Kitaplarla Arası İyi Olmayanlara: İşte Okumaya Başlamak İçin Tavsiye İlk Kitaplar

Kitap okumakla aranız pek iyi değil mi? Başladığınız bir kitabın sonunu getiremiyor musunuz? Ya da çevrenizde kitap okumayan arkadaşlarınız için bir motivasyon mu arıyorsunuz? Size ve çevrenizdekilere kitap okuma alışkanlığı kazandıracak birbirinden akıcı ilk kitap tavsiyeleriyle karşınızdayız! Gelin detaylara birlikte göz atalım;

Not: Kitap açıklamalarında yayınevlerinin tanıtım bültenlerinden faydalanılmıştır. 

'Önerdiğimiz ürünleri seveceğinizi umuyoruz! Bu içerikten alışveriş yapmaya karar verirseniz, Onedio sayfadaki bağlantılardan gelir elde edebilir.”

*Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir.

1. Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery

'İnsanlar hatırlamaz oldu hakikati,' dedi tilki, 'sen sakın unutmayasın: Evcilleştirdiğin şeyden sorumlusundur sonsuza dek. Gülünden sorumlusun...'

Uçağındaki bir arıza nedeniyle çöle inmek zorunda kalan bir pilot, çölde küçük bir çocukla karşılaşır. Pilot, ilk başta pek yüz vermese de onun anlattıkları karşısında giderek meraklanmaktan da kendisini alamaz ve bu küçük çocuğun, yani Küçük Prens'in büyüleyici ve sürükleyici hikâyesine kulak verir...

Saint-Exupéry'nin Küçük Prens kitabı çocuklar için yazılmış olsa da, yediden yetmişe herkesi, dünyayı çocuk gözüyle görmeye çağıran masalsı bir metin.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

2. Fareler ve İnsanlar - John Steinbeck

Nobel ödüllü yazar John Steinbeck’in ilk kez 1937 yılında yayınlanan eseri; çiftlikten çiftliğe dolaşarak çalışan iki yakın arkadaşın başından geçen maceraları ve onların hayallerine sıkı sıkıya olan bağlılığını konu ediniyor. Kendisi de bir dönem gezici çiftlik işçiliği yapmış olan John Steinback’in hayatından da izler taşıyan roman, realist yaklaşımı ile dikkat çekiyor. Gerçeğe yakın bir dil ile kurgulanan eser, oldukça sürükleyici ve etkileyici anlatımı ile günümüzde hala en çok okunan kitaplar arasında bulunuyor.

Kitaptaki olay örgüsü ana karakterler George Milton ile Lennie Small etrafında şekilleniyor. Hayallerini gerçekleştirmek için para biriktirmeye çalışan bu iki arkadaş, aynı zamanda gerçek bir dostluk hikayesini de gözler önüne seriyor. Hüzünlü ve trajik sonu, okuyucuda biraz hayal kırıklığı yaşatsa da geriye, yalnız kalmamak için insanların verdiği tavizleri, dostluğu ve insanların hayallerine ulaşma çabalarını yeni baştan sorgulatacak güzel bir hikaye bırakıyor.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

3. Martin Eden - Jack London

Jack London’ın yarı otobiyografik romanı Martin Eden, 20. yüzyıl başında sosyal ve ideolojik meseleler ağırlıklı içeriğiyle Amerikan edebiyatında büyük ölçüde kabul görmüştür. London farklı sınıflar arasındaki zihniyet ve değer farklarını gözlerimizin önüne sererken, statü ve servetin Amerikan toplumundaki hayati önemine işaret eder. Romanın ana temalarından biri, başarı ve refah yolunun sosyal sınıf farkı gözetilmeksizin herkese açık olduğu şeklinde özetlenebilecek Amerikan Rüyası’dır. Ya da bu idealin yarattığı muazzam hayal kırıklığı…

London, romanı bir sanatçının çıraklıktan olgunluğa geçiş sürecini işleyen Künstlerroman geleneğinde yazmıştır. Martin’in aşkı uğruna eğitimsiz genç bir işçiden başarılı ve rafine bir yazara dönüşüm mücadelesini anlatır. Kahramanı hedefine ulaştığında ise motivasyonunu ve heyecanını çoktan yitirmiş, trajik bir sona doğru sürüklenmektedir artık…

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

4. Sol Ayağım - Christy Brown

Doğuştan beyin felçli olan Christy Brown, konuşmasını ve hareketlerini kontrol edemiyordu. Ama zekâsı ve cesareti onun okuma ve yazmayı, resim yapmayı ve daktilo kullanmayı öğrenebilmesini, hatta bu kitabı yazabilmesini sağladı. 

Christy Brown, kendi yaşam öyküsünü kaleme aldığı bu kitabında bütün bunları öğrenebilmek için sol ayağını kullanarak nasıl büyük bir mücadele verdiğini ve hayata nasıl tutunduğunu anlatıyor. Yazarın, bu kitabın devamı niteliğinde sayılabilecek “Her Gün Hüzün” adlı başka bir kitabı daha bulunuyor. 

Sol Ayağım, Christy Brown’ı Daniel Day-Lewis’in canlandırdığı aynı adlı, çok başarılı bir filmle beyaz perdeye de uyarlanmıştır.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

5. Amok Koşucusu - Stefan Zweig

Amok Koşucusu doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğüyle kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir adamın hikâyesidir. Hollanda Doğu Hint Adaları’nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine başvuran çok zengin bir kadının “yardım” talebini geri çevirir. Zira kadının mağrur ve hesapçı tavrı karşısında büyük bir öfkeye kapılmış, gururuna yenik düşmüştür. Ancak söz konusu olan insan hayatıdır. Kısa süre içinde pişmanlığın pençesine düşer. Kadına yardım etmeyi saplantı haline getiren doktor, Malezya halkında rastlanan bir nevi öldürücü delilik olan hummanın, amokun etkisi altına girer.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

6. Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali

İlk Basımı 1937 yılında “Yeni Kitapçı” tarafından basılan roman, Sabahattin Ali’nin roman türünde ilk eseridir. Öykü yazarı olan Ali’nin bu eseri MEB Ortaöğretim 100 Temel Eser Listesinde yer almaktadır.

YKY tarafından ilk olarak 1999 yılında basılan roman günümüzde YKY (Yapı Kredi Yayınları) tarafından basılmaya devam edilmektedir. Kitabın editörlüğü Ayfer Tunç, yeni kapak tasarımı ise “Nahide Dikel” tarafından yapılmıştır.

1985 yılında Sinema filmine uyarlanan romanın filminde Talat Bulut, Derya Arbaş ve Ahmet Mekin’in rol almış, filmin yönetmenliğini ise “Feyzi Tuna” üstlenmiştir.

 Kuyucaklı Yusuf konusu itibariyle ailesinin katledilmesiyle sahipsiz kalan dokuz yaşındaki Yusuf’un olayı soruşturmak için Kuyucak’a gelen Nazilli Kaymakamı Selahattin Bey tarafından evlatlık alınması ve çocuğun daha sonraki hayatı anlatılmaktadır. Edebiyat eleştirmenlerine göre Yusuf karakteri, köyden şehre göç edip şehir hayatına uyum sağlayamayan insan tipinin habercisi olarak değerlendirilmektedir.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

7. Genç Werther'in Acıları - Johann Wolfgang von Goethe

Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther’in Acıları’nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat dünyasına karşılıksız aşk acısıyla intihara sürüklenen “romantik kahraman”ı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okurları mıknatıs gibi kendine çekmişti. Almanya’da dönemin gençliğini etkisi altına alan romanın birçok kişinin intiharına neden olduğu, Werther’in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin o yıllarda moda haline geldiği, Napoléon’un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir.

Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther’in düşsel dostu Wilhelm’e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther’in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

8. Günler Aylar Yıllar - Yan Lianke

Günler Aylar Yıllar, hayatın zorlukları karşısında hep diri kalabilen bir umudun romanı.

Kuraklık, Balou Sıradağları’nda tüm yıkıcılığıyla baş göstermiştir. İnsanlar çareyi evlerini terk edip su ve yiyecek bulabilecekleri yerlere kaçmakta bulurken geride sadece ihtiyar ile kör köpeği kalır ve bu iki kader ortağı, birkaç damla su, bir avuç mısır tanesi, bir karış gölgelik peşinde dolanır durur. Günleri, geceleri en sert, en çetin koşullarla sınanır; zamanın ve mekânın izleri silinip iskeletleri daha da belirginleşirken önlerindeki yollar da gitgide çatallanır. Bu zorluklardan geriye kalan, olağanüstü bir varoluş inadıdır.

Çin’in yaşayan en güçlü yazarlarından, Franz Kafka Ödülü sahibi Yan Lianke’nin Günler Aylar Yıllar’ını Erdem Kurtuldu Çince aslından çevirdi.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

9. Yaşlı Adam ve Deniz - Ernest Hemingway

Yaşlı Adam ve Deniz, Hemingway'in en ölümsüz eserlerinden biridir. Yaşlı bir Kübalı balıkçının açık denizde Gulf Stream'e kapılmış olarak dev bir kılıçbalığıyla olan can yakıcı mücadelesini son derece sade ve kuvvetli kelimelerle anlatır. Bu hikâyesiyle Hemingway, yenilgiye karşı cesaret, kayba karşı şahsi başarı temasını kendine has modern üslubuyla yeni baştan heykelleştirmiştir.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

10. Kardeşimin Hikâyesi - Zülfü Livaneli

Zülfü Livaneli’nin kaleminden doğan Kardeşimin Hikayesi, sürükleyici olay örgüsü ile yine tüm nefesleri kesiyor. Livaneli’nin Serenad kitabının ardından kaleme aldığı bu eser, Binbir Gece Masalları’na adeta bir vurgu niteliği taşıyor. Şaşırtıcı bir son ile biten roman, okurunu gerçeklerin acı yüzüyle baş başa bırakıyor.

Ölüm, aşk, ihanet, acı ve en sonunda da hissizlik duygularının bolca işlendiği bu roman, sizi de gerçekçi kurgusunun içine çekecek. Karakterlerin başından geçen olaylar karşısında şaşkınlığa uğrarken, bilmecelerle dolu bir cinayeti çözmeye çalışmak ise oldukça heyecan verici hissettirecek. Mutluluk kaynağı olan bir aşkın aslında nasıl da tehlikeli bir duygu olabileceğini göreceğiniz bu eseri, siz de bir solukta bitireceksiniz.

Kitaptaki olaylar, İstanbul’un Çatalca iline bağlı Posima isimli bir köyde başlar. Ahmet Arslan, bu köyde sakin bir hayat süren ve tek başına yaşayan bir adamdır. Bir sabah Ahmet, kendisine gelen bir telefon ile uyanır. Arayan, haftanın birkaç günü ev işlerini görmek için Ahmet’in evine gelen Hatice Hanım’dır. Kendisine dün gece işlenen bir cinayetten bahseder. Ölen kişi Arzu’dur. Ahmet ise dün gece Arzu’nun evinde verdiği davete gitmiştir.

Ahmet’in geçmişte yaşadıkları kendisinden pek çok duyguyu alıp götürdüğünden, kendisi bu ölüme tepkisiz kalır. Ancak gerek bu tavrı gerekse de Arzu’yu en son görenin kendisi olması sebebiyle şüpheliler listesinde ilk sırada yer almaktan kaçamaz. Olaylar, tam da burada başlar. Gelecek vadeden genç bir gazeteci kız, cinayeti çözmeye kararlıdır. Zor da olsa Ahmet ile iletişim kurmayı başaran genç kız, tüm olup bitenleri öğrenmeye çalışır. Fakat bu esnada Ahmet’in geçmişine dair anılar ortaya dökülüverir.

Ahmet, geçmişi acıyla dolu yaralı bir karakterdir. Ailesini çok küçükken trafik kazasında kaybetmiş ve kardeşi Mehmet ile baş başa kalmıştır. Ancak Mehmet’in yaşadığı kötü olaylar, onu intihara sürüklemiştir. Öte yandan köyde işlenen cinayete dair sır perdesi aralanmaya başlar.

Oklar Ahmet’i işaret ederken, Ahmet evinde ölü bulunur. Ardında tüm gerçekleri açıkladığı bir mektup bırakmıştır. Peki, cinayeti işleyen Ahmet midir? Ve Ahmet aslında kimdir?

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

11. Aylak Adam- Yusuf Atılgan

Aylak Adam’ın kahramanı C., kendisine miras kalmış parayla geçim derdi olmadan rahat bir yaşam sürmektedir. Biri diğerine eklenen günlerini İstanbul’un sokaklarında, caddelerinde dolaşarak, şehrin sinemalarını, atölyelerini gezerek geçirir. Bir şey eksiktir yine de.

Hayatını değiştirecek, yaşantısına anlam kazandıracak olanı aramaktadır. Ancak bu şeye, bu insana, şehrin sokaklarında rastlayabilecek midir?

Yusuf Atılgan’ın kentli aydının basit, amaçsız ve “aylak” varoluşunu anlattığı romanı, edebiyatımızın en başarılı tiplemelerinden birini yaratmıştır. Onlarca yıl sonra hâlâ güncelliğini koruyan, huysuz ama içten, yabancı ama tanıdık bir adamı resmeden Aylak Adam uzun süre unutamayacağınız bir eser, aklınızda dolaşmaya devam edecek bir başyapıt.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

12. Şeker Portakalı - Jose Mauro De Vasconcelos

Acı dolu bir hayat sürdürmek ve bunu yaşamın olağan seyri gibi kabul etmek, ta ki hayattaki en gerçek ve karşı konulamaz acının ne olduğunu öğrenene kadar… Şeker Portakalı; yoksulluk ve sevgisizlik içinde yaşayan küçük Zeze’nin dünyasını, okuyucusuna yalnızca minik bir çocuğun gözünden değil, evrensel bir hakikat penceresinden sunuyor. 

Brezilyalı yazar Jose Mauro de Vasconcelos’un 1968’de yayımlanan Şeker Portakalı adlı eseri, yalın anlatımı ve çarpıcı hikâyesiyle dünya edebiyatının unutulmaz başyapıtları arasında yer alıyor. Yazarının hayatından izler taşıyan eser, bir çocuğun iç dünyasından yola çıkarak tüm insanlığa acıyla yoğrularak olgunlaşmanın ağırlığını duyumsatıyor. 

Gerçekçi anlatımı ve duygu ağırlıklı temasıyla Latin Amerika edebiyatını tüm yönleriyle yansıtan Şeker Portakalı; saflığı, şefkati ve acıyı eksiksiz bir empati ile iliklerinize kadar hissetmenizi sağlayacak.

Kitabın başkahramanı Zeze, yaramazlıklarıyla meşhur bir afacan. Mahallelinin “şeytan” olarak andığı bu çocuğu, öğretmeni ise bir “melek” olarak görüyor. Günün birinde Zeze ve ailesi, maddi imkansızlıklar nedeniyle oturdukları evden taşınmak zorunda kalıyor. Zeze, önceleri taşınmalarına çok üzülse de bu durumu yeni taşındıkları evin bahçesindeki şeker portakalı fidanıyla telafi ediyor. Fidan, çok geçmeden Zeze’nin en iyi arkadaşı oluveriyor. 

Zeze bir gün, en büyük hayalini, daha doğrusu yapmayı en çok istediği yaramazlıklardan birini gerçekleştiriyor. Bu yaptığının bedelini ise mahallede Portekizli adıyla bilinen bir adamdan fena halde dayak yiyerek ödüyor. 

Küçük kahramanımız, başta bu adamdan nefret etse de sonradan onu çok seviyor. Hatta Portekizliyi o kadar çok seviyor ki bu sayede haylazlığı da bırakıyor. Zamanla ikilinin arasında, baba-oğul ilişkisi gibi bir bağ kuruluyor. Ancak hikayenin sonunda bu bağlılık, Zeze’yi iyileştirdiği kadar onun ömür boyu unutamayacağı bir acıyı da beraberinde getirecek.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

13. Pal Sokağı Çocukları - Ferenc Molnar

Nemecsek, Boka ve Pal Sokağı´nın öbür çocukları 1907 lımıroa Budapeşte´nin yoksul Jozsefvaros semtinden yola çıktılar. Bugün artık bütün dünyada tanınıyorlar. Bugüne kadar bütün dünyada her yaştan milyonlarca insan onların dokunaklı hikayesini okudu; tıpkı Budapeşteli çocuklar gibi onlar da Boka´nın cesaretine hayran oldu, Nemecsek´in ürkek ama kararlı kahramanlığı karşısında gözyaşlarını tutamadı. Şimdi artık Pal Sokağı Çocukları´nın Ars´sında kocaman çok katlı evler var. Ama ne gam: Dünyanın bütün çocukları Pal Sokağı´ndandır!

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

14. Simyacı - Paulo Coelho

Dünya edebiyatının fenomenleri arasında yer alan Simyacı, yayımlandığı günden bugüne pek çok hayata dokunmaya devam ediyor. Brezilyalı yazar Paulo Coelho tarafından 1988 yılında yayımlanan eser, Doğu ve Batı dünyasına aynı pencereden ışık tutuyor. Coelho’nun Mesnevi’deki bir kıssadan hareketle kaleme aldığı Simyacı, macera dolu öyküsü ve felsefi yönüyle başucu kitabınız olmaya aday!

Etkileyici hikayesi, sade anlatımı ve derinliğiyle Simyacı, dünya klasiklerinin en sevilen eserlerinden biri. Yayımlandıktan kısa süre sonra 42 ülkede basılan ve 26 dile çevrilen eser, 1996’dan günümüze Türkiye’de de en çok okunan romanlar arasındaki yerini koruyor. Eğer hem bir macera tutkunu hem de felsefe meraklısıysanız Simyacı, sizi de etkisi altına alacak. 

Simyacı, Santiago adındaki Endülüslü bir çobanın İspanya’dan başlayıp Mısır’da sona eren yolculuğunu konu ediniyor. Gördüğü bir rüya üzerine sahip olduğu her şeyi ardında bırakan Santiago’nun bu serüveni, onu düşlerine kavuşturduğu kadar hayatın hakikatine de ulaştırıyor. Simyacı’nın sayfalarını çevirdikçe siz de Santiago’yla birlikte kendi içinize doğru bir yolculuğa çıkacaksınız.

Gezgin olma isteğiyle çobanlık yapmaya başlayan Santiago, uzun bir müddet yalnızca koyunlarının onu götürdüğü yöne gidiyor. Böylelikle farklı yerler keşfeden Santiago, bir gün koyunlarıyla birlikte sığındığı eski bir kilisenin bahçesinde uyurken rüya görüyor. Mısır’a gittiğini ve orada bir hazine bulduğunu gördüğü bu rüyaya başta aldırış etmese de sonrasında yaşadığı ilginç olaylar, Santiago’yu bu gizemli yolculuğa ikna ediyor.

Afrika’ya adım atar atmaz seyahati için biriktirdiği tüm parayı kaybeden Santiago, çalışmak durumunda kalıyor. Bir yandan para kazanmak için çabalarken diğer yandan kendisini zorlu yolculuk şartlarına hazırlayan tecrübeler ediniyor. Tekrar yola koyulan ve çölleri aşan Santiago, bu çetin seyahatte hem savaşı hem de aşkı deneyimliyor. Yolun sonuna vardığında ise aradığı hazineye beklenmedik bir şekilde ulaşıyor.

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

15. Sineklerin Tanrısı - William Golding

“Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı’nın başlıca iki kişisine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir…

Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Son 125 Yılın En İyi Kitabı Belirlenecek: 25 Kitabın Yarıştığı Dev Anket Başladı
Hep Onlar Önerecek Değil Ya! Öğretmenlerin ve Öğretmen Adaylarının Mutlaka Okuması Gereken 12 Kitap
Küçük Prens'ten Da Vinci Şifresi'ne: İşte Tüm Zamanların En Çok Satan 10 Kitabı

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
YORUMLAR
15.12.2021

Martin Eden mi kolay okunuyor 🤔

09.02.2022

Kitap okumaya başlamak için Martin eden çok yanlış bir seçim 😂

15.12.2021

simyacıyı beğenmedim, goethenin kitabı da hiç etkileyici değil. kim intihar ettiyse bu kitaba.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ