O çocuk büyüyüp Türk edebiyatının dev isimlerinden biri olur.Gözlerini açtığı evde annesi ve babası sürekli kavga etmektedir. Karl Detroit’in bu durumdan etkilenmemesini isteyen yakınları onu bir yetimhaneye verir. Annesi babası olmasına rağmen, Karl Detroit bir yetimhanede büyür.Küçük Karl büyük bir liman kenti olan Hamburg'da bir gemide miço olarak iş bulur ve Magdeburg'un ardından Almanya'yı da buradan terk eder. Miço olarak iş bulduğu bu gemi 3-4 ay Akdeniz'de dolaştıktan sonra bir ilkbahar günü İstanbul'a giriş yapar.Mehmed Emin Âli Paşa aralarında Almanca'nın da bulunduğu 6 dil bilmektedir, devlet işlerinin yanı sıra şiirle de ilgilenmektedir. Bu çocuk kaçıp geldiyse bir derdi var diye düşünür ve çocukla konuşur:'Söyle küçüğüm, neden kaçtın Almanya'dan?''Dayak vardı orada, bıktım kaçtım.' 'Peki gemin birçok ülke gezerken bunu yapmadın da neden İstanbul'da kaçtın geminden?'Bu sırada Almanlar çocuğu geri ister. Karl ise geri dönmek istemez, İstanbul'da kalmak ister. Mehmed Emin Âli Paşa da çocuğu çok sever, o da çocuğu göndermek istemez ve onu evlatlık olarak sahiplenir. 'Artık benim oğlumsun' der.1853 yılında Osmanlı ordusuna katılıp Kırım Savaşı'nda savaşır. 1865 yılında generalliğe (paşa) yükselir. 1878'de Aleksandros Karatodori Paşa ve Sadullah Paşa'yla birlikte Berlin Kongresi'nde imzalanan antlaşmada Osmanlı Devleti'ni temsil eden 3 kişiden biri de olur kendisi.O çok sevdiği Kız Kulesi’ni bir daha göremeyecektir artık...Bu evlatlardan biri, Leyla Hanım'ın da bir kızı olur; Celile Hanım. Mehmed Ali Paşa'nın göremediği torunu Cecile Hanım ilk Türk ressamlardan biridir ve bu gördüğünüz bebek Celile Hanım'ın oğlu.
Sunay Akın'ın Kız Kulesi'ndeki Kızılderili kitabında okumuştum bu hikayeyi çok etkilenmiştim. Aynı şekilde Sunay Akın'ın sesinden dinlemek çok çok daha harika. İzlemek isteyenler için; youtube da Sunay Akın Karl Detroit adı ile videosu var.
Mustafa Uslu inş görür bu hikayeyi, filmi yapılası bir hayat...
vay bee..