. Elindeki telefonu alıp duvara fırlattım, yüzüme söyle korkak diye bağırdığımı hatırlıyorum. Resmen kendimden geçmiştim.
O gece bana her şeyi itiraf etti. Biseksüel olduğunu, ailesinin isteği ve baskısıyla evliliğe karar verdiğini; benden önce bazı erkeklerle birlikte olduğunu, başta benden etkilenmiş olsa da şu an duygusal ve cinsel anlamda bana karşı hiçbir çekim hissetmediğini... Sırf babası tarafından kabul görebilmek için benimle olan evliliğini sonlandıramadığını... Daha neler neler öğrendim. Beni reddettiği dönemde bir erkek arkadaşı olduğunu, onun tarafından terk edildikten sonra bana geldiğini ve içindeki boşluğu benimle doldurmaya çalıştığını... Az önce telefonda konuştuğu kişinin eski erkek arkadaşı olduğunu ve sık sık onunla dertleştiklerini...
Üstüne üstlük bana ailesine söylememem karşılığında tazminat ödemeyi teklif edecek kadar da küçüldü. Aylardır psikolojik destek almama rağmen hâlâ bu yaşadıklarımı atlatabilmiş değilim ve kolay kolay da atlatabileceğimi sanmıyorum.
Ne onun biseksüel olmasında ne de erkeklerle ilişki yaşamasındayım. Ben bana karşı bir gün bile dürüst olmayan bir insanı kazanabilmek için iki yılımı harcadım, o benden kaçtığı her an için kendimi suçladım; öz güvensiz hissettim. Bir kadın olarak kendimi ona beğendirebilmek için türlü türlü hallere girdim. En acısı da bu yaşadıklarımı ve üzüntümü hayatım boyunca unutabileceğimi ve başka bir insana güvenebileceğimi sanmıyorum.
Umarım hayat sizi güzel insanlarla karşılaştırır...
Hikâyelerinizi heyecanla bekliyoruz! ❤️
Dram yapma aq. Sirayla sikersiniz iste birbirinizi