İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon ordusu, kendi cinsel ihtiyaçlarını karşılama gerekçesiyle neredeyse 20.000 Koreli kadını seks köleliğine mecbur bıraktı. Bu korkunç olayda yer alan kadınlara 'Comfort Women', yani Konfor Kadınları adı verildi. İşte Konfor Kadınları'ndan biri olan Kim Bok-Dong'un akıllara durgunluk veren hikâyesi...
1926 senesinde Güney Kore'de doğan Kim Bok-Dong, o yıllarda Kore'nin Japonya himayesinde olduğundan onlara her istediklerini yaptırdıklarını söylüyor. Hatta erkek öğrencileri okullarından alıp 'öğrenci askerler' adı altında kendi Japon ordularına sokuyorlar. Kim Bok-Dong'un söylediğine göre Japonlar, Korelilerin evlerine girip kızları zorla alıp götürüyorlar. Annesi, götürülmek istenen küçük Kim Bok-Dong'a fabrikaya askerlere üniforma dikmeye gideceğini söylüyor. Gitmek istemediklerini söyledikleri takdirde tüm mallarına el koymakla tehdit edildikleri için küçük kız, gitmeye karar veriyor.
Fabrikada çalışırsa en azından ölmeyeceğini düşünen 14 yaşındaki Kim-Bok Dong, bir gece limana götürülüyor. Hepsi yaklaşık 18-19 yaşlarındaki kadınlardan oluşan 30-32 kişinin olduğu bir gemiye bindiriliyor. Ne olduğunu idrak edemeyecek yaşta olan Kim-Bok Dong, içlerindeki en küçük kişi olarak yola çıkıyor.
Uzun süren bir gemi yolculuğunun ardından indikleri yerde onları yüksek rütbeli Japon yetkililer karşılıyor. Daha sonra muayene edilip odalarına gönderiliyorlar ve Kim Bok-Dong odasındayken olan biten her şeyi görebiliyor.
Odasından sürüklenerek ve dayak yiyerek çıkarılan Kim Bok-Dong, ilk tecavüzüne o gün orada uğruyor. Odasına geri götürüldüğünde ise ağlayan diğer kızları görüyor. Kendi aralarında çaresizlik içinde bu şekilde nasıl yaşayacaklarını, ölümün bile daha iyi bir seçenek olduğunu konuşuyorlar. Yüksek miktarda alkol alırlarsa ölebileceğini düşünen kızlar, Kim Bok-Dong'un annesinin yemek alması için verdiği parayla içki alıp intihar etmeyi deniyor. İçtikleri alkollerden sonra baygın düşen kızları bulup hastaneye götürüyorlar ve midelerini yıkıyorlar. Kim Bok-Dong'un söylediğine göre, o gün içtikleri alkoller midesine o kadar çok zarar vermiş ki, hâlâ sindirim sorunları yaşıyor.
Onca zorluğa rağmen hayatta kalan güçlü kadın Kim Bok-Dong, olanları herkese duyurmak için yaşama tutunmaya karar veriyor. Öğlen başlayan korkunç süreç, bazı günler öğlen 12'den akşam 6'ya kadar, bazı günler ise sabah 8'den akşam 5'e kadar aralıksız bir şekilde devam ediyor. Yürüyemeyecek hâle gelmesine rağmen boyun eğdiğinde dayak yemediği için itiraz bile etmiyor. Günün sonunda ise doktorlar gelip Konfor Kadınları'nın yaralı yerlerini tedavi ediyor.
'Rahatlama İstasyonları' adını verdikleri seks köleliği duraklarına sürüklenen kadınlar, hemşirelermiş gibi gösteriliyor ki Japon askerlerinin yaptıkları iğrençlikler ortaya çıkmasın. Bir gün hastane vuruluyor ve oradaki herkes Amerika esir kampına gönderiliyor. Yetkili olmadığından dolayı kadınlara istedikleri yere gidebileceklerini söylüyorlar fakat kadınlar çaresizlikten nereye gideceklerini bile bilemiyorlar.
Birkaç gün sonra mülteci teknesi geldiğinde Kim Bok-Dong, Kore'ye dönüp ailesine kavuşuyor. Orada ne kadar süre geçirdiğinden bile habersiz olan kadın, ailesine sorduğunda tam 8 yıldır Japonların seks köleliğini yaptığı gerçeğiyle yüzleşiyor. Her ne kadar dönüp her şeyi anlatmak istese de yaşadıkları o kadar akılalmaz şeyler ki hiçbir şeyden bahsedemiyor. Ailesi onun bunca zaman fabrikada çalıştığını sanıyor. Uzun zaman geçtikten sonra, evlenmek istemediğini öğrenen annesi, Kim Bok-Dong'u sıkıştırıp nedenini sorduğunda kızı, her şeyi itiraf ediyor. Annesi de bunu kimseye anlatmıyor ancak psikolojisi çok bozuluyor ve bir süre sonra kalp krizi geçirip hayatını kaybediyor. Sadece seks köleliğine mecbur bırakılan kadınlar değil, aileleri de bu trajediyle derinden sarsılıyor.
Seneler boyu bu korkunç gerçekle yaşayan Kim Bok-Dong'un öfkesi ve üzüntüsü hiç geçmiyor tabii. 60 yaşına geldiğinde ise gerçekleri saklamayı bırakıyor. Japonya ve Kore arasında yapılan tazminat anlaşmasına karşın tek istediğinin Japonya'nın resmi ve içten özrü olduğunu söylüyor. Kim Bok-Dong, röportajını 'Eğer tazminat alabilseydim, parayı durumu olmayan öğrenciler için kullanacaktım. Çünkü ben öğrenci olmam gereken dönemde sürgüne gönderilerek seks köleliği yaptım.' sözleriyle içimizi burkarak bitiriyor.
Yazık biz hep Hitleri gördük ve bildik o dönemlerde ( şu an çok saygı duyduğumuz Japonlar) gördüğümüz ve bildiğimizin fazlasını Çinlilere Korelilere Filipinlilere yapmışlar.
Allah herşeyi görüyor kimsenin ahı hakkı kimseye kalmaz ama bu dünyada ama öbür dünyada
Tomorrow dizisinin bir bölümnde bu konu işlenmişti izlerken tüylerim diken diken olmuştu. japonların hiç ahlak anlayışı yok kayınpeder gelinine bile saldırabiliyırmuş eskiden ve çok normal karşılanıyormuş. Çok iğrenç bir toplum