Kitaplar; yepyeni dünyaların kapılarını aralayan ve hayal gücünün sınırlarının olmadığını gösteren, bir yandan da bilgilendiren muhteşem araçlar. Kitap aşıkları bilir ki, bir kitapçıda veya kütüphanede saatlerce dolaşmak hatta kaybolmak, kaliteli zaman geçirmek için en güzel yollardan biri. Bu yazımızda kitap aşıklarının muhtemelen yerleşmek isteyeceği, dünyanın en güzel ve en gezilesi kütüphanelerinden bazılarını sıraladık. Keyifli okumalar!
Neogotik mimari ile tasarlanan ve 1867 yılında açılan bu kütüphane, Kanada'nın başkenti Ottawa'da yer alıyor. Günümüzde, Kanada için kültürel ve mimari bir ikon haline gelen bu tarihi kütüphane, Kanada Parlamentosu'nun temel bilgi kaynağı ve araştırma merkezi olarak kullanılıyor. Geçmişten günümüze kadar birçok yenileme yapılmış olan kütüphanenin merkez binası, 1916'da çıkan bir yangın sonucu zarar görmeyen tek bölüm olmuş. Bu süreç boyunca da binaya, mimarisi bozulmadan pek çok yenileme ve genişletilme yapılmış. Parlamento Kütüphanesi ne yazık ki halka açık değil fakat kütüphanenin ürettiği araştırma yayınlarına halk tarafından ulaşılabiliyor.
Sıradaki kütüphane çok daha yeni, teknolojik imkanlara ve bambaşka bir mimariye sahip. 2004 yılında kullanıma açılan Seattle Merkez Kütüphanesi, alışılagelmiş kütüphane tanımının çok daha ötesine çıkmayı başardı ve birçok bilgi kaynağına ulaşım imkanı sağlayan bir bilgi merkezi haline geldi. Amerikan Mimarlar Enstitüsü'nün 'Amerika'nın 150 Mimari Harikası' listesine seçtiği bu kütüphane, neredeyse sınırsız bilgiye ulaşım sağlamasının yanı sıra, sadece mimarisi ile bile birçok ziyaretçi topluyor.
Dünyanın en önemli ve en eski kütüphanelerinden biri olan Abbey Kütüphanesi, UNESCO'nun dünya mirasları listesinde bulunan Saint Gall Manastırı'nın bir parçası. 937 senesinde çıkan bir yangın sonucu St. Gall Manastırı tamamen yanmış. Neyse ki kütüphanedeki hiçbir kitap zarar görmemiş ve hepsi kurtarılmış. Bu yüzden bu kütüphane, bilinen en eski mimari planların yazılı olduğu parşömenler dahil, 8. yüzyıldan günümüze kadar uzanan çok çeşitli eserlere ev sahipliği yapıyor. Toplamda 160 bin kadar kitabın bulunduğu Abbey Kütüphanesi'nde, halka açık olan kitapların sayısı ise sadece 30 bin. Kalan kitaplar çok değerli oldukları için özenle korunuyor.
Time dergisi tarafından dünyanın en güzel dördüncü kütüphanesi olarak seçilen Portekiz Kraliyet Okuma Salonu, 1837 yılında açılmış. Güney Amerika'nın en ünlü ve estetik yerlerinden olan bu kütüphane, yerden tavana kadar uzanan kitap rafları, devasa avizesi ve mavi renkteki duvarlarıyla herkesi büyülüyor. Portekiz sınırları dışındaki en büyük Portekizce eser koleksiyonunun bulunduğu ve gotik mimariye sahip bu kütüphanede önemli Portekiz figürlerinin de heykelleri bulunuyor.
Bu kütüphane, tıpkı bir ütopyadan fırlayıp gelmiş gibi. 2011 yılında açılan Stuttgart Şehir Kütüphanesi, içinde bulunduğumuz teknoloji çağına olabilecek en iyi şekilde uyum sağlıyor. Dışarıdan bakıldığında fazlasıyla sade görünen ve küp şeklinde olan binanın iç dekoru gri ve beyaz tonlarıyla yapılmış ve oldukça aydınlık bir ortama sahip. Kütüphanenin içindeki renk uyumuna aykırı olan tek şey, raflarındaki çeşitli kitapları. Açılışından beri iyi ve kötü pek çok eleştiri alsa da ilginç mimarisi ve iç dizaynı bu kütüphaneyi oldukça özel kılıyor.
Johns Hopkins Üniversitesi'nin araştırma kütüphanesi olan bu kütüphane, şu anki adını almadan önce Peabody Enstitü Kütüphanesi olarak anılıyormuş. 1857 senesinde, adından da anlaşılacağı gibi, George Peabody tarafından kurulan bu kütüphane, Baltimore'da bulunan bir kültür merkezinin parçası olmuş. 1982 senesinde ise Johns Hopkins Üniversitesi'ne bağlanmış. İşlemeli ve demir balkonları, beyaz renkteki zarif mermer döşemeleri ile bu kütüphane, bazen 'Kitap Katedrali' olarak da anılıyor.
Dünyanın en büyük manastır kütüphanelerinden biri olan ve Barok mimarisiyle inşa edilmiş Admont Abbey Kütüphanesi, 1776 yılında tamamlandı. Üç bölümden oluşan kütüphanede, 8. yüzyıldan günümüze ulaşan nadir eserler de dahil olmak üzere toplamda 200 bin kadar kitap bulunuyor. Ünlü Admont Abbey Kütüphanesi, sadece içinde barındırdığı binlerce kitap için değil, aynı zamanda tavanındaki Aydınlanma Çağı esintilerini taşıyan çizimleri sayesinde de pek çok insanın ilgisini çekiyor.
Barok mimarisinin görüp görebileceğiniz en güzel örneklerinden biri olan Klementinum Kütüphanesi, 1722 yılında açıldı. Şüphesiz ki, dünyanın en güzel kütüphanelerinden biri olan bu kütüphane, günümüzde Çek Cumhuriyeti için ikonik bir sembol haline geldi ve ülkenin milli kütüphanesi olarak anılmaya başlandı. Klementinum'un İsa Cemiyeti veya Cizvitler olarak bilinen bir tarikat tarafından kurulmuş bir kültür merkezi olduğu biliniyor ve içerisinde bulunan 20 binden fazla eserin çoğu da Cizvitlere ait.
Listeye yine bir Barok mimarisi güzelliğiyle devam ediyoruz. Metten Abbey Kütüphanesi, 766 yılında kurulan Metten Manastırı'nın bir parçası. İlk olarak 1260'lı yıllarda inşa edildiği ve zaman içinde genişletilip yenilendiği düşünülen kütüphanenin şimdiki halinin 1722 ve 1726 yılları arasında inşa edildiği biliniyor. 35 bin kadar kitaba ev sahipliği yapan Metten Abbey Kütüphanesi, Almanya'nın en güzel ve görkemli kütüphanelerinden biri olarak kabul ediliyor. Almanya'yı ziyaret etmeyi planlayanlar, bu kütüphaneyi mutlaka gezi listesine eklemeli.
İrlanda'nın en büyük kütüphanesi unvanını taşıyan ve Kraliçe Elizabeth'in desteğiyle kurulan Trinity College Kütüphanesi'nin tarihi, Trinity Koleji'nin kuruluş yılı olan 1592'ye dayanıyor. Aralarında dergi, el yazması, müzik ve harita koleksiyonları dahil olmak üzere toplamda 6 milyondan fazla eser barındıran kütüphanede 200 bin kadar kitap mevcut. Muhteşem mimarisi ve tarihiyle bu kütüphane de adından sıkça söz ettiriyor.
Şunların güzelliğine bak bir de içindeki hazinelere...
HANİ NERDE BİZİM MİLLET GÜDÜPANESİ??????