''Hangimiz kişisel alanımız konusunda takıntılı değiliz ki?'' diye düşünebilirsiniz, ancak öyle değil. Düşkünlük, istek, özen ile takıntı arasında fark var.
''Hangimiz kişisel alanımız konusunda takıntılı değiliz ki?'' diye düşünebilirsiniz, ancak öyle değil. Düşkünlük, istek, özen ile takıntı arasında fark var.
Otobüste, sinemada, bekleme salonunda yanlarındaki koltuğa birinin oturmasından hazzetmezler mesela. Hemen rahatsız olurlar, ellerini kollarını, bacaklarını rahatça hareket ettiremeyecekleri her durum onlar için acı verici bir tecrübedir.
Bu sizi sevmedikleri anlamına gelmez elbette, ama aşklarından ölüyor olsalar bile insanların içinde flört etmek, öpüşmek, sarılmak, hatta el ele tutuşmak onlara göre değildir.
Çünkü araçları da onların kişisel alanıdır ve ona çok yaklaşılması, çok yakın seyredilmesi onları rahatsız eder. Yollarda kavga eden, sinirlenen, öfkelenen insanlara bakın orada özel alan kaygısı göreceksiniz.
Bütün bunları okuyup da bu kişilerin insanlardan nefret ettiğini düşünmeyin. Sadece insanların çok yakınlarında olmasından hoşlanmıyorlar. Kalabalıklar içinde itilip kakılmak, insanların sürekli temas etmesi, kafanı nereye çevirirsen çevir birilerine denk gelmen onları boğuyor adeta.
Son derece yakın bir arkadaşı, hatta aileden biri olabilirsiniz, bu ona sarılmanız, onu öpmeniz için bir gerekçe olamaz. Böylesine bir yakınlık asla onlara göre değildir. Tabiri caiz ise bundan nefret ederler.
Hele ki yanlarında birileri varken. İnsanların kendilerine bu kadar yakın olmasını geçtik, ellerini, kollarını nereye koyacağını bilemezler. Bu insanlar doğal fotojenik olmayan kimselerdir. Belki de bunu bildikleri için, kötü çıkmaktansa hiç fotoğraf çektirmemeyi tercih ederler.
Telefonla konuşurken, film izlerken, kitap okurken, müzik dinlerken, vs. araya girmeye çalışırsanız vay halinize. Sırf bu hareketiniz bile onların sizden bir ömür boyu nefret etmesi için yeterli sebep. Meşgulken uzak durun!
En yakınındaki insanların bile kendilerine dokunmasından hoşlanmazken, hiç tanımadığı birinin saçlarına, ağzına falan dokunması… Fikri bile ürkütücü. Onun içindir ki bu tür özel kişiler onlar için ömürlüktür. Kuaförlerini, dişçilerini, vs. kolay kolay değiştirmezler.
Bu umumi tuvalet olur, parktaki bank olur, spor aletleri olur vs. Çok yakınında insan olmasından hoşlanmadığı gibi, onlara ait mikroplardan da pek hoşlanmazlar.
Bunu zaten bu zaman kadar anlamış olmalısınız. Dokunulmaktan böylesine kaçınan birine el şakası yapmak hiç de iyi bir fikir değil.
Mesela arkadan yaklaşıp gözlerini kapatmak, bil bakalım ben kimim? Demek hoş olmayabilir. Veya tişörtünü çok beğendiyseniz dokunup “kumaşı güzelmiş” demek sizin sonunuz olabilir. Ani ve habersiz dokunuşlar size ciddi zararlar verebilir.
Söylenen bir sözü üzerlerine alınmaları çok kolaydır. Bunu hemen orada size belli etmeyebilirler, ancak ilerleyen zamanda bunun etkilerini göreceğinizden emin olabilirsiniz.
İster prensip deyin ister kural, isterseniz de çıkıntılık deyin fark etmez, ancak bu insanların hayatlarında bunların yeri büyüktür. Kolay kolay bu özelliklerinden taviz vermezler. Onların bu köşelerini törpülemek hiç kolay değildir. Hayatınıza böyle birinin girmesine izin verecekseniz köşelerinin sizi yaralamasına da hazır olun.