140Journos'un Ekim ayında yayınladığı 'kedicik' belgeselinin ikinci bölümü olan 'adnan' belgeseli yayınlandı. Gurbetçi bir baba olan Elvan Koçak'ın reşit olmayan iki kızı Şeyma ve Büşra'yı ve de boşandığı eski eşi Gülperi Koçak'ı Adnan Oktar suç örgütünden kurtarmaya çalışırken yaşadığı çaresizliği konu alan belgesel kısa sürede viral olmayı başardı.
'gurbetçi bir baba, çocuklarını boşandığı eşinin yanına türkiye’ye tatile gönderir. kısa süre sonra çocuklarıyla iletişimleri zayıflamasından şüphelenen babanın dünyası, eski eşi ve çocuklarını adnan oktar’ın kanalında görmesiyle değişir.
çocuklarını kurtarmak için hukuki mücadeleye girişen baba, ülkenin 40 yılına sirayet etmiş karanlık bir tarikatın labirentlerine sürüklenecektir.'
Boşandıktan sonra tekrar evlenen Elvan Bey anneleri ile kalan çocuklarıyla sık sık görüşüyor. Çocuklar annelerinden dolayı İstanbul'da. WhatsApp grubu olan aile, orada sık sık mesajlaşıyor. Her şey yolundayken bir anda kızları Elvan Bey'den kendisini soyutlamaya başlıyor. Mesajlar ve aramalar azalıyor... İşler burada sarpa sarıyor işte...
Hal böyle olunca 'Dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım' diyen Elvan Bey, Adnan Oktar'ın din adamı olmadığını ona çoktan hayran olmuş eşine anlatmaya çalışıyor. Fakat eşi onu dinlemiyor.
Elvan Bey eşini ikna etmeye çalışsa da başarılı olamamış ve çift boşanmış.
'Örgüt aile yapısından nefret ederdi. Adnan Oktar'ın annesiyle babasıyla sorunları olan bir çocukluğu var. O yüzden aile, baba kavramından nefret eden bir varlık. Üvey babayla büyümüş, çeşitli sorunları olmuş, bu sorunları hayatında gördüğü her mutlu anne babadan intikam almayla bastırmak için uğraşan bir manyak.'
'Aile sistemini istemiyor. Çünkü bunun mehdiyete engel olacağını düşünüyor. Yani ne kadar tek birey halinde olursan Adnan Oktar'a o kadar bağlı ve o kadar hizmet edeceğin bir kafada olduğunu düşünüyor. Çünkü her şey o ailenin içindeki anne, baba, çocuk... Tamamen Adnan Oktar'a bağımlı hale gelsin istiyor.'
'Ayrılma kararı aldı. Tabii ki ben direndim, ayrılmak istemedim. Kendi ailesi de direndi fakat hukuk devleti Avusturya... Yani ya anlaşmalı ayrılacaksın hatta beni tehdit etti. 'Ya anlaşmalı ayrılacaksın yoksa çocukları göstermem...' İşte şöyle yaparım böyle yaparım diyerek ben de fazla çocuklara sıçramaması için artık eski eşimin bana eş olmayacağını anladığım için anlaşmalı ayrılığı kabul ettim ve anlaşmalı ayrılığın en önemli içeriği çocukların velayetlerinin ortak olması...'
Eşiyle boşansa da çocuklarıyla sık sık görüşen baba, bir an olsun onlardan ayrı ya da habersiz kalmaya dayanamıyor. Elvan Bey çocuklarının hem kendisine hem de kendisinin ailesine çok düşkün olduklarını belirtiyor. Baba ve ailesi tüm izin ve tatillerini Türkiye'de çocuklarıyla geçirmeye özen gösteriyor.
'Ramazan Bayramı'nda ben çocuklarımla beraberdim. Çocuklarımla bayramımızı kutladık beraber birkaç gün sonra Türkiye'ye gelecektik. Türkiye'ye gelirken Büşra dedi ki bana, küçük kızım 16 yaşındaydı. 'Baba ben seninle bu sene Türkiye'ye gelmeyeceğim... Ablam ve Muhammed Hüseyin gelecek. Ben annemle burada kalacağım, ders çalışacağım çünkü biliyorsun üniversite hazırlıktayım artık.' Ben de 'Anlaştık, tamam kızım nasıl istiyorsan... Neticede annenle kalacaksın' dedim.'
'Ama bir süre sonra her gün yaptığı çocuklarıyla yaptığı konuşmalar, mesajlar, sevgi sözcüklerinin olduğu mesajlar bir süre sonra yavaş yavaş azalmaya, çocukları sanki bir plan gibi alıştıra alıştıra uzaklaşmaya başlıyor.'
Büşra'yı en son 6 ay önce gören baba, Şeyma'yla da 2 aydır görüşmemeye başlamış. 'Dedim ki 'Kızım çok uzun süredir görüşmüyoruz. Artık görüşelim. Yılbaşı yemeği yiyelim beraber, gezmeye gidelim, başka bir yerde kutlama yapalım, siz nasıl isterseniz... Ama artık bir araya gelelim, uzun zaman oldu.' Çünkü hiç bu kadar uzun kopmamıştık. 'Tamam babacım, olur babacım, dersler babacım' diyerek hep beni ikna ederek böyle ben de fazla üzerlerine gitmek istemiyordum, kırmak istemiyordum. Sonrasında dedim ki 'Size son bir kez tarih veriyorum, yarın kahvaltıya geliyorsunuz. Beraber kahvaltı yapıyoruz.' O gün de ne tesadüf hastalandılar, gelmediler 'Baba hastayız ikimiz de yorgan yastık yatıyoruz, gelemeyiz.' dediler.'
'O gün eve geç gelmiştim. Gülden Hanım dedi ki 'Sen çocuklara niçin ulaşamıyorsun, biliyor musun? Şöyle bir otur' dedi. Saat 8-9 sıralarıydı. İşim uzun sürmüştü.'
'Aslında Elvan Koçak'ın cehennemi eşinin YouTube'dan A9 kanalını açıp göstermesiyle başlıyor.'
'Şimdi o görüntüleri görünce kanım dondu, hareket edemedim, şoka girdim... Birkaç dakika zaten kendime gelemedim. El bebek gül bebek, toz konduramadığım kız evlatların bir de kız evladı yani...'
''Kızım neredesiniz? Hemen görüşelim, görüşmemiz lazım' dedim. Dedi ki 'Baba niye, ne oldu ki?' dedi. 'Kızım' dedim 'Ben sizin nerede olduğunuzu öğrendim, duydum' dedim. 'Hemen İstanbul'a geliyorum' dedim. Ve bunu yine söylüyorum bu sözden dolayı beni çok mahkemeye verdiler. Çok yargılandım. Birçok kişi Adnan da annesi de Adnan'ın çevresindekiler de 'Sizi oraya düşürenlere dünyayı dar edeceğim' diye o gece söz verdim ve bugün 6. yılı ve onlara dünyayı dar ettik...'
İşte burada çaresiz bir babanın, çocuklarını kurtarmak için verdiği mücadeleyi göreceğiz.
Burada da geriye tek bir seçenek kalıyor: basın! Elvan Koçak basın desteğini arkasına alamadan kızlarını oradan kurtaramayacağını anlıyor... 11 Ocak 2018 tarihinde tüm ulusal kanalları tek tek arıyor. 'Adnan Oktar'ın ismini duyan kimse kabul etmiyordu...'
Hal böyle olunca Adnan Oktar hemen Elvan Bey'in eski eşini arayıp 'Hemen Türkiye'ye geliyorsun' diye emir veriyor. 'Gelirken eski eşin hakkında suç duyurusunda bulunacaksın.' diyen Adnan Oktar'ı dinleyen Gülperi Hanım hem Avusturya'da hem de Türkiye'de eski eşi hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Suçlama ise oldukça ağır: taciz...
Çünkü kendisi Adnan Oktar'a yönelik yapacakları operasyonun deşifre olmasından korkmuş.
Örgütün hukuk yöneticisi Kartal İş ve üyesi Uğur Örmen aracılığıyla iki kız çocuğu yurt dışına kaçırılıyor...
Bu bölümde örgütün doğuşundan ve geçmişinden bahsedilliyor... Ayrıntılar ise kan dondurucu...
Bu bölümde ise Adnan Oktar'ın kendisine karşı çıkan islami ve siyasi isimleri nasıl yok ettiğini öğreniyoruz.
Burada ise Adnan Oktar'ın tarikat olarak başladığı yolculukta nasıl bir silahlı örgüte dönüşerek büyüdüğü anlatılıyor.
1999 ve 2008 yılında yapılan operasyonlarda Adnan Oktar'ın yargılanmaması ve kolayca serbest bırakılmasının ardından korkulan bir güç haline gelmesinden bahsedilen bu bölümde; Adnan Oktar'ın kendisini hapsetmeye çalışan herkesle teker teker uğraşması anlatılıyor.
İşte burası en can alıcı kısım... Burada örgütün siyasi bağlantıları anlatılıyor. Özellikle Rusya ve İran'la olan bağ ve ilişkiler gerçekten duyanları şaşırtıyor. Adnan Oktar suç örgütü, bu kazada parmağı olduğu iddiasının altı burada oldukça fazla bir şekilde çiziliyor.
'Annemin yanına Ankara'ya, oradan da Viyana'ya döneceğiz... Tabii işin öyle olmadığını ilerleyen süreçlerde hepsinde gördük. Ne kadar zorlu bir süreç olduğunu...'
'Bazen 'Yeter artık' diyorum veyahutta 'Yoruldum' diyorum. Sonra diyorum 'Ya çocuklar hala yok. Bazen otururum telefon ederim, resimlere bakarım... İşte onlara gönderdiğim resimlere, çocukluk resimlerine, en son beraber olduğumuz resimlere, sosyal medya hesaplarından yani ulaşamayacağımı bile bile ararım. Her doğum günlerinde mesaj atmışımdır, bayramlarda mesaj atmışımdır. Hiç cevap yok... Olsun bakalım, hayırlısı olsun. Bu da bizim sınavımızmış...'
Özkan Mamati ise 'Abi onlar seninle görüşmek istemiyor değil, örgüt izin vermiyor. Biliyoruz ki bir sabah hipnozdan uyanacaklar ve koşarak sana sarılacaklar...' diyerek Elvan Koçak'a destek veriyor.
Hayatın kararıyor ve sebebi "annen", cahillik ve saplantılı dinin en korkunç örneği.. Ülkenin hazinesi adaleti ve bağımsız yargısıdır ama ne acı ki elde oyuncak edilmiş, hemde öyle böyle değil.. Baba Elvan Koçak durumu çok net özetlemiş, "bu devletin bana 3 çocuk borcu var." Öde öde bitmeyecek o kadar borçları var ki.. Dilerim bu pisliklerden kurtulup kızlarına kavuşur🙏
Hökümet yasaklamadan izleyelim
Şebnem korur fincancı detayını da yazsaydınz keşke