Hindistan, Güney Hint Okyanusu ile çevrilmiş Güney Asya’da yer alan bir ülke. 3.287.000 kilometre yüz ölçümüyle dünyanın en büyük 7. ülkesi. Dünyada bulunan bütün dinleri barındıran Hindistan’da o kadar ilginç inanışlar ve gelenekler var ki bunlara şaşırmamak elde değil. Biz de en ilginç gelenek ve inanışları sizler için bir araya getirmeye çalıştık. İşte detaylar!
2018 yılında hazırlanan bir rapora göre Hindistan’da 19.500’den fazla dil ve lehçe konuşuluyor. Ülkenin resmî bir dili yok. Resmî dil olarak 23 dil tanınıyor. Günlük hayatta ise İngilizce ve Hintçenin karışımından oluşan bir dil kullanılıyor. Bu dile Hingilizce adı veriliyor.
Hinduizmin en ilginç ritüelleri Varanasi’de yapılıyor. Buraya 'Cennetin kapısı' deniliyor. Hinduizme göre Varanasi’de insanların son nefesini vermesi kutsal olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla insanlar buraya yaşamak için değil, son nefesini vermek için geliyor. Bu nedenle Varanasi, son nefesini vermeyi bekleyen insanlarla dolup taşıyor.
Hindular, öldükten sonra toplam 7 kez reenkarnasyona uğrayarak farklı canlıların bedeninde hayat bulacaklarına inanıyor. İnançlarına göre bu döngüden kurtulmanın ve sonsuz bir huzura erişebilmenin tek yolu: Öldükten sonra yakılmaları ve küllerinin Ganj Nehri’ne dökülmesi. Hindistan şartlarına göre yakma ritüeli çok maliyetli olduğundan hayatlarının sonlarında Varanise’ye yerleşenlerin çoğu, odun parası için dileniyor. Cesedin yakılabilmesi için 300 kilo odun kullanılıyor.
Sadular, Hindular tarafından kutsal kabul edilen bir topluluk. Çok yoksul olan Sadular, hayatları boyunca ibadet dışında başka hiçbir şey yapmıyorlar ve çalışmıyorlar. Bazı hayırseverler tarafından besleniyorlar. Oldukça garip ibadetleri var. Mesela bir elini havada tutup hiç indirmemek onlara göre bir ibadet biçimi. Yıllarca ellerini havada tutan Saduların elleri artık taşlaşmış bir hâlde havada duruyor.
Kırsal bölgelerde yaşayan kız çocukları, köpekle evlendiriliyor. Bu geleneğin ardında yatan düşünce, köpeklerin kız çocuklarının gerçekten evlenene kadar onları koruyacağına inanılması.
Sati geleneğine göre eşi vefat eden kadınlar, eşlerinin yandığı ateşe kendilerini atarak hayatına son veriyor. Bu inanışa göre eşinin vefat etmesine kadının günahları sebep oluyor. Kadınların eşleriyle aynı ateşe atlayarak günahlarından arınıp birlikte cennete gideceklerine inanıyor. Bu geleneği yerine getirmeyen kadınlar ise toplumdan dışlanıyor. Tekrar evlenemiyor ve geri kalan hayatlarını sefil bir şekilde yaşayarak tamamlıyor. Yıllar önce kaldırılan bu geleneğin kırsal kesimlerde hâlâ yapıldığı söyleniyor.
Hindistan, 2018 yılında yapılan istatistiklere göre 'Dünya'da kadınların yaşaması için en tehlikeli ülke' olarak belirlenmiş. Hindistan'da ortalama her 15 dakikada bir tecavüz vakası yaşanıyor. Ülkede kadına şiddet, çocuk evlilikleri, tecavüz gibi olaylara karşı Pembe Çete adında 400 binin üzerinde üyesi olan bir topluluk bulunuyor. Bu çete, çağrıldıkları zaman şiddet uygulayan eşleri dövüyor.
Aslında 1975 yılında kaldırılan kast sistemi, günümüzde bazı durumlarda hâlâ uygulanıyor. Hangi mesleğin seçileceğinden, kiminle evleneceğine kadar her şeyi bu sistem belirliyor. Sistemde en üsttekiler saf, en alttakiler ise kirli olarak görülüyor. Üst kasttakiler alt kasttakilerin kendilerini kirleteceğini düşündükleri için birlikte yemek bile yemiyorlar.
Kast sistemine dahil olmayan Paryalar, Dokunulmazlar olarak da adlandırılıyor. Paryalara dokunan insanların lanetlendiğine inanılıyor. Paryaların tapınaklara girmeleri yasak. Şehirde dolaşırken üzerlerinde Parya olduklarını gösteren bir işaret bulundurmak zorundalar. Geceleri köylerde dolaşmalarına izin bile verilmiyor. Kast sisteminde yer alanların yapmak istemedikleri bütün pis işleri yapıyorlar ve sadece ölen kişilerin kıyafetlerini giyinebiliyorlar.
Türkiye’nin daha çok Doğu bölgelerinde bir zamanlar yaygın olan başlık parası geleneği, Hindistan’da da bulunuyor. Hindistan’daki Drahoma denilen başlık parası, alışılmışın tersi olarak erkek tarafına veriliyor. Hatta düğün masraflarını da kadın tarafı karşılıyor. Drahoma yüzünden birçok kadın evlenemiyor. Bu yüzden kız çocuklarının doğması pek istenmiyor ve kürtajla alınıyor. Kürtaj yaptıramayan kesimlerde de kız çocuklarının hayatına doğar doğmaz son veriliyor.
Halkın %50’den fazlasının evinde tuvalet bulunmuyor. Bu nedenle onlar, tuvalet ihtiyaçlarını dışarda açık hava tuvaletlerinde gideriyor. Şehir merkezlerinde yapılan tuvaletlerin giderleri bulunmuyor. Ülkede tuvalet olarak kullanılan bir sahil de bulunuyor. Hintliler, tuvalette sol ellerini kullandıkları için asla sol elle yemek yemiyorlar.
Hintliler, sanıldığı gibi ineklere tapmıyor. Onlar inekleri, yaşamın sembolü olarak görüyor ve kutsal sayıp ineklere derin saygı gösteriyor. İneğin sütünden ve idrarından yararlanıyorlar. İnek idrarı ve dışkısını kozmetik sektöründe kullanıyorlar. Ayrıca inek idrarının onları birçok hastalıktan koruduğuna inandıkları için inek idrarı içme partisi düzenliyorlar.
Koduğumun dürrükleri adam ölse kadının günahından biliyorlar..
Nolur yaa burada da savaş ,iç savaş , kıtlık vs çıkmasın da bunlar da bize gelmesin.Amin😔 Her beğeni bir amin kardeşlerim alsksjskd 😂
Hintlileri medya niye böyle çok iğrençlermiş gibi gösteriyor, ablamın hintli bir sürü arkadaşı var (tıp okuyorlar) ve gayet normaller, tabii ki bu listede yaşayanları vardır ama insanların tamamı böyle değil, pis yerleri olduğu gibi gayet nezih yerleri de var, bence bizim ülkede asya ülkelerine karşı gereksiz bir nefret var