Türkiye ekonomisinin ithalata dayalı olduğundan yola çıkarak, büyümeden feragat edilmeden döviz talebini azaltmanın zor olduğunu belirtirken, seçim arasında bunun uygulandığını düşünüyor.
Büyümeden vazgeçmenin piyasa faizleri üzerinde de baskıyı azaltacağını, kuru kontrol ederken, enflasyonda da artış olmayacağını ancak gerilemenin de olmayacağını belirtiyor.
Mısır Modeli'nde 'sermaye kontrolleri' ile 'piyasalarda panik yaratmadan' sıkılaştırmaya gidip, büyümenin yavaş ama sürdürülebilir olacağını öngörüyor. Serbest piyasa ve resmi kurlarda yüzde 20 seviyelerine çıkan farkın, Mısır'da hane halkı döviz talebinde sınırlandırma ile yönetilebildiğini, döviz yetersizliğinin yurt dışı seyahat, ithal tüketim gibi durumlarda kısıtlamaya yol açtığını belirtiyor.