Klinik Psikolog Dr. Kahraman Güler Anlatıyor: İlişkiler, Öfke ve Kimlik

YouTube’da Emel Özuğur’un 'Doğrunun Peşinde' programında, Klinik Psikolog Dr. Kahraman Güler ile insan psikolojisinin derinliklerine yolculuk yapıldı. Programda ilişkilerde tekrar eden döngüler, duygusal dayanıklılık ve öfkenin kökenleri gibi konular ele alındı. İşte sohbetten öne çıkan başlıklar!

İnsanlar neden bile bile toksik ilişkilerde kalıyor?

Dr. Kahraman Güler’in açıklamalarına göre, birçok insan bilinçsiz bir şekilde kendine zarar veren, sağlıksız ilişkileri tercih ediyor. Bunun temelinde geçmişte yaşanan travmalar ve bireyin bu travmalarla yüzleşememesi yatıyor. Kişi, farkında olmadan çocukluk deneyimlerinden getirdiği yaraları tekrar eden döngüler içinde buluyor kendini.

Güler, bu durumu şu çarpıcı sözlerle açıklıyor:

“Nerede kıskanç, nerede kontrolcü biri varsa, böyle biri beni buluyor.” Öyle biri mi seni buluyor, yoksa sen onlara mı kapıyı açıyorsun, demek lazım.”

Bu ifade, bireylerin toksik ilişkilerdeki rolüne dikkat çekiyor. Bazı insanlar, çocukluklarında edindikleri eksiklikleri gidermek için bilinçaltında onlara tanıdık gelen şiddet, kıskançlık veya kontrol gibi özelliklere sahip partnerlere yöneliyor. 'Akmayan bir musluğun başında beklemek yerine, o musluğu değiştirmek gerekir,' diyen Dr. Güler, toksik döngüleri sonlandırmanın, kişinin kendi iyileşme sürecine odaklanmasıyla mümkün olduğunu belirtiyor.

Toksik ilişkilerde bulunan bireylerin çoğu, sevgiyi şiddet veya manipülasyonla karıştırabiliyor. Sevgi ve şiddet arasındaki bu karmaşa, bireyin kendini değersiz hissetmesine yol açıyor ve bir kısır döngü yaratıyor:

“Tokattan sonra şefkat bekleyen bir kişi, aynı hatayı tekrar tekrar yapma eğiliminde olur. Çünkü zihin, geçmişte alıştığı kalıpları tekrar eder.”

Bu durumdan çıkış yolu, bireyin önce kendisini ve ihtiyaçlarını tanıması, ardından ise sağlıklı sınırlar koymayı öğrenmesidir. Dr. Güler, toksik ilişkilerin fark edilip sonlandırılmasının kişinin duygusal olgunluğunu artıracağını ve gelecekte daha sağlıklı bağlar kurmasına olanak tanıyacağını ifade ediyor.

Dr. Güler’e göre, bazı insanlar yaş alsa da duygusal olarak gelişemiyor. Bunun en büyük sebebi, çocukluk travmalarının çözümlenmemiş olması.

“Kişi düşünsel anlamda gelişmiş olabilir ama duygusal olarak hâlâ çocuktur. Biz, onların çocukluk deneyimlerini fark etmelerini sağlayarak, geçmiş ve şimdi arasında bağlantı kurmalarına yardımcı oluyoruz.”

Birçok insan, duygusal açlığını yanlış yerlerde gidermeye çalışıyor. Aşkı ya da sevgiyi hak ettiğine inanmadığı için, değersiz hissettiren partnerlere yöneliyor. 'Tokattan sonra şefkat geleceğini sanıyor' diyen Güler, bu yanlış algının kişinin hayatında defalarca aynı döngüyü yaşamasına neden olduğunu söylüyor.

Öfkenin altında yatan masum çocuk

Öfke, insanların en kontrolsüz duygularından biri. Ancak Dr. Güler’e göre öfkenin temelinde kırılmış, ihmal edilmiş, fark edilmemiş bir çocuk yatıyor:

“Öfkenin arkasında her zaman masum bir çocuk vardır. Ama öfkesiyle masum olmayan şeyler yapabilir.”

Özellikle çocukluk çağında duygusal destek görmemiş bireyler, yetişkinlikte kontrolsüz öfke nöbetleri yaşayabiliyor. Bu yüzden sağlıklı bir birey olmanın ilk adımı, geçmişle yüzleşmek ve duyguları doğru bir şekilde yönetmeyi öğrenmek.

Dr. Güler, psikolojik sağlığın dört temel bağ ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirtiyor:

İş bağı: Kariyerinde dengeli ve tatmin edici bir noktada olmak.

Aşk bağı: Sağlıklı ve güvenli ilişkiler kurabilmek.

Aile bağı: Aile içinde güvenli bir ortamda büyümüş olmak.

Arkadaşlık bağı: Güçlü sosyal ilişkiler sürdürebilmek.

Eğer bu dört bağdan biri eksikse, kişi hayatında bir dengesizlik hissedebilir:

“Bir masanın dört ayağı gibi düşünün. Biri eksikse idare edebilirsiniz ama üç ayaklı bir masanın birini çekerseniz devrilir.”

Aile bağı zedelenmiş bireyler, genellikle diğer bağları da güçlendirmekte zorlanıyor ve depresyon, kaygı bozuklukları gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda kalıyor.

Affedememek bir yüktür

Peki neden bazı insanlar geçmişi unutamaz, affetmeyi başaramaz? Dr. Güler’e göre, affetmek bir başkasını serbest bırakmak değil, kişinin kendi sırtındaki yükten kurtulmasıdır:

“Affedememe yük. Bütün duygular sahibinin sırtında bir yüktür. Öfkeniz, kızgınlığınız, sevginiz, hepsi bir sorumluluk verir.”

Bazı insanlar anne-babalarına duydukları öfkeyi, partnerlerine ya da iş arkadaşlarına yansıtıyor. Geçmişten gelen hesaplaşmalar, bugünkü ilişkileri zehirliyor. Bu yüzden, sağlıklı bir psikoloji için bireyin geçmişle barışması gerektiği vurgulanıyor.

Klinik Psikolog Dr. Kahraman Güler’in sözlerinden çıkan en büyük ders şu:

“Eskinin doğrusu, şimdinin doğrusu değil. Bu yüzden yetişkinler olarak ihtiyaçlarımızı şimdiki zamanın diliyle ve gerçekliğiyle istemeliyiz.”

İlişkiler, kimlik ve duygusal dayanıklılık üzerine yapılan bu sohbet, bize bir kez daha gösteriyor ki geçmişimizden bağımsız bir gelecek inşa etmek mümkün değil. Klinik Psikolog Dr. Kahraman Güler’in de dediği gibi, “Geçmişinizle yüzleşmeden, geleceğe sağlam adımlar atamazsınız.” Önemli olan, akmayan musluğun başında beklemek yerine onu değiştirebilecek cesareti gösterebilmek. Peki, siz hayatınızda hangi döngüyü kırmak istiyorsunuz?

İlgili YouTube videosuna buradan ulaşabilirsiniz.

Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Annesi Eylem Tok ile ABD’ye Kaçmıştı: Timur Cihantimur İçin Türkiye’ye İade Kararı
Ankara’da Sahte İçki Felaketi: Sahte İçkiden 33 Kişi Öldü, 20 Kişi Yoğun Bakımda
CHP’li Belediyelere Yeni Operasyon: Birçok Kişi İçin Gözaltı Kararı