Kılıçdaroğlu, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Merkez Bankasının bir Cumhuriyet kurumu olduğunu, 'Cumhuriyet' sözcüğünün kamu kurumları arasında Cumhuriyet savcıları ve TCMB'de yer aldığını hatırlattı.
TCMB'nin bağımsız, fiyat istikrarından sorumlu olan bir kurum olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 'Kurumun bağımsızlığı sadece bizim için değil, dünya finans piyasaları için de son derece değerli ve önemli. Sıcak siyasetin Merkez Bankasına müdahale etmesini asla istemedik ve istemiyoruz da. Bu düşüncemizi de Sayın Başkana ifade ettik. Ayrıca Merkez Bankasının yetkilerinin kararnamelerle alınıp başka bir kuruma verilmesinin de doğru olmadığını, özellikle Fiyat İstikrarı Komitesine vurgu yaparak da ifade ettik.' diye konuştu.
Merkez Bankasının iyi bir kültürünün bulunduğunu, Cumhuriyet tarihi boyunca bu kültürü adım adım oluşturduğunu ve bu kültürün yok olmamasını istediklerini aktardığını ifade eden Kılıçdaroğlu, 'Kurumun iyi bir kadrosu var, kadronun korunması gerektiğini istedik. Bu konuda da elimizden gelen her türlü yardımı yapabileceğimizi de ifade ettik.' dedi.
'Son 45 günde Türk lirası yüzde 10 değer kaybetti'
Fiyat istikrarı konusunda günlük hayattaki yaşananlara işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Zam yağmuru zaten arka arkaya geliyor. Dövizin kontrol edilememesi, Türk lirasının sürekli değer kaybetmesi bizim açımızdan da sokaktaki vatandaş açısından da sanayici açısından da bir sorun olarak önümüzde duruyor. Bu konudaki hassasiyetimizi büyük ölçüde ifade ettik. Son 45 günde Türk lirası yüzde 10 değer kaybetti. Bu rakam ciddi bir rakam. 45 günde Türk lirasının bu kadar büyük değer kaybetmesi, fiyat istikrarının olmadığını gösteriyor ve bunun yansımaları sokaktaki insana gelecek.'
Sokaktaki insanın bunun yansımalarından büyük ölçüde etkileneceği görüşünü dile getiren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Esnafından tutun işçiye, taşeron işçiye, işsizlere kadar mutfağı büyük ölçüde etkileyecek bu. Gördüğümüz tablo şudur, bugüne kadar hep vatandaşın ağzında bir lokma vardı, lokmayı almaya çalışıyordu mevcut hükümet, şimdi mutfağındaki tencereyi de almaya çalışıyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreç bir zam yağmuru olarak vatandaşın önüne gelecek. Bu konudaki bütün duyarlılıklarımızı, hassasiyetimizi bir şekliyle ifade ettik. Bunu da ifade etmek zorundaydık zaten. Çünkü bu ülkede her vatandaşın hakkını, hukukunu, geleceğini savunmak iktidarın görevi olduğu kadar muhalefet partilerinin de görevidir. Bu konudaki bütün duyarlılıklarımızı bir şekliyle ifade ettik.'
'Merkez Bankasının kurumsal kimliğine saygı göster'
Dövizin sürekli Türk lirası karşısında yükselmesi ya da Türk lirasının değer kaybetmesinin endişelerini de ifade ettiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
'Çünkü önümüzdeki kış bir zam yağmuru gelecek. Elektrikten, akaryakıttan, doğal gazdan tutun hemen hemen her alanda ciddi sorunlar çıkabilir. Bu konuda ben grup toplantısında bir Kara Kış Fonu oluşturulması gerektiğini ifade etmiştim. Burada da ismi kara kış olmayabilir ama fakirin fukaranın hakkını, hukukunu korumak açısından, onların pahalı elektrik, pahalı doğal gazla karşılaşmamaları açısından en azından bütçelerine belli zaman dilimleri içinde katkıda bulunmak için bir fonun oluşturulması gerektiğini ifade ettim. Bu fon mutlaka olmalı aksi halde bu kış, vatandaşlar için çok kötü olacak. Bunun da altını özenle çizmek isterim.
Merkez Bankasının bağımsızlığına müdahale eden kişinin (Recep Tayyip) Erdoğan olduğunu, ben de siz de Mısır'daki sağır sultan da biliyor. Faiz oranları düşsün veya faiz oranları şu seviyeye insin diye ilk bilgiyi veren, kamuoyunu bilgilendiren kişinin veya bu konuda talimat verdiğini söyleyen kişinin Erdoğan olduğunu biliyoruz. Buradan Erdoğan'a açık ve net çağrı yapıyorum, lütfen Merkez Bankasının kurumsal kimliğine saygı göster ve faiz yükselir mi, faiz düşer mi, bu konuda kararı sen değil bu konuda kararı liyakatli kişiler versin. Eğer onlar bu kararı verebilirlerse o zaman dünyada pek çok finans kuruluşu da Merkez Bankasına saygı gösterecektir. Bugün bu kararı büyük ölçüde Erdoğan'ın verdiğini ben de biliyorum, herkes biliyor, pek çok finans çevresi de biliyor. Dolayısıyla sıcak siyasetin buraya girmesinden rahatsızız ve bu rahatsızlığımız bir şekliyle dile getirildi.'
Elinde seçim olsa direk yenebileceğin bir siyasi ortam var 5 yıl önce Adalet yürüyüşü yapmıştın ve güzel bir hareketti çok da etkili olmuştu. Artık dayanacak gücümüzü kalmadı hem ekonomik anlamda hem de psikolojik anlamda . Seçime var 1.5 yıl ama şu an öyle durumdayız ki haftanın her günü psikolojik olarak yıpranma katsayısı artıyor . Tüm muhalafet liderlerine ana muhalafet lideri olarak teklif götürüp , Mahatma Gandinin yaptığı Tuz Yürüyüşü gibi bir şey başlatmalı ve ağızlarda tek slogon olmalı hükümet istifa ve yürüyüşün adı da İnsanca Yaşama Yürüyüşü olmalı çok etkili ve basit bir isteğin yürüyüş haline gelmesi dünyada etki uyandırır. 5 tane muhalafet partisi liderleri ile el ele İstanbuldan Ankaraya kadar kimseyi rahatsız etmeden olanı olduğu gibi polisimize askerimize zorluk çıkarmadan böyle bir harekete ihtiyaç var diğer türlü her günün bir önceki günden kötü olmaya başladığı güzel ülkemiz için sokaklar her türlü suistimale açık hale gelecektir .
kasayı boşaltmaya gidiyor , ümmet olarak merkez bankası önünde barikat kuralım.
a-Haber; Kılıçdaroğlundan darbe hazırlığı :))