Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de pek çok kişi toksik ve kısıtlayıcı ailelerle büyüyor. Peki bunların bizim karakterimize etkisi olabileceğinin farkında mısınız? Gelin birlikte inceleyelim...
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de pek çok kişi toksik ve kısıtlayıcı ailelerle büyüyor. Peki bunların bizim karakterimize etkisi olabileceğinin farkında mısınız? Gelin birlikte inceleyelim...
Kişi zaten yeterince zor bir süreç yaşadığı için, diğer insanların sorunları ve dertleri ona çok küçük ve anlamsız gelir. Bu nedenle de kendi yaşadıklarının aslında ne kadar ağır olduğunun farkında olmadan insanları çok küçük şeyleri büyüttüğünü düşünür.
Genellikle bağlanma konusunda problem yaşarlar. Kimsenin onları gerçekten önemseyip, sorunlarını dinleyeceklerini ihtimal dışı gördüklerinden hayatlarına giren kimseye genellikle güven duygusu besleyemezler ya da en azından bunu yapmaları çok zor olur.
Yaptığınız her şeye kızan ve sizi azarlayan bir aileyle büyüdüyseniz, görünmez olmak istemeniz çok da şaşılacak bir durum değil.
Geçmişte yaşadıkları travmalar nedeniyle anıları hatırlamakta zorlanabilir ve çocukluklarını anlatmakta güçlük çekerler.
Küçücük bir hediye, onu merak ettiğinizi gösteren bir davranış ya da kendisini takdir ettiğinizi ifade eden bir cümle bile onu dünyanın en mutlu insanı yapabilir.
Aile konusunda şanssız olan pek çok kişinin romantik ilişkilerde bocalamasının aslında biraz da nedeni bu diyebiliriz. Bu tarz insanlar kimsenin kendilerini gerçekten sevebileceğine inanmazlar çünkü kendilerini sevilmeye değer görmezler.
Baskıyla büyütülen ve kısıtlamalar maruz bırakılan pek çok çocuk, yetişkinlik döneminde en ufak soruyu bile bir ‘sorgulama’ olarak görür. Pek çoğu bunu bilinçli yapmasa da kendilerine gelen sorulara her daim adeta bir savunma yaparmışçasına yanıt verir. Bu da aslında en temel korunma içgüdülerinden biri…
Her daim eleştirileceklerini düşündüklerinden yaptıkları her işi en iyi şekilde tamamlamaya çalışır ve hatta bazen gerekenden çok daha iyi iş çıkartırlar.
Sürekli olarak neyi yanlış yaptıklarını düşünür ve sorunun hep kendileri tarafından kaynaklandığını inanmaya meyilli olurlar. Son her zaman sizde değil!🥺
Kimseye güvenemediklerinden kendilerine olumsuz bir durum olmadığı söylemiş olsa da, bir türlü son olup olmadığından emin olamaz ve sürekli insanların ne düşünüp, ne hissettikleri hakkında çıkarımlar yapmaya çalışırlar. Hatta bazen kendilerinden bile daha çok…
Hepsi doğru. Kendimden biliyorum.
Nasıl bu kadar iyi özetlediniz beni?
peki siz mi yaptiniz bu bilimsel arastirmayi ?