Kırılgan Zemin, Dayanıklı Toplum: Sındırgı’dan Bir Yerel Hikaye

Balıkesir’in güneyinde, dağların sessizliğini termal suların sıcaklığıyla paylaşan bir ilçe: Sındırgı. Toprağı bereketli ama kırılgan, insanı mütevazı ama dirençli. Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan pek çok kent gibi, Sındırgı da hem doğanın sert uyarılarını hem de insanın dayanma biçimlerini kaydeden bir coğrafya.

2023 Şubat’ında yaşanan büyük depremlerin ardından geçen iki yıldan fazla bir zaman oldu. Yıkılan şehirlerin, taşınan hayatların ve yeniden kurulan ilişkilerin hikâyesi hâlâ taze. O sarsıntı sadece yerin altını değil, insanın iç dünyasını da kırdı. Ama Sındırgı gibi yerlerde bu kırılma, dayanışmanın yeniden tanımlandığı bir sürece dönüştü.

Toprağın hafızası var…

Toprak, insanın en eski hafızasıdır. Sındırgı’nın toprağı da yüzyıllardır hem ekmeğini hem de hikâyesini taşıyor. Zemin bazen kaygan, bazen bereketli; tıpkı insan gibi.

Deprem sonrası yapılan araştırmalarda, Sındırgı çevresinde mikro ölçekte de olsa hareketliliklerin gözlendiği, yeraltı su kaynaklarının yön değiştirdiği, bazı tarım alanlarında çatlakların oluştuğu raporlandı.

Ama asıl kırılma, toprakta değil, insanın güven duygusundaydı.

Bir köylü şöyle demişti o günlerde:

“Toprak her zaman sarsılır, mesele bizim birbirimize tutunup tutunmadığımız.”

Bu cümle, aslında bir yerel dayanışma felsefesine dönüşmüştü.

Sındırgı, Anadolu’nun geleneksel imece kültürünü hâlâ yaşatan nadir yerlerden biri.

Bir ev yanar, ertesi sabah mahalleli oradadır.

Bir çiftçi hastalanır, tarlası boş kalmaz.

Bir deprem olur, ilk yardım ekibi henüz gelmeden komşular birbirine ulaşır.

Bu, sosyolojik olarak “topluluk dayanıklılığı” nın sahadaki en somut karşılığıdır.

Modern toplumlarda bireysel yaşam biçimleri güç kazandıkça, bu tür bağların zayıfladığı bilinir. Ancak yerel topluluklar—özellikle kırsal bölgelerde—psikososyal esneklik denilen kavramı doğal bir refleksle korur.

Sındırgı’da da tam olarak bu yaşandı:

Deprem sonrası dış yardımlar azaldığında, yerel üretici pazarları birer “dayanışma mekânı”na dönüştü. Kadın kooperatifleri, kendi ürünlerini satarak yalnızca ekonomik değil, duygusal bir ağ da kurdu.

Kırılgan Zemin Üzerinde Yeni Bir Toplum Hayali

Her felaket, bir yeniden yapılanma hikâyesiyle birlikte gelir.

Ama “yeniden yapılanma” yalnızca beton ve çelikle olmaz. İnsan ilişkilerinin yeniden örülmesi gerekir.

Sındırgı’da öğretmenler, muhtarlar, gönüllü gençler ve küçük esnaf, birlikte bir yerel afet hafızası arşivi oluşturdu. Herkes yaşadıklarını, hissettiklerini yazdı, çizdi, anlattı.

Bu arşiv sadece geçmişi kaydetmekle kalmadı, geleceğe dair bir model de sundu:

Nasıl bir toplum, kırılgan zemin üzerinde var olabilir?

Cevap basitti ama derindi:

“Birlikte kalabilen, birlikte düşünebilen, birlikte onarabilen bir toplum.”

Zamanın Üzerinden Geçen İyileşme

Depremden bu yana iki yılı aşkın süre geçti.

İlk yıl, kayıpların ağırlığı vardı. İkinci yıl, kabullenme başladı.

Şimdi, üçüncü yıla yaklaşırken, Sındırgı’da yaşam yeniden sessiz ama inatçı bir şekilde filizleniyor.

Yeni yapılan evler daha sağlam, evlerin duvarlarında eski fotoğraflar hâlâ asılı.

Çocuklar yeniden okul bahçelerinde koşuyor.

Kahvehanelerde, tarlalarda, pazar yerlerinde “nasıl dayanabildik?” sorusunun yerini “nasıl daha iyi yaşarız?” sorusu aldı.

Belki de dayanıklılığın özü tam da burada gizli: yıkımın ardından sadece hayatta kalmak değil, daha bilinçli bir varoluş inşa etmek.

Yerel Hikâyeler, Küresel Dersler

Sındırgı’nın hikâyesi sadece bir ilçeye değil, tüm ülkeye ayna tutuyor.

Kırılgan zeminler üzerinde yaşayan bir toplumun, dayanıklı kalabilmesi için yalnızca mühendisliğe değil, kültüre, eğitime ve ortak belleğe de yatırım yapması gerekiyor.

Çünkü dayanıklılık, binanın kolonunda değil, insanın kalbinde başlıyor.

Ve o kalp, tıpkı Sındırgı’nın toprağı gibi, sarsılsa da her seferinde yeniden yeşeriyor.

Instagram

X

LinkedIn

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

İçeriğin Devamı İçin Tıklayın

Popüler İçerikler

Bilim İnsanları Açıkladı: Mars, Bilinenden Çok Daha Uzun Süre Yaşanabilir Olabilir
Oyuncu Erdem Yener'in "Kadınları Erkekleştirmeyin" Çıkışı Sosyal Medyada Tepki Çekti!
Asın Bayrakları: Türk Tasarımcı Dilara Fındıkoğlu, British Fashion Awards Gecesinde Vanguard Ödülü Aldı!