Sürekli Cumhurbaşkanlığı üzerinden yapılan tartışmaları doğru bulmuyorum. Daha önce başkanlık sistemi konusunda 7 Haziran seçimlerine giderken de zikrettim açık bir şekilde, Türkiye’deki sistem parlamenter sistem değil. Türkiye’de görülmüş parlamenter bir sistem var ama 12 Eylül parlamenter sistemi ve ciddi bir sapmaya yol açan ve Cumhurbaşkanı’nın hep Kenan Evren gibi bir general olacağı varsayımına dayalı bir yapı oluşturuldu. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında hep gerilim yaşandı.
'Bir çözüm bulalım'
Kimse bunu cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık arasındaki bir mesele olarak yansıtmasın. Muhataplarıma da söyledim. Cumhurbaşkanımızı, beni tahrik ederek. Sayın Bahçeli’ye de tebessümle açık şekilde söyledim. Bütün ifadeler benim durumumda sadece tebessüm ile karşılandı. Yani vesayetten kurtulsun da gelsin gibi vs. Eteğimizdeki taşları dökmemiz, başkanlık sistemini şu yönleri iyidir, parlamenter sistemi savunanlar onu savunsunlar, sonuçta bir çözüm bulalım. Ülkemdir benim için önemli olan. Ama ne olursa olsun sayın cumhurbaşkanımızı da beni de bağlayan şey şu anki anayasal düzendir. Cumhurbaşkanımızın da bundan farklı bir kanaat serdettiği kanaatini hiçbir zaman düşünmedim.
'Siyasal takvim var'
YSK bakacak ama 25 Ekim, 1 Kasım, 8 Kasım, 15 Kasım yani bunlar olabilecek tarihler. Daha ileriye gitmesi durumunda iklim şartları zorlar, ama tabi bir de siyasal takvim var.
'İsimleri Başbakan belirler
Hala daha 5 gün var, Cumhurbaşkanımızın takdiri. Cumhurbaşkanımız takdirini kullanıp erken seçim dediğinde sonra Meclis Başkanımızla istişare edecek, dağılım belli olacak. Şu partiye şu kadar, bu partiye bu kadar. İlk defa olacağı için hukuki tartışmalar olabilir. Sonra görevlendirilen Başbakan tek tek isimleri tespit edileceklere, teklif edecek, onların kabul etmesi durumunda Cumhurbaşkanımıza arz edilecek bu liste. O andan itibaren Cumhurbaşkanının arzındadır. (Siz mi bakanları belirleyeceksiniz) Yani anayasa öyle diyor. Ama nasıl olacağını tabi o gün o usul içinde düşünürüz. Ama anayasa tarifi o. Yani teklif edilen kişi diyor, reddederse o zaman kişiye teklif gibi oluyor. Ama bunlar dediğim gibi şimdiden böyle çok kati şeyler söyleyip bağlamak istemem.
'Daha beş gün var'
Nihayet benim anayasadan çıkardığım bu arkadaşlarla. Eğer birisi veya bir parti ben girmiyorum dediğinde de onun yerine yine Başbakanın takdirinde isimler atanır diyor. Güvenoyu yok, ondan sonra seçim süreci başlar. Önemli olan oradaki 2,5-3 ay görev yapacak bu hükümetin uyumlu bir hükümet olması. Benim de böyle bir görevlendirme şartları ortaya çıkması durumunda göz önüne alacağım şey ehliyet, liyakat ve uyumdur. Davutoğlu kendine yeni bir rol biçti bir de hükümet kuruyor demesin kimse. Bunları söylemek için erken. Daha beş gün var. Cumhurbaşkanımız erken seçimi takdir edecek mi? Ama ben 23 Ağustos’tan önce bu sorunun parti genel başkanları tarafından Meclis’te çözülmesini daha doğru bulurdum.
'Üçümüz oturalım'
Daha önce de çağrıda bulundum. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli üçümüz oturalım bu meseleyi seçime gideceksek en uygunu Meclis’in kendisi karar alarak, yani bir Meclis Cumhurbaşkanını böyle bir karar almaya zorlanmamalıydı onu ifade edeyim. Cumhurbaşkanını böyle bir denklemle karşı karşıya bırakmamalıydık. Hala ben bu kapıyı açık bırakmaya taraftarım. Eğer tekrar görüşlerini gözden geçirirlerse seçime gitme noktasında kurulacak seçim hükümetleriyle ilgili rezervlerini CHP, MHP, Ak Parti birlikte genel başkanlar oturup konuşabiliriz ve Cumhurbaşkanımızı böyle bir kararla karşı karşıya bırakmamak için bir yol bulunabilir mi? Ama o kadar net bir tavır gördüm ki katı MHP tarafında, öbür tarafta CHP’de. Mecburen görevi iade ettim.
'Kim suçlayabilir'
Her şey kamuoyu önünde cereyan etti. Bu durumda kim bizi suçlayabilir? Herkes Sayın Cumhurbaşkanımızı da bizleri de anayasaya uymaya davet ediyor. Cumhurbaşkanımız anayasaya uyarak anayasal sınırlar içinde bir karar aldığında kim suçlayabilir HDP’yi hükümete soktun ya da sokmadın diye. Sayın Bahçeli anayasal çizgide davransın Cumhurbaşkanı diyordu. İşte anayasal çizgide davranacak mecburen. Herhalde Cumhurbaşkanımız da böyle bir şeyi arzu etmezdi. Burada bir polemik konusu bile olacağını zannetmiyorum. Bunun müsebbibinin kimler olduğu aşikardır. Anayasa partilerden bakanlar olacak diyorsa biz de herhalde dışına çıkamayız. HDP’nin söylemlerine karşı olabiliriz. Son derece yıkıcı bir tutum sergilemişlerdir. Ama HDP’ye oy vermiş seçmene saygımız vardır. HDP’yi meclise biz getirmedik. Hükümet çıkmamasının sorumlusu biz değiliz.
3 dönemlikler: 'Kimseyi potanın dışında bırakmayacak bir formül düşünüyorum'
25. dönemle birlikte 3 dönem yasağı kalkmış olan, ara vermiş arkadaşlar var. Bir de daha bu kısa dönem dolayısıyla 3. döneme girenler var. Yarın (bugün) MYK toplantısı var. Sonra da bir tüzük değişikliği komisyonu oluşturup nasıl ele alınacağını konuşacağız.