Gitmesek de görmesek de orada bir 'Dünya' var uzakta. Hepimiz bir gün dünyayı gezmeyi istiyoruz. Ama onlar çoktan başladı bile. Hem de başladıkları muhteşem seyahatlerine sosyal medya aracılığı ile bizi de ortak ediyorlar. Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, hadi biz gördüklerinize bakalım :)
Türkiye'de gezgin deyince belki de aklımıza gelen ilk isim Rotasız Seyyah Mehmet Genç'tir. Öyle ki dünyayı köşe bucak gezdiği birbirinden ilginç, hüzünlü, komik ve yer yer gerilimli anılarını anlatan 2 adet kitap bile çıkardı.
'Son 6 yıldır dünyayı gezmeye çalışıyorum. Eğer dokuz canım varsa, muhtemelen yollarda başıma gelenler yüzünden birkaçını kaybettim. Ama gidilmeyen yerlere gitme ve gittiğim yerlerde yaşayan insanların fotoğraflarını çekme arzum hiç tükenmedi. Rotasız seyahatlerim sırasında karşılaştığım, 1992 yılında her şeyini bırakıp Honduras'ın ufacık bir adasına yerleşen Alman gezgin Reiner'dan da hayata dair çok şey öğrendim. Cep telefonu, bilgisayarı ve televizyonu olmayan, interneti ise hiç kullanmayan Reiner'ın şu sözünü zihnime kazıdım:
'Parayla sağlığı, arkadaşlığı, gerçek bir gülüşü, mutluluğu ve iyi bir uykuyu satın alamazsın…'
8 senelik kurumsal hayattan sonra 2014 Nisan’ında hayatlarını baştan çizmeye karar veren Duygu ve Bilgehan; daha dolu dolu, çok daha aktif bir hayat kurmanın peşine düşmüşler. Adını da Biz Evde Yokuz koymuşlar :)
'Kendimize EVDE OTURAN ERKEN ÖLÜR! Roman atasözünü ilke edindik.
Biz “gezmek” peşinde değiliz; biz zihnimizi ve bedenimizi uyaran deneyimleri kovalıyor, ölmeden önce yapılacaklar listemizin üzerine bir bir çizik atıyoruz. Bu deneyimlerin içinde yaban hayat için gönüllü olmak da var, bisikletle tura çıkmak da, serbest paraşütle adrenalin patlaması yaşamak da, Doğu Ekspresi ile ülkenin bir ucundan öbürüne gidip, buzla kaplanmış Çıldır Gölü’nü delip, balık tutmak da, hayatta kalma eğitimi almak da, işaret dili öğrenmek de…
Kanada’ya gitmek için bizi motive eden oraları görmek değil, balinalarla kano yapmak ya da eskimolarla kalmak gibi şeyler…'
Deniz Pehlivan'ın çocukluğundan beri en büyük beri en büyük hayali seyahat. O kendine çoktan bir hedef belirlemiş bile. 30 yaşına kadar 100 ülke gezmiş olmak istiyor.
'Ailemin de denizci bir aile olmasından dolayı, bizde bir özgürlük arayışı, yeni heyecan arayışı aldı başını gitti. Bulunduğum yerden çok bulunmadıklarımı merak etmek, bugünü dünden farklı hale getirmek, hayaller kurarak heyecanlanmak…
Merak ne dertler açtı başıma. Ama ne güzellikler de yaşattı hayatımda. Hindistan’da, Hinduların kutsalşehri Varanasi’de ölü yakma merasimlerini gördüm merakım sayesinde.
'Sanırım burası bir hayal dünyası' dedim Amsterdam’da, 'Durdurun zamanı lütfen gün batımı donup kalsın' dedim Santorini’de, 'Adamlar yapmış be kardeşim' dedim Çin Seddi’nde, 'Bundan daha büyüğü de imkansızdır heralde' dedim Mısır Piramitlerini görünce.'
Sezgi Olgaç, 10 parmağında 10 marifet olan bir kişi. Seyahat, fotoğraf, müzik ve 10 yıl yapıp daha sonra bıraktığı reklam yazarlığı. Yaptığı her işe tutkuyla yaklaşan gezgin tam bir İstanbul aşığı.
'İstanbul’da yaptığım en rutin ama her zaman bana iyi gelen ve ilham veren şey Galata Köprüsü ekseninde vakit geçirmek. Köprü üzerinde bir yürüyüş olabilir, sağında ve solundaki iskelelerin etrafında vakit geçirmek de. Bir de İstanbul’un asıl zenginliği ara sokaklarında gizli diye düşünüyorum, ister şehrin en eski bölgelerinden birinde olun ister Boğaz’a kıyısı olan Arnavutköy, Bebek gibi semtlerde, ara sokakların hakkını vermeyi ihmal etmeyin.'
İnstagram'da 'gezginpic' nick'i ile tanınan Caner Durukan, hem gezgin hem de girişimci. Kendisi yıllar önce 'Ben insanları otobüsle Avrupa'yı dolaştıracağım.' demiş ve şu anda bu hayalini başarmış durumda. İnterbus şirketinin kurucusu olan Caner Durukan, her turda 20 ülke geziyor ve gezdiriyor.
'İnterbus turunda kişi öncelikle kendini tanıyacak. Çıkmış olduğu uzun yolculukla kendini daha iyi hissedecek. Keşke ülkemizde de böyle olsa dediği ve iyi ki bizde böyle değil dediği konular olacak. Otobüste kurmuş olduğu dostluklarla eğlenecek, gülecek, yorulacak, şaşıracak ve ağlayacak. Ağlama kısmı genellikle son gün herkes ayrılırken ve bir daha yapacakları hiçbir yolculuğun böyle olmayacağını anladıkları an oluyor. Her şeyden öte aslında ne kadar küçük bir dünyada olduğumuzun, savaşların, bencilliklerin, kişisel menfaatlerin ne kadar gereksiz olduğunun farkına varacaklar. Hiç şüphesiz Avrupa’nın gözümüzde büyütüldüğü kadar olmadığını görüp ülkemizin evlerinin değerini daha iyi anlayacaklar. Bunlar benim şahsi fikirlerim değil Interbus sonrası yazılar yazan katılımcılarımızın düşünceleri.'
Şimdi soracaksınız belki ismi neden çizen de gezen değil diye. Çünkü Elif Tanrıverdi'nin asıl mesleği mimarlık. ‘Çizen Bayan’ dinlediği müzikleri, gittiği konser ve festivalleri blogunda yazan biriydi. Şimdi hem dj'lik yapıyor hem dünyayı geziyor.
'Kendi hayat yolumu çizme arayışım; enerjimi, vaktimi, kaynaklarımı ‘benim için’ önemli olana harcama arzum sebebiyle neredeyse son 2 seneyi evsiz ve yollarda geçirdim. İş için deli gibi yollarda oluşumun en az 6 senesi var. İlk kez tek başıma yola çıkışım ise bundan taa 16 sene önceydi.
Yol benim elementim. Evim. Ve hayatın kendisinden çok da farklı değil benim için…'
Emre Durmuş, çok değil aslında 2015'ten bu yana dünyayı geziyor ve hatrı sayılır bir takipçi sayısı var. En büyük özelliği meraklı bir insan olmakmış ve bir gün tüm dünyayı merak etmiş.
'Sırt çantamla beraber 2015 yılından beri dünyayı geziyorum. Şimdiye kadar 40’dan fazla ülkede ve yüzlerce farklı destinasyonda bulundum. Minimalist yaşam anlayışında dünya turu ile başlayan maceram, artık dünyanın bir yerlerinde yaşamaya evrildi. Sürdürülebilir bir yaşam kurmaya karar vermemle beraber sorduğum cevapların bir çoğunu yolda buldum. Bugün yaptığım işten keyif alıyorum, öğreniyorum, deneyimliyorum. Benim gibi hayatını sorgulayan ve değiştirmek isteyen binlerce insana dünyanın farklı yerlerinden bin bir türlü yaşam modeli sunuyorum.'
Kendisi için 'Görsel Öykü Anlatıcısı' diyen gezgin, tutkulu bir doğa ve fotoğraf sanatçısı. Gerçekten de onun fotoğraflarının ayrı bir büyüsü var. Seyahatleriyle ilgili yazılarını ise 'Yol Öyküleri' adlı bir blogta anlatıyor.
'Yeni yerler keşfetmek ve keşfettiğim bu yerleri fotoğraflamak en büyük iki tutkum. Zamanımın çoğunu seyahat ederek ve fotoğraf çekerek geçiriyorum. Seyahat edip yeni yerler gördükçe; bu yerleri daha iyi fotoğraflayabilmek adına fotoğraf konusunda kendimi geliştirmeye çalıştım. Arkama dönüp baktığımda çok fazla yol kat ettiğimi görüyorum.'
Aydan Kumpas...
'Kendimi, valizi toplanmış, pasaportu cebinde, her an gezmeye hazır, seyahat deneyimlerini gezici günlük adını verdiği herkese açık günlüğünde paylaşmaktan keyif alan, kendi halinde bir ‘çokgezen’ diye tanıtmakla yetinsem de siz nasılsa birgün gerçeği farkedeceksiniz.
Aslında adının Bianca olduğunu ve Via Madonnina No.17 Brera, Milano adresinde yaşadığını zanneden, çift kişilikli, seyahatte durmak bilmeyen, en popüler müzeden şehrin en ücra köşesindeki plak dükkanına kadar heryerin altını üstüne getirmeden geri dönmeyen ‘bir şehir vampiri’ olduğumu er ya da geç öğreneceksiniz.
Bu anlattığım karmaşık hikayeyi boşverip aklınızda kalmasını istediğim tek şey seyahate tutkun olduğumdur…'
Kemal Kaya...
'Seyahat edebilmek için zengin olmak gerekmiyor! Asıl gereken şeyin tutku ve cesaret olduğunu size 'yol' gösterecektir. Seyahat etmeye tutku ile bağlı herkes, ekonomik bir şekilde seyahat etmeyi öğrenebilir. Hayal etmeyi unutmadıysanız eğer...'
7-8 yaşlarındayken okulda kavga edip sonradan arkadaş olmaya karar veren ve 23 yaşına geldiklerinde kavgaları beraber yaşadıkları evlerinde “bulaşıkları kim yıkayacak, çamaşırları kim kaldıracak” şeklinde boyut değiştiren 2 yakın arkadaş Öykü Doğan ve İdil Atay.
'Oi de aslında İngilizce dahil birçok farklı dilde, argo olarak “hey”, “selam” gibi anlamlara geliyor. Yani bir çeşit merhaba deme yöntemi de diyebiliriz. Ancak aynı zamanda isimlerimizin baş harflerinin (Öykü ve İdil) bir araya gelmesinden de oluşan bir sözcük olduğu için kendisine ekstra sempati duyduk.'
'2005 yılında her aşkın tesadüfleri sevdiği gibi bizim de yolumuz bir şekilde kesişti. İlişkimizin ilk günlerinde bile hiçbir zaman cafe, restaurant veya AVM’de takılan çiftlerden olmadık. Zaten evlerimizin mesafesini göz önüne alırsak ve gün içinde yaptığımız kaçamakların bile kilometresini toplasak ayrı bir gezgin hikayesi çıkardı.
Bu günübirlik İstanbul çıkışlı Şile, Ağva, Ege Sahilleri hatta inanılması güç ama Kuşadası gibi delilikler yaptığımız yol hikayelerimizi 2008 yılında hayatımızı birleştirerek uzaklara taşımaya karar verdik. Zaten çevremizden sürekli duymaya alışık olduğumuz ‘’Yine mi evde yoksunuz,Yerinizde durduğunuz yok’’ gibi sözlerle daha da gaza gelip hikayemizi ‘’Gidilmeyene gitmek,görülmeyeni görmek’’ parolasıyla büyüttük ve sonunda kendimizi yılın üçte ikisini evimizden uzak gezerken bulduk.'
Oylum ve Onur çifti 2010’da ilk kez birlikte büyük bir macera olan Kenya’ya gidiyorlar. Hem de evlenmek için. Seyahat etmeyi ve özledikleri şehirlere tekrar tekrar gitmeyi bir tutku haline getiren çift Türkiye’de yaşadıkları için kendilerini çok şanslı hissediyorlar ve Türkiye’de de her fırsatta yeni şehirler, antik kentler ve doğa harikaları keşfetmeye çalışıyorlar.
’96 Ülke 1 İnsan’ sloganıyla yayın hayatına başlayan proje Türkiye’den vizesiz seyahat edilebilecek ülkeler hakkında her şeyi anlatıyor. Gezilen her yer ile ilgili yazılan blog yazılarının dışında Instagram’da paylaşılıyor. Bu proje aynı zamanda bir bağış sistemi. interaktif bir birlik oluşturularak elde edilen gelirle, seyahat edilen ülkelerde ihtiyaç sahibi ailelere, çocuklara ya da toplum yararını gözeten farklı gereksinimlere fayda sağlanabilmesi için Indiegogo’da bağış toplanıyor. Hem gezip hem güzel işler yapan bir hesap.
Barkın Özdemir, 22 yaşında üniversite öğrencisi. Bir yıl okula ara vererek dünyayı gezmek için yola koyuldu. Dokuz ayda toplam altı kıtada 38 ülkeye ayak bastı. Bütçesinin bir kısmını ise aylık 400 lira olan devlet bursuyla oluşturdu.
Üniversiteye adım attığımdan beri istiyordum. Sonunda bu yıl hayalimi gerçekleştirdim. Bu yaptığım her ne kadar sıra dışı gibi görünse de Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde üniversite öğrencileri için gayet normal bir şey. Bir yıl geç mezun olsam ne olacak ki, dünyayı dolaşıyorum, bundan daha büyük okul olamaz.
Hazal Yılmaz da masa başı işini bırakıp dünyayı keşfetmek için yola çıkanlardan. Aynı zamanda da Çok Gezenler Kulübü’nün kurucusu ve blogger.
Gürkan Genç; 9 Eylül 2012 tarihinde bisikleti ile Türkiye’den dünya seyahatine çıktı.
Dünya seyahatini Türkiye’ye dönmeden aralıksız bir tur atarak bitirmeye çalışıyor. Kıta ve ada geçişlerinde gemi veya uçak kullanıyor. Bunun dışında araç kullanmıyor. Dünyayı bisikletle geziyor, gezerken yazıyor, yazılarını fotoğraflar ve videolarla destekliyor. Bisikletteki yol bilgisayarı sayesinde yol izi kayıtlarını tutup rekorlar kitabına girmeye çalışıyor.
Annesinin seyahat sevgisiyle yollarla daha bebekken tanışan Kerimcan Akduman, ilk seyahatini 19 yaşında yapıyor ve o günden sonra hayatı değişiyor.
'Yazmak ve gördüğüm enteresan şeyleri fotoğraflamak dışında uzun doğa yürüyüşleri, büyük beyaz köpekbalıkları, karton bira altlıkları, sosyal bilimler, sinema, belgeseller, top 5 listeleri yapmak, koşmak, sörf, şnorkel ve gözlükle balıkları izlemek, snowboard gibi şeylere ilgi duyuyorum. Hayattaki tüm soruların cevaplarının yollarda olduğuna inanıyorum.'
'Coğrafya dersinin seyahat tutkunları kulübüne kattığı milyonlarca üyesinden biri olarak yolda olmak mutluluk kaynağım. Benim en büyük tutkum seyahat etmek. 4 yıldır seyahatin hayatıma kattığı keşif duygusu bu yolda her zaman en büyük kaynağım oldu. Farklı kültürleri tanımak, yerel insanlarla vakit geçirmek, Unesco Mirası listesindeki yerleri görmek ve yöresel lezzetleri deneyimlemek çok güzel. Kimi zaman bilet gişelerinde, uzun zaman harcadığım havalimanlarında, kalabalık sokaklarda, otobüs terminallerinde, salaş yemek yerlerinde, kimi zamansa ilk defa geldiğim bir şehrin kafesinde kahve içmeyi seviyorum.'
Buradan takip edin.
Seymen Bozaslan'ın özellikle story'lerini takip etmenizi öneriyoruz. Gittiği gördüğü yerlerdeki eğlenceli, farklı, dikkat çekici bilgileri paylaşıyor.
'Valla net konuşayım. Ne profesyonel fotoğrafçıyım, ne gurme, ne de profesyonel bir rehber... Dünya denen misafirhaneye geldim sadece. Şimdi de tüm odalarını gezmeye çalışıyorum. Her odanın ayrı ayrı detaylarını inceliyor ve fotoğraflarıyla insanlara tanıtmaya çalışıyorum. Neden bu emek diye sorarsan ? Gelin siz de misafir olun diye!'
Afrika'yı fotoğraflar ile anlatan Gökhan Emre Akıl'ın Afrika maceraları ve anılarını da mutlaka takip edin.
'Hayatım boyunca tüm insanlara aynı göz hizasından baktım. Insanların fotoğraflarını uzaktan çekmedim bizzat yanına giderek önce ismini sordum ve arkadaş oldum. İnsanlar fotoğraflardan etkilensin diye çekmedim. Sadece gördüklerimi ve hissetiklerimi çektim'
Buradan takip edin.
Onedio Editörleri yine yaptınız yapacağınızı. Bu sitede bile 12 tane içeriğim yayınlandı ama şu listeye laik görmediniz. Sosyal medya bile yokken biz Dünya'yı gezerdik . 4-5 tanesi hariç toplamışsınız yine şişirme hesapları. Benim 4 hatta 10 katı takipçisi olan adamın aldığı etkileşime bak. Caner Durukan diye tanıttığın adam daha dün arkadaşımın fotoğrafını paylaşmış izinsiz. Hadi bari ben de burada paylaşayım: https://www.instagram.com/reshontheway
Çoğu güzel ama Rotasız seyyah benim en sevdiğim gezgindir. Ayrıca Hasan söylemez olmadan olmaz:)
Her insan aynı şekilde doğmuyor ve her insan bu insanlar kadar kolay vazgeçemiyor. Ben sevdiğim kadınla yada dostumla dünyayı gezmeyi çok isterdim. Dertsiz tasasız gibi gözükseler de mutlaka bir yerlerde akılları bir yerde kalmıştır. Bu nasıl bir cümleydi mk :D Her neyse zaten mutsuzum gidip ağliyim.