Biliyorsunuz birkaç haftadır Kızıl Goncalar adlı televizyon dizisi tartışılıyor. Onun rüzgârı tam diniyordu ki Sandık Kokusu tartışıldı, onu İnci Taneleri takip etti. Bütün bunlardan bir ay önce, Kızılcık Şerbeti tartışma ihtiyacımızı maşallah tek başına karşılayabiliyordu. Yetmemiş olacak ki artık neyi tartışacağımızı şaşırmış bir halde olduğumuz için yeni yeni adetler, yani yeni yeni hassasiyetler arzıendam etmeye başladı.
Seküler misin, mütedeyyin mi?
Kızıl Goncalar’a karşı en büyük tepki tarikatçı tayfadan geldi.
Tarikatlarla ilgili hepimizin bir yargısı var, inkâr etmeyelim. Ve biz onları dilediğimiz gibi yerden yere vurabiliyoruz, ağız alışkanlığı. Ama bugüne dek seküler tayfayı kimse alenen utandırmamıştı. Kızıl Goncalar ile bu tayfanın 100 yıllık dokunulmazlığı, o iltimas ilk defa sarsılıyor. Bence dizinin yaptığı en güzel şey bu.
Atatürk’ün, laikliğin, modernitenin ardına saklanıp her türlü insanlık dışı argümanı yaratan, insanları görünüşlerine ve görüşlerine göre itham eden, toplum bilincini zerre içselleştirmemiş ama konu Cumhuriyet olunca mangalda kül bırakmayan at gözlüklü kitleden ben çok sıkılmıştım doğrusu. Herkese “cahil” diyen ama aslında kendi eşekliği baki kalan bu insanların ülkeye verdiği zarar az mı? Toplum barışına, gerçek özgürlüğe, demokrasiye, laikliğe zerre katkı sunmamış ama 29 Ekimlerde Bağdat Caddesi’nde yürümeyi de asla ihmal etmeyenlerin toplumsal kutuplaşma ve ayrımcılık konusundaki hizmetlerini kim yok sayabilir ki?
Ne farkınız var?
İkinci bölümde Zeynep’in, Suavi’ye verdiği mantık önermesi dersini izlerken benim içimin yağları eridi… Bu harika değil miydi? Nihayet birileri çıkıp bu iki yüzlülüğü gösterdiğinde sizin de tüyleriniz diken diken olmadı mı? Merak edenler için ilgili sahne:
https://www.youtube.com/watch?v=6C5_D4bjCeQ
Köylü dediğin kişi Aşık Veysel çıkabilir!
Levent’in asistanına verdiği ayar da bir ayna tutuştu.
https://www.youtube.com/watch?v=JXXzF64RG1Q
O kibri hepimiz bilmiyor muyuz? Sadece kendini bilgili sanan, kendini gelişmiş sanan, insanları giyim kuşamına, geleneklerine, örfüne, adetine ve daha nice etikete göre sınıflandıran ve ona göre davranan bu sözde Cumhuriyetçilerin varlığını hepimiz bilmiyor muyuz? Sokaklarda, meydanlarda, her fırsatta “Hak, hukuk, adalet” diye slogan atan, özgürlüğü sadece kendi özgürlüğü sanan, kadın hakları kadın hakları diye Atatürk güzellemeleri yaparken başörtülü kadınları bu özgürlüklerin dışında tutan bu tayfa…
Kuran’ı kendi dar görüşlerine alet eden, dinin güzel değerlerini içselleştirmeyen dincilerle, Cumhuriyetten, onun vizyonundan ve Atatürk’ün kapsayıcılığından nasiplenmemiş seküler tayfa aynı şey değil mi? Bence hiçbir farkları yok. Ülkemize verdikleri zararlar aynı yerlerden, aynı şeylerden. Kaş yapayım derken göz çıkaranlar güruhunda her iki taraf da, öfkeli kalabalıkların içi bunlarla dolu…