Monroe yoğun yapısı olan vazelini, çok ince bir tabaka halinde doğrudan yüzüne veya nemlendiricisinin içine katarak kullanırmış. Bu yöntem stüdyo ışıkları altında cildinin parlak görünmesini sağlarmış.
Whitey ise bu yönteme ek olarak, makyaj bitiminde elmacık kemiklerinin üzerine daha parlak bir bitiş elde etmek için, yine yüzüne bile bakmadığımız vazelinden faydalanırmış.
Whitey'nin imzası olan dudak kontürünün sırrı, koyu renk tonlarındaki ruju dudağın dış köşelerine, açık tonları ise ortasına uygulamasında gizli! Burada dikkat edilmesi gereken nokta, farklı tondaki bu rujların renk geçişlerinin olabildiğince doğal görünmesini sağlamak.
Whitey, Monroe'nun ışıltıya olan tutkusunda çoğunlukla vazelin kullansa da, hindistan cevizi yağı da onun olmazsa olmazlarındanmış.
Monroe kirpiklerinin daha uzun ve yoğun görünmesini ister, ancak yapay bir görünümden ise hiç hoşlanmazmış. Whitey de bu nedenle takma kirpiğin yarısını keser, sadece kirpiklerinin dış uçlarına takarlarmış.
Monroe bu tekniğe hayranı olduğu Greta Garbo'nun adını vermiş!
Şimdiden söyleyelim, Whitey'nin üstün becerisini gösterdiği, minicik gözleri bile kocaman yapabileceğini iddia ettiği yöntem azıcık zahmetli:
Hatta kirpiğinin gölgesi yüzüne düşmüş gibi bir ilüzyon yaratmak için, göz kalemini alt kirpik sınırından aşağı doğru çekmeye devam ediyor.
Gözü olabildiğince büyük göstermek amaçlanıyor.
Cevap belli: Whitey!
Whitey bizim kendimizi geliştirmek için saatler harcadığımız kontür işlemini, yıllar önce Monroe üzerinde uyguluyormuş. Tek farkla: Bronzer yerine allık kullanarak.
Whitey elmacık kemiklerinin altına kademeli olarak dağıttığı allığı, burun yanaklarına da uygularmış. Bunu öyle mütemadiyen yaparmış ki sonuç, ince ve mükemmel bir burun olurmuş!
Müşterisini mutlu etmek isteyen Whitey buna da bir çözüm bulmuş. Monroe'nun kaşlarını ince ve kavisli bir şekilde alıyormuş. Böylece göz ve kaç arasındaki mesafeyi geniş tutarken, kaşla alın arasındaki mesafe ise daralıyormuş.
😍😍😍